Ankara Sanatının önemli isimlerinden Tamer Yılmaz kendisi ile yaptığımız röportajda Ankara'nın Tiyatro Seyircisini överek bu sanatsever kitlenin bir efsane gibi görüldüğünü ifade etti.
Tamer Bey sizi kısaca tanıyabilir miyiz?
Merhaba, kırk altı yaşımdayım. Tiyatro mezunuyum. Okuldan sonra açtığım, Sanat Üretim Topluluğu (SÜT) adlı sanat merkezinde çalışmalarıma devam ediyorum. Yaklaşık yirmi beş yıldır çocuklarla, yaratıcı drama, tiyatro alanında ve sinema - dizi film setlerinde iş yapıyorum. Sanatla ve çocuklarla iç içe geçirdiğim 25 yıl, bana her geçen gün yeni bir şey öğretiyor. Sanatın toplumdaki gücüne olan inancım, her işimde beni motive eden en büyük unsurdur.
Tiyatro alanında Başkent Ankara'da önemli çalışmalar yapıyorsunuz? Ankara'nın Tiyatro , sinema ve dizi gibi sanatsal alanlarda ki yerini ve önemini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Teşekkür ederim. Ankara’da tiyatro ve sinema çalışmalarında yer almak, bir sanatçı olarak beni her zaman besledi ve geliştirdi. Başkentin sanatsever kitlesiyle çalışmak, bana her projede yeni bir perspektif kattı. “Ankara’nın tiyatro seyircisi” diye bir efsane vardı, İzmir’den, İstanbul’dan turneyle gelen ekipler Ankara seyircisinden alkış almanın zor olduğunu düşünerek gelirlerdi. Ve kısmen de haklılardı ancak otuz- kırk yıl önce bu efsane de birkaç değişken nedeniyle azalarak bitti. Yine de Ankara diğer şehirlere göre, başta tiyatro sanatı olmak üzere ve kültür-sanat içeriğiyle, iyi durumda bir kent. İstanbul’a da kameranın başkenti diyebiliriz. Ancak artan maliyetlerle İstanbul’dan buralara bir zorunlu kaçış var. Ankara, reklam, diziler hatta sinema filmleri için inanılmaz cazip bir alan. Kalifiye oyuncular, teknik ekip, uygun film gereçleri, kolay alınabilen mekanlar ve en önemlisi film yapım maliyetlerinin İstanbul’a göre dörtte bir oranında olması sayesinde her türden film çekmek isteyen insanlar artık Ankara’yı da sıklıkla düşünüyor.
20 Eylül'de gösterime giren Dedemin Gözyaşları filminin başrol oyuncusu Ali Kürşat Uzun'un oyuncu koçluğunu üstlendiniz. Oyuncu koçluğu nedir, nasıl yapılır ne gibi birikimler gerektirir?
Kısaca açıklamak gerekirse, oyuncu koçu, bir oyuncunun performansını geliştirmesine yardımcı olan profesyoneldir. Özellikle zorlu roller, derin karakter analizleri ve duygusal sahnelerde oyunculara rehberlik eden koçlar, performansın sahnede izleyiciye en etkili şekilde yansıtılmasını sağlar. Bir oyuncu koçu, oyuncunun rolüne hazırlanmasına, karakterin arka planını ve motivasyonlarını anlamasına yardımcı olur. Replik ezberleme, doğru vücut dili kullanımı ve ses tonlaması gibi teknik detaylar da bu sürecin bir parçasıdır. Aynı zamanda doğaçlama çalışmaları yaparak, oyuncuların sahnede daha doğal olmalarını destekler. Zorlayıcı sahnelerde ise duygusal hazırlık konusunda da rehberlik ederler. Böylece oyuncu, sahnedeki performansında daha derin bir etki yaratabilir. Özellikle sinema, dizi ve tiyatro dünyasında oyuncu koçlarına duyulan ihtiyaç giderek artıyor. Hem deneyimli oyuncular hem de kariyerinin başındaki isimler, koçlardan aldıkları destekle yeteneklerini bir adım öteye taşıyor.
Çocuklarla çalışmak tahmin edersiniz ki ayrı bir hassasiyet ister, sabır ve anlayış gerektirir. Oyuncu koçu, basit ve anlaşılır bir dille iletişim kurmalı, pozitif geri bildirim vermelidir. Çocuk psikolojisine hakim olmak ve yaratıcı yöntemler kullanmak, onları motive etmek açısından önemlidir. Empati, esneklik ve eğlenceli bir yaklaşım da başarılı bir koçun temel özelliklerindendir.
Kendi kurumsal bünyenizde çok sayıda genci yetiştiriyorsunuz? Bu hususta gençlere tavsiyeniz nelerdir?
Elbette ilk akla gelen tavsiyeler: oyunculuk alanıyla ilgilenen gençlere bol bol oyun, film izlemeleri, bolca okumaları, sergi, müze gezmeleri olacaktır ancak tiyatro bölümü okurken Selda (Öndül) Hoca’mın bizlere verdiği bir öğüt hiç çıkmıyor kulağımdan. Bu hoş öğütle son vermek isterim sözlerime. “İyi oyuncu olmak, evet çok çalışmaktan, izlemekten, gözlemekten, alanla ilgili donanıma sahip olmaktan geçer ancak roman okumayı alışkanlık haline getirmeyenlerin oyunculuğu çiğ kalır.” Gençlerin sabırlı olmalarını, başarısızlıklardan ders çıkarmalarını ve sanatı hayatlarının merkezine koymalarını tavsiye ediyorum. Roman okumak ise, sadece oyunculuğunuzu değil, hayatla olan bağınızı da derinleştirir.