Bartın’ın Amasra ilçesinde Türkiye Taşkömürü Kurumu’na (TTK) ait bir işletmede 14 Ekim 2022’de yaşanan maden faciası, 43 işçinin hayatını kaybetmesiyle sonuçlandı. Olayın ardından yapılan incelemeler ve bilirkişi raporları, faciaya yol açan ihmalleri ve hataları gözler önüne serdi.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı müfettişlerinin hazırladığı raporlara göre, patlamanın yaşandığı madende, patlamadan önceki dört gün boyunca günlük ortalama 50 kilogram patlayıcı kullanıldı. Bu kullanım, madenin günlük kömür üretimini 20 tondan 40 tona çıkardı. Ancak patlayıcı miktarındaki artış, metan gazı seviyesini tehlikeli seviyelere yükseltti ve patlamaya neden oldu.
Duvar’dan Can Bursalı’nın aktardığına göre, üretim baskısının her yıl eylül ve ekim aylarında iktidar tarafından dağıtılan yardım kömürü taleplerinin karşılanması amacıyla arttığı ifade ediliyor. Ayrıca kullanılan dinamitlerin, resmi üretim projesi bulunmayan sahalarda kullanıldığı tespit edildi. Bu durum, madendeki kaçak üretimi de doğrulayan bir bulgu olarak değerlendiriliyor.
"Güvenlik önlemleri yok sayıldı"
Bugün 10. duruşması görülen davada, 4'ü tutuklu toplam 23 kişi yargılanıyor. Dava sürecine katılan avukatlar, madendeki üretim kararlarının, patlama koşullarını oluşturduğunu ve bu kararların güvenlik önlemlerinin yetersizliğini açıkça ortaya koyduğunu belirtiyor.
Yoğun patlayıcı kullanımının, tavanda gaz birikmesine neden olan boşluklar oluşturduğu ve bunun patlamaya doğrudan etki ettiği raporlarda vurgulanıyor. Ayrıca, işletme yönetiminin, Enerji Bakanlığı’nın patlayıcı kullanımına ilişkin yönergelerini dikkate almadığı ifade ediliyor. Avukatlar, bu ihmallerin facianın temel nedenlerinden biri olduğunu belirtti.
Olayın ardından patlayıcı limitlerinin aşılması ve resmi prosedürlere aykırı hareket edilmesi, maden güvenliği konusundaki ihmalkarlığı bir kez daha gündeme getirdi. 43 işçinin hayatına mal olan bu facia, yargı süreci devam ederken ülke genelinde madencilik sektöründeki güvenlik önlemlerine yönelik tartışmaları da alevlendirdi.