Türkiye’nin farklı şehirlerinden yaklaşık 70 katılımcının bir araya geldiği çalıştayda, iktidarın aile politikaları, kadın hakları ve LGBTİ+ hakları başlıklı konular detaylı bir şekilde masaya yatırıldı.
Çalıştayın odak noktasında, hükümetin 2025 yılını "Aile Yılı" ilan etmesi ve yayınladığı "Ailenin Korunması ve Güçlendirilmesi Eylem Planı" yer aldı. Katılımcılar, bu planın kadınları yok saydığını, LGBTİ+ bireylerin varoluşunu tehdit ettiğini ve toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin derinleştirdiğini vurguladı.
Berfu Şeker açılış konuşmasında, eylem planı, kadınların kazanılmış haklarına yönelik sistematik bir saldırı olarak değerlendirdi. Özellikle "medya", "bakım emeği", "bedenimiz bizim" ve "LGBTİ+ hakları" gibi konularda yaşanan olaylar çalıştayda detaylı bir şekilde ele alındı.
Çalıştayda düzenlenen yuvarlak masalarda, katılımcılar, İktidarın medyayı kullanarak nasıl bir aile normu dayattığı ve bu durumun kadınlara ve LGBTİ+ bireylere yansımaları. Katılımcılar, medyada kadınların ve LGBTİ+ bireylerin sürekli olarak ötekileştirildiğini ve şiddete maruz kaldığını belirtti. Kadınların üzerine yüklenen bakım işlerinin görünmezleştirilmesi ve bu durumun ekonomik ve sosyal hayata etkileri. Çalıştayda, kadınların hem ev işlerine hem de ücretli işlere bakmak zorunda kalmasının yarattığı yük vurgulandı. Kadınların bedenleri üzerindeki hakları ve devlet politikalarının bu hakları nasıl kısıtladığı. Özellikle kürtaj hakkı, doğum kontrol yöntemlerine erişim ve bedensel özerklik konularında yaşanan sorunlar ele alındı. Uluslararası alanda kadın ve LGBTİ+ hakları mücadelesinde Türkiye'nin durumu ve atılması gereken adımlar. Katılımcılar, Türkiye'nin kadın ve LGBTİ+ hakları konusunda uluslararası sözleşmelere imza atmasına rağmen bu sözleşmeleri uygulamada yetersiz kaldığını belirtti. Sivil toplum kuruluşlarının çalışmalarına getirilen kısıtlamalar ve bu durumun mücadeleye etkileri. Çalıştayda, sivil toplum kuruluşlarının çalışmalarının engellenmesinin demokrasiyi zayıflattığı vurgulandı.
