Trump "Gazze'yi devralacağız" deyip Filistinlileri ülkesinden kovdu! Trump "Gazze'yi devralacağız" deyip Filistinlileri ülkesinden kovdu!

Bolu'nun Kartalkaya bölgesindeki Grand Kartal Oteli'nde 21 Ocak'ta meydana gelen korkunç yangında, 78 kişi hayatını kaybetti. Yangının acı bilançosunda AK Parti eski Bolu Milletvekili Mehmet Güner, ailesinden 8 kişiyi kaybetti. Güner, hayatının en zor anlarını TGRT Haber canlı yayınında gözyaşları içinde anlattı.

Faciadan önceki son konuşma

Mehmet Güner, yangın gecesi kızının kendisini aradığını ve son konuşmalarının helallik istemek üzerine olduğunu söyledi. Gözyaşları içinde, "Kızım, 'Odadan çıkma şansımız yok, dışarıdan daha fazla duman geliyor.' demişti. İlk başta görüntülü aradık ama dumandan hiçbir şey göremedik. O an hissettiğimiz çaresizlik tarif edilemez" dedi. Kızının son sözlerinin kendisini derinden etkilediğini belirten Güner, o anları unutamadığını vurguladı.

Grand Kartal Oteli'ndeki yangın, Mehmet Güner'in ailesi için bir yıkım oldu. Kızı, damadı, 4 torunu, kızının kayınbiraderi ve görümcesi hayatını kaybetti. Güner, yakınlarını kaybetmenin acısıyla baş başa kalırken, facia gecesindeki duygusal anları ve kaybını TGRT Haber’deki "Yasemin Bozkurt ve Esra Ada ile Bilmedikleriniz" programında izleyicilere aktardı.

"Odadan çıkma şansımız yoktu"

Yangın sırasında, otelin en üst katındaki odalarında bulunan ailesinin durumu, telefonla iletişim kurmaya çalıştıklarında netleşti. Güner, "Hepsi en üst katta odalarında bulundu. Zaten kızım ‘Odadan çıkma şansımız yok, dışarıdan daha fazla duman geliyor.’ demişti." diyerek, yangının şiddeti ve karanlık anları hakkında bilgi verdi.

"Rabbimize isyan etmedik"

Acılı baba Güner'in yürek yakan konuşmasında şunları dedi:

"Biz çok büyük bir acı yaşadık. Rabbim kimseye böyle bir acı vermesin. Altından kalkılması çok zor bir olay. Bu olayda benim kızım, damadım, kızımın kayınbiraderi ve görümcesi, 4 tane de torunumuz… Böyle bir faciada bazı ihmaller sonucunda bizim evlatlarımız hayatını kaybetti. Sadece bizim değil bu arada gelen konuşmalarda 78 adet orada ölen olduğunu öğrendim. Onların da ailelerine başsağlığı diliyorum. Bizim için zor bir imtihan. Bizler inançlı insanlarız. İnancımız bizi muhafaza etti, Rabbimize isyan etmedik. İhmaller var, gördük ama bu konuda suçlu olan insanları assanız, dövseniz de bizim evlatlarımızı geri getirmiyor.

"Durum kötü hakkınızı helal edin"

Olay günü İstanbul’daydık. Aynı sitede farklı dairelerde oturuyorduk. Cumartesi günü Bolu’ya gittiler. Bolu’da da damadımın annesi, babası ve vefat eden kardeşleri de orada olduğu için… Çocuklarımız oraya gitti, görüştükten sonra damadımız kardeşlerini de alarak 3 günlük tatil yapalım diye oraya çıktılar. Yangından 1 gün sonra da ayrılacaklardı, son akşamıydı. O gece eşimin telefonu çaldı, beni uyandırdı. Kızım telefonda, ‘yangın var’ dedi. “Odalara duman doldu, durum kötü, hakkınızı helal edin.” dedi. Ben hemen fırladım, yola çıktım, yeğenlerimiz gitti. 2,5 saat sonra oraya vardım. Yangını gördüğümde, baktık ki çıkmaları mümkün değil. Dedik artık birtakım ihmaller, yanlışlar var ama bu saatten sonra bizim evlatlarımızı geri getirecek hiçbir şey yok. Tedbir ve takdir diyoruz. Tedbir almak bizim işimiz değildi. Otel yöneticilerinden, belediyesine, bakanlığına kadar… Tedbir alması gereken onlardı. Bizler de takdir böyleymiş dedik, sabrettik.

"Yeğenlerine doğru hamlede bulunmuş"

Olayları biz net bir şekilde bilgi olması mümkün değil. Sadece benim kızım ve damadım en üst katta, torunlar da olduğu için suit odada kalıyorlar. Damadımın kardeşi, Allah rahmet eylesin, Enes yavrum… Onlar 2 kat aşağıdaydı. Enes doktordu. Aşağıya değil de sanırım yeğenlerine doğru bir hamlede bulunmuş. Bir kat üstteymiş. Bizim çocuklar tamamen odada bulundu, en üst katta. Zaten kızım ‘Odadan çıkma şansımız yok, dışarıdan daha fazla duman geliyor.’ demişti.

"Dumandan bir şey göremedik"

Benim kızım ve evlatlarımın manevi duyguları oldukça yüksekti. Rabbimin rızası istikametinde yaşamaya çalışırdı. Yangın esnasında bir kez olsun bağırdığını duymadım. ‘Anne yapacak bir şey görünmüyor, hakkınızı helal edin.’ dedi. Sadece ortanca torunum biraz yanından ayrılmıştı, ‘Selim buraya gel’ dediğini duydum. Önce görüntülü aradık ama dumandan hiçbir şey görmedik.

"Konuşmak istemedim"

Medyayı takip etmememize rağmen kulağımıza gelen bir şeyler oldu. Yangından sonra bazı dezenformasyonları gördük. Bunlar yanlış anlaşılıyor. Kanaldaki arkadaşımız beni aradığında, 'Ben İstanbul'a geldiğimde görüşelim.' dedim. Sanki bizim ağzımızdan çıkmış gibi bazı yerlerde bazı haberlerin olduğunu gördük. "Canlı yayın olursa çıkarım, sözlerimiz çarpıtılıyor." dedim. Bu işlerin siyasi malzeme yapılmasında da sıkıntı çıkıyor. Bizler kendi acımızı yaşayalım diye düşündüm. Bu konuda ihmaller var belli sorumlu insanlar var. Yasal soruşturmaların devam ettiğini söylediler, gerekli kararların alındığı söyleniyor. Ben onlarla ilgilenmiyorum. Neticede orada yapılanlar evlatlarımı geri getirmiyor, inşallah onların isimlerini onlara yakışır şekilde vakıf kurmak gibi hatıratlarını yaşatmaya çalışacağız.

Sağ olsun Cumhurbaşkanımız cenazemize geldiler. Özgür Özel Bey de Ali Babacan gibi siyasi liderler de geldi. Acımızı paylaşmaya çalıştılar.

Yüzlerini açamadım

(Siz mi teşhis ettiniz?) Hayır. 2 kat aşağıda kalan evlatlarımızı bizim yeğenlerimiz var doktor olanlar. Onlar Adli Tıp'a gittiler, oraya gelenleri, 2 evladımızı doktor evladımız ve eczacı kızımızı teşhis edebildiler. Bolu'da teşhis ettiler. Kızım, damadım ve 4 torunum maalesef Adli Tıp'ta Ankara'ya gitti. Teşhisleri ertesi gün ancak yapılabildi. İçişleri Bakanımız ve Cumhurbaşkanımız takip edebilmiş. Cenazeye yetişmeleri için torunlarımdan 3'ü helikopterle geldi.

En çok üzüldüğüm, zoruma giden... Birçok yakınım daha önce hayatını kaybetmişti. Son anda mutlaka kefenlerini açıp, samimiyetim varsa mutlaka bakmış, öpmüşümdür. Evlatlarımın 5 tanesinin cenazesini ben toprağa verdim. Ama yüzlerini açamadım. Bunlardan dolayı üzgünüz."

Kaynak: TGRT