Özbekistan, Kazakistan ve Türkmenistan’ın geçtiğimiz günlerde Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ne büyükelçi ataması yapması Ankara’da soğuk duş etkisi yaratmıştı. KKTC’yi yok sayan bu kararın yankıları henüz dinmeden, Kırgızistan da benzer bir adımla Türkiye karşıtı cepheye eklendi.
TÜRKİYE’YE ‘İŞGALCİ’ DAMGASI VURDULAR
Skandal nitelikteki son gelişmede ise, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan ve Türkmenistan, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin 541 ve 550 sayılı kararlarını desteklediklerini ilan etti. Bu kararla birlikte Türkiye, Kıbrıs’ta “işgalci güç” olarak tanındı. KKTC’yi yok sayan bu kararlar, başta Ankara ve Lefkoşa olmak üzere Türk dünyasında derin hayal kırıklığı yarattı.
12 MİLYAR EUROLUK YATIRIM PAKETİ SONRASI GELDİ
Söz konusu kararların, Avrupa Birliği’nin Orta Asya için açıkladığı 12 milyar Euroluk yatırım paketinin hemen ardından gelmesi dikkatlerden kaçmadı. Siyaset ve diplomasi kulislerinde, bu adım “ekonomik çıkarlar uğruna KKTC’nin yalnız bırakılması” ve “AB ile işbirliği için Türkiye’ye sırt dönülmesi” şeklinde yorumlandı.
BMGK 541 VE 550 SAYILI KARARLARININ ANLAMI NE?
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin 541 sayılı kararı, 15 Kasım 1983’te KKTC’nin bağımsızlık ilanının hemen ardından Rum yönetiminin başvurusu üzerine kabul edilmişti. Bu karar, KKTC’nin ilanını yasadışı sayıyor ve dünya ülkelerine yalnızca Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ni tanıma çağrısı yapıyor.
BMGK’nin 550 sayılı kararında ise Türkiye ile KKTC arasındaki diplomatik ilişkilerin “yasadışı” olduğu belirtiliyor ve Maraş’ın Rum yönetimine teslim edilmesi talep ediliyor.
TÜRK DÜNYASINDA İLİŞKİLER SINAVDA
Orta Asya’daki dört ülkenin aldığı bu karar, Türk Devletleri Teşkilatı içindeki dayanışma ruhunu zedeledi. Ankara ve Lefkoşa, bu beklenmedik kararın diplomatik sonuçlarına odaklanırken, gözler Türk dünyası içindeki ilişkilerin nasıl şekilleneceğine çevrildi.