Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Dünyada bizden başka hiçbir ülkenin altından kalkamayacağı bir siyasi ve toplumsal bir yükü hiç tereddüt etmeden sırtlandık. Allah bizi ne milletimize, ne Suriyeli mazlumlara mahcup etmedi. 13 yıl sonra Suriye yeniden özgürleşme yolunda ilk adımını attı. 61 yıllık zulmün arkasından rejim düşerken, Esad pılını pırtısını toplayıp bir gecede kaçmak zorunda kaldı” dedi.
Katıldığı Sakarya 8. Olağan İl Kongresi’nde Suriye’de yaşanan son gelişmelere ilişkin konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Dünya yıkılsa 3’üncü cihan harbi çıksa inanın CHP yönetiminin umurunda olmaz. Şu soruyu kendilerine hiç sormuyorlar, 1. dünya savaşı bölgemizde sınırları yeniden belirlerken şartlar başka türlü olsaydı acaba ne olurdu? Kuvvetle muhtemel Halep dediğimiz İdlib dediğimiz Hama dediğimiz Şam dediğimiz Rakka dediğimiz şehirler tıpkı Antep gibi, Hatay gibi, Urfa gibi bizim birer vilayetimiz olacaktı. Bu şehirler sınırlarımız dışında kaldı diye herhalde oralarda yaşayan insanlarımızla bağımızı tümden kesecek değildik. Nitekim bilhassa sınır şehirlerimizdeki vatandaşlarımızla sınırın ötesindeki yerlerde yaşayanlar son 1 asır boyunca insani ilişkilerini, alışverişlerinizi, akrabalıklarını devam ettirmişlerdi. Hatta bizim şehirlerimizde sınır ötesindeki şehirler arasında düzenli otobüs ve dolmuş seferleri, taksi ulaşımı hep sürmüştür. Suriye’de 2011’de başlayan ve 13 yıl süren iç çatışmalar bu iklimini başka boyuta taşıdı. Dünyada bizden başka hiçbir ülkenin altından kalkamayacağı bir siyasi ve toplumsal yükü hiç tereddüt etmeden sırtlandık. Kardeşlik hukukumuzun gereğini yerine getirerek içeriden ve dışarıdan üzerimize gelen nice baskıyı, ithamı, provokasyonu göğüslemek zorunda kaldık. İnsani ve ahlaki temelden yoksun bu saldırılara asla geri adım atmadık. Peki neticede kim haklı çıktı, Allah’a hamdolsun biz haklı çıktık. Allah bizi ne milletimize, ne Suriyeli mazlumlara mahcup etmedi. İşte 13 yıl sonra Suriye yeniden özgürleşme yolunda ilk adımını attı. 61 yıllık zulmün arkasından rejim düşerken, Esad pılını pırtısını toplayıp bir gecede kaçmak zorunda kaldı” dedi.
"Suriyeli kardeşlerimiz geçici yönetim oluşturup, düzeni ve güvenliği sağlamaya başladılar"
Erdoğan, “Suriyeli kardeşlerimiz geçici yönetim oluşturup, düzeni ve güvenliği sağlamaya başladılar. Suriye’de evi, arazisi, akrabası olan misafirlerimiz de yavaş yavaş geri dönüş yoluna geçti. İnşallah Suriye’nin diğer kısımlarını da terör örgütlerinden ve işgalcilerden temizleyerek bu kardeşlerimizin tamamının yuvalarına dönmeleri için gereken zemini oluşturacağız. Birikimiyle, işiyle, kabiliyetleriyle, emeğiyle üretimiyle ülkemize katkı vererek burada olmak isteyenlerin de başımızın üstünde yeri vardır. Suriye’deki devrime şaşı bakanlara, Esad dönemini yüceltenlere, meseleyi başka güçlerin tezgahı seviyesinde indirenlere en güzel cevap Şam’daki yer altı hapishaneleridir. Bunları televizyonlarda izlediniz değil mi? O hapishanelerin halini gördünüz değil mi? Esad bu insanlara nasıl zulmetmiş. O cezaevlerinde girerken 60-70 kilo olan insanlar ne yazık ki çıkarken oradan 30 kiloya düşmüşler. Alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste. Ülkemizdeki Suriyelilerin yıllarca neden vatanlarına dönemediklerinin cevabı da o hapishanede ele geçirilen işkence, ölüm ve imha aletleridir. Esad’ın af çağrısına kanıp rejimin kontrol ettiği şehirlere dönenler ise cezaevi denilen ölümhanelerde türlü işkencelere uğradıktan sonra katledilmişlerdir” diye konuştu.
Özgür bey ne oldu Niye gitmedin? O ziyareti gerçekleştirseydin
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Televizyonlara, gazetelere, sosyal medya mecralarına yansıyan vahşet hikayelerini dinlemeye insanların yüreği dayanmıyor ancak CHP Genel Başkanı Esad’ın kendisinin bile af ilanına prim vererek, son ana kadar bunun reklamını yapmıştır. Oraya gidecekti ya, Esad’ı ziyaret edecekti. Özgür bey ne oldu, niye gitmedin? O ziyareti gerçekleştirseydin. Yıllarca sadece ve sadece Suriyeli, Afgan ve diğer yabancılara düşmanlık üzerinden güya siyaset yapanların artık varlık sebepleri ortadan kalktığına göre bundan sonra millete ne diyeceklerini merak ediyoruz. Azıcık ahlakları, utanma duyguları, insani duyarlılıkları varsa partililerin tabelalarını indirip, siyasete tövbe ederek siyaset öncesi işlerine geri dönerler. Ama biliyoruz ki bunların derdi herhangi bir meseleyi, davayı sahiplenmek değil, konjonktürel sorunlar üzerinden kendilerine bedavadan çıkar dağlamaktır. Ülkenin ve milletin hayrına hiçbir program, proje söylem üretmeyen ve Türk siyasetini zehirleyen bu zihniyeti milletimizin irfanına havale ediyoruz. Bunlar hiçbir zaman millet de karşılık bulamadılar, bundan sonra millet bunlara yüz vermeyecektir. Bazısı cehalet, bazısı lümpen ırkçılık, kimi de mezhepçilik çukurunda debelenmeye devam edecektir. Rabbim ülkemizi bunların eline düşmekten muhafaza eylesin. Bunun için AK Parti Cumhur İttifakı’nın önümüzdeki dönemde de, sonraki dönemlerde de devam etmesi gerektiğini söylüyoruz. Türkiye’nin bu ehil kadroya, güçlü liderliğine, AK Parti ve Cumhur İttifakı vizyonuna ihtiyacı var. AK Parti’nin genel başkanında üyesine kadar tüm mensupları böyle bir vebalin altında olduğunu bir an bile unutmamalıdır. Hepimiz Türkiye’yi hedeflerine ulaştırmakta mükellefiz. Rabbim yolumuzu bahtımızı açık etsin” şeklinde konuştu.