Metis Yayınları tarafından Karasu’nun günlükleri, metinleri, not defterleri ve mektuplarından yola çıkarak hazırlanan, yapıtlarından pasajlar içeren sergi 30 Kasım-27 Aralık tarihleri arasında Goethe Enstitüsü’nde ziyaret edilebilecek. Sergide yazarın terekesinden daha önce yayımlanmamış malzemelerin yanı sıra, kitaplarından alıntılar, kitap kapakları, fotoğraflar da yer alıyor. Sergi salonunda Karasu’nun Loyola Üniversitesi’nde yaptığı bir konuşma ile İoanna Kuçuradi’nin onun edebiyatı hakkındaki kısa bir konuşmasını dinlemek de mümkün.

Bilge Karasu'yu Düşünmek Panel Sergi Goethe Enstitüsü Ankara Metis Aytül Özüm

Serginin açılış günü olan 30 Kasım’da yapılan panelde Jale Özata Dirlikyapan, Aytül Özüm ve Adem Gergöy, Savaş Kılıç’ın moderatörlüğünde Bilge Karasu’nun yapıtlarından söz ettiler. Jale Özata Dirlikyapan Troya’da Ölüm Vardı’nın edebiyat tarihimizdeki yeri ve 50 Kuşağı öyküleriyle ilişkisi üzerine konuştu. Aytül Özüm, Bilge Karasu’nun masalları ve metin çözümlemesi, Adem Gergöy ise Karasu'da “'Dokunsal' Hayvanlar” konularını ele aldı. Panelin ardından Tansu Açık, Karasu için hazırladığı “Kırk Ambar” projesini tanıttı.

Jale Özata Dirlikyapan Panel Troya Bilge Karasu'yu Düşünmek Goethe

TROYA’NIN KİŞİLERİ PEK KONUŞMAZLAR

Troya’da Ölüm Vardı’nın edebiyat tarihimizdeki yeri ve 50 Kuşağı öyküleriyle ilişkisi üzerine panelde konuşan Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi, Halkla İlişkiler ve Tanıtım Bölümü, Kişilerarası İletişim Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Jale Özata Dirlikyapan, panelin ardından ankaranethaber.com muhabirine açıklamalarda bulundu. Panelde Bilge Karasu’nun 1963 yılında yayımlanan ilk kitabındaki dönemi için hangi açılardan yenilikçi olduklarını anlattığını söyleyen Dirlikyapan, “Troya Bilge Karasu edebiyatının ilk ürünü, ilk öyküleri. Orada ipuçlarını veriyor sonraki edebiyatın nasıl olacağına dair ve bu noktada aslında sözle, iradeyle söylenen sözle, konuşmayla bir sorunu, meselesi olduğunu anlıyoruz karakterlerinin. Ve kendisi de edebiyatını biraz bu post yapısalcıların söz-yazı ayrımından yola çıkarak yazı ekseninde yürütüyor ve yazısını bir tür yapıntıya dönüştürüyor diyeyim. Yani sözle bir meselesi var, iradeyle söylenen sözle bir meselesi var. Tabi ki karakterler konuşmayınca öykülerinde dikkatleri de bedene ve seslere kayıyor. Sessizlik, ses betimlemeleri çok yoğun olarak kullanılıyor. Sonraki metinlerinde de olacak bu. Bir de beden parçalarının iletişimi söz konusu oluyor konuşmayınca. İşte beden uzuvları birbiriyle iletişim kuruyor, cümleleri o şekilde kuruyor. Örneğin ‘görüyor’ demiyor da ‘gözü görüyor’ diyor. İşte ‘ağzı konuşuyor’ diyor. Bu da onun laf anlatımına dair bir ipucu veriyor bize.” ifadelerini kullandı.

Adem Gergöy Panel Hayvanlar Bilge Karasu'yu Düşünmek Goethe

DİLSEL ŞİDDETİN PROBLEMATİZE EDİLDİĞİ BİR ANLATI

Panelde, “Karasu'da “'Dokunsal' Hayvanlar” konusunu ele alan Bilkent Üniversitesi Türkçe Birimi Öğretim Görevlisi Adem Gergöy, ankaranethaber.com muhabirine yaptığı açıklamada, “Bilge Karasu’nun metinleri, hayvanları imgeleştirirken dilin semiyotiğini hesaba katarlar.  Bu yaklaşım, Karasu’nun yaşamla ve doğayla kurduğu derin bağın bir uzantısıdır. Ağız, hem konuşmanın hem de yemenin merkezi olduğu için, bir hayvan dile girdiği anda aynı zamanda ağzın ve sindirim sisteminin sembolik şiddetine maruz kalır. Bu durum, dilin hayvanlar üzerindeki şiddetle nasıl içkin bir ilişki kurduğunu açıkça ortaya koyar. Dilin bu şiddet kapasitesini besleyen en temel unsurlar, metaforlar ve dilin metafor yaratma gücüdür. Hayvan metaforları, dil-ağız-yeme ekseninde şiddetle doğrudan bağlantılıdır. Hatta “hayvan” kelimesinin kendisi bile bu şiddet biçimini içerir. Çünkü bu terim, bir yanda insanı; diğer yanda ise birbirine indirgenemeyen, sayısız çeşitlilikteki canlılar âlemini tek bir çatı altında toplar. “Hayvan” ifadesi, bu çokluğu basitleştirerek bir bireyin özgün varlığını siler. Bireyselliği yok edilen bir canlının fiziksel olarak yok edilmesi de daha kolay hale gelir." dedi.

Bilge Karasu'yu Düşünmek Panel Sergi Goethe Enstitüsü Ankara Metis (6)

Bu dilsel şiddetin, insanın “giyiniklik” haliyle doğrudan ilişkili olduğunu dile getiren Gergöy, "Giyiniklik; insanın kıyafetleri, bilimi, teknolojisi, kültürü ve yasalarıyla temsil edilir. Ancak bu hal, insanın hayvanlara dokunulmadan dokunmasının yolunu açan etik dışı bir düzlemi de beraberinde getirir.

Karasu’nun Yengece Övgü masalı, tam da bu dilsel şiddetin problematize edildiği bir anlatıdır. Masal, haksızlığa uğramış ve öldürülmüş bir yengecin hikâyesini anlatmakla kalmaz; aynı zamanda bu ölümün nasıl anlatılması gerektiği üzerine bir tartışmaya girer. Anlatıcı, hikâyenin kendisinden çok, dilin ve edebiyatın böyle bir ölümü nasıl ele alması gerektiğiyle yüzleşir. Bu yönüyle, Karasu’nun masalı, dilin hayvanlar üzerinde yarattığı şiddeti sorgulayan ve yapıbozuma uğratmayı amaçlayan etik bir vizyon sunar.

Karasu’nun kurmaca metinleri, bu bilinçle yazılmış metinlerdir. Hayvanların bireyselliğini yeniden tanımlamak için dil ve metaforu “hırpalamaktan” çekinmezler. Bu hırpalama, yalnızca dile yönelik değildir, aynı zamanda zımni okura da yöneliktir. Okurun bilinç evrenindeki klişelere karşı çıkılır ve okur ile metafor arasındaki ilişki kesintiye uğratmaya yönelik hamleler yapılır. Ancak bu müdahale bir sınırlama değildir; aksine, okura hayvanların farklılıklarla dolu dünyasını duyumsama ve bu dünyada serbestçe hareket etme olanağı sağlar.

Bayram tatilinde Ankara sokakları boş kaldı Bayram tatilinde Ankara sokakları boş kaldı

Bu metinlerde, Karasu, metnin dilinden okuruna doğru uzanan bir hat içinde dokunsal imgeler yaratır ve hayvanların varlıklarını bu dokunsallık içinde hissettirir.  Hayvanlar, bu dokunsallık içinde varlıklarını hissettirir ve okurla yeni bir ilişki kurmanın yolunu ararlar.” şeklinde konuştu.

Müge Gürsoy Sökmen Metis Yayınları Goethe Bilge Karasu

BİLGE KARASU ANKARA’NINDIR

Sergiyi İstanbul’dan Ankara’ya getirdiklerini söyleyen Bilge Karasu kitaplarının yayıncısı ‘Metis Yayınları’ kurucularından Müge Gürsoy Sökmen, ankaranethaber.com muhabirine sergi ve panele ilişkin açıklamalarda bulundu. Sökmen, “Geçen sene İstanbul’da açılmış olan bu sergiyi Ankara’ya getirmemiz gerektiği söylendi bize. ‘Çünkü Bilge Karasu Ankara’nın Bilge Karasu’sudur’ dediler. Getirdik ve hakikaten umduğumuzun çok ötesinde bir ilgiyle karşılandık, çok sevindik. Ankaralılar bizi yalnız bırakmadı. Paneli de çok güzel bir katılımla izlediler, güzel bir panel oldu. Şimdi de sergi alanında gerçekten sevindirici bir ilgi var. Goethe Enstitüsü’ndeki sergi Aralık ayının sonuna kadar açık olacak. Umarım severler, eleştirilerini bekleriz.” ifadelerini kullandı.

Savaş Kılıç Metis Yayınları Goethe Bilge Karasu

ANISI ANKARA’DA HALA CANLI

Panelin moderatörlüğünü üstlenen Metis Yayınları editörü Savaş Kılıç, ankaranethaber.com muhabirine yaptığı açıklamada, “Sergimizin açılışı için düzenlediğimiz bu panelin Ankara’da çok ilgi görmesi bizi memnun etti, sevindirdi. Ankaralı edebiyatseverlerin hem sergiye hem de Bilge Karasu hakkındaki bu etkinliğe ilgi göstermesi, Bilge Karasu’nun anısının Ankara’da hala canlı olduğunu düşündürüyor bize. Ona gösterilen bu ilgi bizim ona göstermek istediğimiz saygıya denk düştüğü için sevinçliyiz.” şeklinde konuştu. 

Bilge Karasu'yu Düşünmek Panel Sergi Goethe Enstitüsü Ankara Metis (4)

Girişlerin ücretsiz ve serbest olduğu sergi 27 Aralık Cuma’ya kadar haftanın her günü saat 10:00-18:00 arası izlenebilecek.

Bilge Karasu'yu Düşünmek Panel Sergi Goethe Enstitüsü Ankara Metis (2)Bilge Karasu'yu Düşünmek Panel Sergi Goethe Enstitüsü Ankara Metis (7)Bilge Karasu'yu Düşünmek Panel Sergi Goethe Enstitüsü Ankara Metis (12)Bilge Karasu'yu Düşünmek Panel Sergi Goethe Enstitüsü Ankara Metis (10)Bilge Karasu'yu Düşünmek Panel Sergi Goethe Enstitüsü Ankara Metis (9)Bilge Karasu'yu Düşünmek Panel Sergi Goethe Enstitüsü Ankara Metis (5)Bilge Karasu'yu Düşünmek Panel Sergi Goethe Enstitüsü Ankara Metis (14)Bilge Karasu'yu Düşünmek Panel Sergi Goethe Enstitüsü Tansu Açık Kırk AmbarBilge Karasu'yu Düşünmek Panel Sergi Goethe Enstitüsü Ankara Metis (8)Müge Gürsoy Sökmen Metis Yayınları Savaş Kılıç Goethe Bilge KarasuBilge Karasu'yu Düşünmek Panel Sergi Goethe Enstitüsü Ankara Metis (3)

Kaynak: Necdet Gürsoy