AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, ’terörsüz Türkiye’ sürecine ilişkin, "Bu ay içerisinde bu sürecin belli bir aşamaya geldiği birtakım gelişmeler olabilir" dedi.

ABB Başkanı Mansur Yavaş'tan yargı çıkışı: Çifte standart açıkça görülüyor ABB Başkanı Mansur Yavaş'tan yargı çıkışı: Çifte standart açıkça görülüyor

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, AK Parti Merkez Karar Yürütme Kurulu (MKYK) devam ederken açıklamalarda bulundu. Çelik, Bursa’nın Yenişehir Belediye Başkanı Ercan Özel ve Karacabey Belediye Başkanı Fatih Karabatı’nın AK Parti’ye geçtiğini belirtti. Çelik, Katoliklerin ruhani lideri Papa Francis’in hayatını kaybetmesi nedeniyle Vatikan devletine, tüm Hristiyanlara ve Katolik alemine baş sağlığı dileğinde bulundu. TBMM Meclis Başkanvekili ve DEM Parti İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder’in geçirdiği rahatsızlıktan dolayı son derece üzgün olduklarını da ifade eden Çelik, "Alanın en iyisi olan doktor arkadaşlarımız rahatsızlığıyla ilgili müdahaleyi yaptılar. Arkasından da tedavi süreci büyük bir hassasiyetle yürütülüyor. Biz Sırrı Bey ile uzun zamandır tanışırız. Çeşitli vesilelerle, çeşitli konularda derinleşmesine sohbetlerimiz olmuştur. Tabii onun rahatsızlığı aslında dokunduğu insanların, çevrelerin, bir şekilde mağdur olmuş insanlara dokunmasının, Türkiye’de toplumsal olarak birbirimizin güçlenmesi, kardeşliğin güçlenmesi bakımından yapmaya çalıştıklarının herkesin hafızasında parça parça nasıl yer ettiğini ve bunun nasıl takdir edildiğini gösterdi. Hastaneye gelenler, hastaneyi ziyaret edenler ve zaten bu çoğunluğu Türkiye’nin farklı kesimlerinden ortaya koyulan, ona rağmen bu saygılarını hem insan olarak, hem sanatçı olarak, hem siyasetçi olarak gösterdiler. Terörsüz Türkiye sürecini güçlü bir şekilde sahipleniyordu. Hatta terörist Türkiye sürecinin devam ettiği son zamanlarda Meclis çalışmalarına gittiğinde bazen mesajlaşırdık, bir yerde buluşurduk arkadaşlarımızla beraber ve orada gece yarılarına kadar sohbetler olurdu. Orada bazen Süreyya’nın, dostumuzun, arkadaşımızın sağlık durumu da gündeme gelirdi. Ve biz sağlığı konusunda hassas olması gerektiğini söylendik. Doktorları zaten ortak arkadaşlarımız" ifadelerini kullandı.

Geçmişte Kürt vatandaşlarının üzerindeki ret, inkar ve asimilasyon politikalarını büyük demokratik reformlara imza atan AK Parti hükümetinin kaldırdığını belirten Çelik, "Bütün bunun üzerindeki vesayetin kalkması için de çok riskli zamanlarda tehditlere, siyasi suikast tehditlerine rağmen bu yol Cumhurbaşkanımızın liderliğinde yüründü, geçmişte de önemli adımlar atıldı. Şimdi Sayın Cumhurbaşkanımızın ve Sayın Bahçeli’nin ortaya koyduğu irade ve tarihi çağrıyla birlikte yepyeni bir sayfa açılmış durumda. Özellikle de dünyanın içinden geçtiği kaos ortamı göz önüne alındığında önümüzde toplumsal birliğimizi derinleştirmenin, demokrasimizin ölçeğini büyütmenin ve bölgemizdeki halklarla, yakın komşularımızdaki farklı halklarla daha çok dayanışma içerisinde olmanın ne kadar kıymetli olduğu herkes tarafından görülüyor. Etrafımızı daha çok kana bulamak isteyen, daha çok kaos çıkarmak isteyen, daha çok bölgede fitne siyaseti yoluyla kendi çıkarlarını garanti almak için bölge halklarına dönük olarak ayırt etmeksizin herkesin başına birtakım felaket senaryoları getirmek isteyen çok sayıda odağın faaliyet halinde olduğunu görüyoruz. Bütün bu odaklar karşısında Türkiye bölge halklarına dönük olarak da Türkmenler, Araplar, Kürtler, Sünniler, Şiiler, Aleviler, Nusayriler, Ezidiler hangisi olursa olsun bütün halklara dönük olarak da bütün gruplara, etnik gruplara, bütün mezhep gruplarına dönük olarak da bu kardeşlik yaklaşımını ortaya koymak için özellikle Sünni-Şii üzerinden, bölgede Kürt-Türkmen ve Araplar arasında fitne çıkarmaya çalışan değişik odakların faaliyetlerini çok yakinen görüyoruz. Devletimiz ve siyasi tecrübemiz bütün bu müktesebata sahiptir. Tabii ki terörsüz Türkiye hedefi öncelikle vatandaşlarımızın faydasına olacak, geleceğimizin terör yoluyla esir alınmasına karşı, geleceğimiz üzerinde birtakım ipotekler oluşturulmasına karşı, Türkiye’nin artık bu sayfayı kapatması gerektiğinin ve önüne bu terör meselesinden kurtulmuş olarak ilerlemesi gerektiğinin en açık ifadesidir ve bu şekilde bakacağız bu meseleye" şeklinde konuştu.

Çelik sözlerine şu şekilde devam etti:

"İnşallah yakın zamanda birtakım gelişmelerle birlikte terörsüz Türkiye sürecinin doğru hedeflere, doğru zamanlarda hem ülkemizin yararına olacak şekilde, hem vatandaşlarımızın ortak gelecek idealine katkı sağlayacak şekilde, hem de bölge halklarının dayanışmasına ve barışına katkı sağlayacak şekilde hayata geçeceğini hep beraber göreceğiz."

Terörsüz Türkiye’nin ülkenin terörden kurtulmasıyla ilgili, demokratik ölçeğinin büyümesi, siyasetin ölçeğinin büyümesi açısından, Türkiye’de siyasetin yeni ufuklara ulaşması açısından da önemli bir tarafı olduğuna dikkat çeken Çelik, "Kuşkusuz devletimizin niteliklerinden, Cumhuriyetimizden, demokrasimizden bir taviz söz konusu olmaksızın, devletimizin nitelikleri ve milletimizin tanımı konusunda herhangi bir tartışma, müzakere, pazarlık, al-ver süreci söz konusu olmaksızın ortak gelecek idealini, ortak vatan idealini, ortak değerler idealini daha da güçlendirecek şekilde bütün bu süreçler önümüzdeki dönemde yürütülecek. Bunun dışarıya yansımasına baktığınızda da söylediğim güç dengesinin yeniden şekillendiği bir ortamda herkes bölge halklarına yeni felaketler üretirken, bir tek Türkiye’nin bölge halkları arasında daha çok dayanışma, daha çok birliktelik, daha çok dirlik, daha çok birlik, ortak refah üretme konusundaki iradesinin pozitif olarak ayrıştığını ve bunun herkes tarafından takdir edildiğini görüyoruz. O sebeple Türkiye’nin bu süreci doğru okuyan, çeşitli gruplaşmaların arkasına körü körüne takılmayan, iradesi sayesinde önümüzdeki dönemde dünya güç sistemi nasıl şekillenecek sorusu, hemen arkasından Türkiye önümüzdeki dönemde ne yapacak sorusuyla bağlantılı olarak sorulmaktadır. Kuşkusuz Türkiye’nin buradaki kapasitesi devlet aklıyla, sabırla, teenniyle, bütün bu meseleleri iyi bir şekilde değerlendirerek ama gerektiğinde hızlı ve etkili adımlarla sonuca ulaşacaktır" değerlendirmesinde bulundu.

"Biz kadınların herhangi bir şekilde tercihine ya da hayat tarzlarına bir dayatma ya da bir müdahale gibi algılanmasını da arzu etmeyiz"

Bir gazetecinin "İki sorum olacak benim. İlki normal doğum kampanyasıyla ilgili. Buna ilişkin çok fazla yorum var, aynı zamanda propaganda ve eleştiriler de var. Bununla ilgili neler söylersiniz?" sorusuna Çelik, "Bu normal doğum konusuyla ilgili olarak burada düşünülen şey tabii ki annenin ve bebeğin sağlığını düşünme ve bu çerçevede bir yaklaşım geliştirme konusundadır. Yoksa bazılarının iddia ettiği gibi kadınlara dönük bir dayatma ya da kadınlarla doğum ilişkisine dönük olarak bir dışarıdan müdahale veya bir dayatma gibisinden değerlendirilmesi doğru değil. Nihayetinde hekimlerin değerlendireceği bir konu. Burada bu çok uzun zamandır tartışılan, dünyada da tartışılan bir konu. Buradaki temel yaklaşım hem annenin sağlığını düşünerek, hem bebeğin sağlığını düşünerek gereksiz, lüzumlu olmayan cerrahi müdahalelerin olmaması gerektiği konusunda bir hassasiyet geliştirmekle ilgilidir. Yoksa kadınlarımıza dönük bir dayatma ya da onların tercihlerine yönelik bir müdahale gibi algılanması, bunun bazı siyasiler tarafından böyle sunulmaya çalışılması doğru değil. Biz burada bütün annelere, bütün anne adaylarına en yüksek hassasiyetle bir kere daha saygılarımızı iletiyoruz. Bu konuda herhangi bir yanlış değerlendirme olmamasını da çok büyük bir hassasiyetle arzu ederiz. Biz kadınların herhangi bir şekilde tercihine ya da hayat tarzlarına bir dayatma ya da bir müdahale gibi algılanmasını da arzu etmeyiz. Burada birçok yerde de duyuyoruz, gerekli olmayan zamanlarda endikasyon üretecek şekilde birtakım tıbbi müdahaleler yapılıyor. Aslında bu tıbbi de olmuyor tabii gayri tıbbi bir müdahale olmuş oluyor. Tabii ki annenin sağlığı söz konusuysa, bebeğin sağlığı söz konusuysa doktor kararıyla bu işlemlere uygun yol her zaman mümkündür. Tabii ki bunların yapılması söz konusu olacaktır. Burada önemli olan annenin ve bebeğinin sağlığının korunmasıdır. Onun dışında ise gereksiz cerrahi müdahale olmasının başka sonuçlar doğuracak bir şey olmasın diye bu normal doğum konusunda farkındalık üretmek ve hassasiyet üretmek için bu cümleler kuruluyor ve bu yaklaşımlar üretiliyor, bu kampanyalar yapılıyor. Burada bizim için esas olan tabii ki annenin ve bebeğin sağlığının korunması ve hiçbir vatandaşımıza dönük olarak gerekli olmayan bir cerrahi işlemin söz konusu olmamasıdır. Onun dışında kadınlara dayatma yapılıyor ya da işte müdahale ediliyor gibisinden yaklaşımlar doğru değildir. Böyle bir şey de söz konusu değildir. Bizim temel yaklaşımımız doğru tıbbi yaklaşım ile annenin ve bebeğinin sağlığının korunacak şekilde bu hassasiyetin, farkındalığın yaygınlaşmasıdır" şeklinde cevap verdi.

"CHP’nin Yozgat mitingiyle ilgili açıklama yapan kişiler CHP yöneticilerinin taşındığını da ifade etti. Yorumlarınız neler olur?" sorusu üzerine Çelik, "Bahsettiğiniz mitingle ilgili. Tabii o Cumhuriyet Halk Partisi’nin mitingi, bizi ilgilendiren bir tarafı yok. Ama sizin söylediğiniz şeyleri ben de duydum, arkadaşlarımız da. Çeşitli haberler görüyoruz. Onun bir önemi de yok bizim açımızdan. Sonuç olarak günün sonuna geliniyor, CHP’li siyasetçiler ya da CHP’li birtakım yayın organları bile sonuçta geliyor CHP’nin yaptığı bir mitingin başarılı olup olmadığını AK Parti’nin geçmişte aynı yerde yaptığı mitinglerle mukayese ediyor. Demek ki burada ölçü AK Parti’dir, AK Parti’nin yaptığı mitingdir. Biz meydanların partisiyiz, biz kitlelerin partisiyiz. Bu açıdan bakıldığında biz kitlelerin partisi, meydanların partisi, büyük demokrasi yürüyüşlerinin, büyük demokrasi buluşmalarının, seçimlerdeki büyük demokratik başarıların partisi olarak Türkiye’nin en önemli referansı olmaya devam ediyoruz. Muhalefet partileri yaptığı mitingleri bile AK Parti’nin, Cumhur İttifakı’nın yaptığı mitinglerle mukayese etme ihtiyacı hissediyorlar" ifadelerini kullandı.

"Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanvekili Sırrı Süreyya Önder’in kalp krizi geçirmesinin ardından terörsüz Türkiye sürecinde ne olacağı da merak konusuydu. Bugün de İmralı heyetinin dördüncü kez bir ziyarette bulunduğunu biliyoruz. Bu ziyaretin ardından süreç hızlanır mı?" sorusuna Çelik şu şekilde cevap verdi:

"İnşallah bu ay içerisinde bu sürecin belli bir aşamaya geldiği birtakım gelişmeler olabilir. Tabii bu süreçlerin belli bir takvimi yok biliyorsunuz. Belli şeylerin olgunlaşmasıyla birlikte bu gündeme geliyor. Tabii bütün bu ziyaret trafiği, bütün bu siyasi partiler arasındaki ziyaret trafiği dahil olmak üzere bütün bunlar şununla ilgilidir: Sonuçta Türkiye bu terörsüz Türkiye hedefine ulaşsın. Terör örgütünün İmralı’dan yapılan çağrıdan sonra kongresini toplaması ve kendisini feshetmesi bir dönüm noktası olacaktır. Silahların bırakılması bu çerçevede bir dönüm noktası olacaktır. Biraz evvel konuşmam sırasında çizdiğim çerçeve bakımından da bu herkes için, bölgeyi terör üzerinden istikrarsızlaştırmak isteyenlerin aleyhine, ama bölgede daha çok dayanışma, daha çok kardeşlik isteyenlerin, Türkiye’nin içinde birlik ve dirliğin pekişmesini isteyenlerin ve yakın coğrafyamızda bu bahsettiğim kardeşliğin, dayanışmanın güçlenmesini isteyenlerin de lehine bir durum ortaya çıkaracaktır. Biz süreci yakın bir şekilde takip ediyoruz, partimizde Cumhurbaşkanımızın, Genel Başkanımızın talimatıyla bu terörsüz Türkiye sürecinin yakından takip edilmesi ve bunun siyasi olarak doğru bir şekilde konumlandırılması için kurulmuş bir heyet var. Bu heyet söyleyebilirim ki hemen hemen gün aşırı toplantı yaparak bu süreci yakından takip ediyor. Dediğim gibi buna hem Türkiye açısından, hem de bölgedeki dayanışma, bölgedeki felaket senaryolarının engellenmesi açısından stratejik bir kazanım olarak değerlendiriyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımızın ve Sayın Bahçeli’nin ortaya koyduğu irade bunu güçlü bir şekilde sahiplenmektedir. Bu DEM Parti’nin yaptığı ziyaretler çerçevesinde de burada bütün görüşler açık bir şekilde konuşulmuştur. "

Gerek etnik alanda, gerek mezhebi alanda, gerek kimlik alanındaki kültürel problemlerin çözümünün tek tek tekil bir şekilde ele alınması ile değil daha yüksek bir perspektiften, demokrasinin ölçeğinin büyütülmesi çerçevesinde olduğuna değinen Çelik, "Bunun da etnik ya da mezhebi ya da kimlikçi birtakım referanslarla değil, demokratik standartların yükseltilmesiyle, yani reform siyasetiyle yapılması. Bölge açısından baktığınızda ise terör örgütlerinin birtakım odaklar tarafından bölgeyi istikrarsızlaştırıcı faaliyetlerine karşı terör örgütlerinin denklemden çıkarılması ve bölge halkları arasındaki dayanışmanın daha kuvvetli hale getirilmesi söz konusu olduğunda, yakın bölgemizi istikrarsızlaştırmaya çalışan odakların faaliyetleri de zeminsiz kalacaktır" dedi.

"Eski Meclis Başkan Bülent Arınç yakın zamanda bir televizyon programında güncel gelişmeleri değerlendirdi, soruşturma süreçlerini değerlendirdi. Bu konudaki yorumlara ilişkin görüşleriniz nelerdir?" sorusu üzerine Çelik, "Tabii şimdi bu Bülent Beyin değerlendirmeleri yapıldığında şöyle bir tartışma çıkıyor: Bu görüşlerin AK Parti’yi yansıtan tarafı var mı yok mu gibisinden. AK Parti kurulduğundan beri AK Parti adına MYK, MKYK adına, Genel Başkanımız adına kimlerin açıklama yapabileceği belli. Dolayısıyla oradaki söylenen sözlere tek tek girmeyeceğim. Çünkü orada Bülent Bey’in bahsettiği konularla ilgili bizim görüşlerimiz belli. Tabii ki o açıklamaların büyük bir kısmıyla arada bir tenakus olduğu, uyuşulmadığı da ortada. Ama sonuç olarak Bülent Bey’in söyledikleri AK Parti’yi temsil eden, AK Parti’nin kurumlarını temsil eden bir görüş değil, AK Parti’nin kurumlarını temsil kapasitesi olan bir görüş değil, o Bülent Beyin kişisel görüşleri. Dolayısıyla o değerlendirmesine sormak gerekir. Bu şekilde değerlendirilen görüşlerin AK Parti’nin kurumsal görüşleriyle hiçbir ilgisi yoktur" dedi.

AK Parti MKYK toplantısı 3 saat sürdü.

Kaynak: İHA