Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Tataristan’ın başkenti Kazan şehrinde düzenlenen 16. BRICS Liderler Zirvesi’nde katılımcı ülkelerin liderlerine hitap etti.
“Ekonomiden güvenliğe, küresel adaletsizliklerden iklim değişikliğine her alanda etkileri hissedilen ciddi meydan okumalarla karşı karşıyayız” diyen Erdoğan, “Zirve için belirlenen adil küresel kalkınma ve güvenlik için çok taraflılığın güçlendirilmesi temasını bu nedenle fevkalade isabetli buluyoruz. Şu noktayı incelikle vurgulamak isterim. Sosyal ekonomik kırılganlıkların arttığı ve güç dengelerinin günümüz şartlarında İkinci Dünya Savaşı sonrasının ürünü olan siyasi ve mali mekanizmalar kendinden bekleneni veremiyor. Türkiye olarak böylesi bir ortamda 'daha adil bir dünya mümkündür’ şiarıyla hareket ediyoruz. Çok taraflı platformlarda dostlarımızla bir araya gelmeye ve hepimizi ilgilendiren ortak sorunlara müşterek akılla çözüm bulmaya ehemmiyet veriyoruz. BIRCS’in küresel ticaretin gelişimine, ekonomik büyümeye ve sürdürülebilir kalkınma hedeflerine hizmet ederek daha adil bir küresel düzenin inşasına eşsiz katkılar sunduğuna inanıyoruz” ifadelerini kullandı.
“BRICS AİLESİYLE DE DİYALOĞUMUZU İLERLETMEKTE KARARLIYIZ”
Türkiye’nin Avrupa Konseyi’nden Türk Devletleri Teşkilatı’na kadar pek çok uluslararası kuruluş ile Ekonomik İşbirliği Teşkilatı ve Karadeniz Ekonomik İşbirliği Teşkilatı gibi bölgesel kuruluşların kurucu üyesi olduğunu bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “G20’nin ve MIKTA’nın da aktif üyesiyiz. Afrika Birliği ve ASEAN ile ortaklıklarımızın yanı sıra Latin Amerika ve Karayip Devletleri Topluluğu ile işbirliği mekanizmalarımız her geçen daha da gelişmektedir. Türkiye olarak karşılıklı saygı ve kazan-kazan temelinde yakın münasebet geliştirdiğimiz BRICS ailesiyle de diyaloğumuzu ilerletmekte kararlıyız” ifadelerini kullandı.
“BM NEZDİNDE İSRAİL’E SİLAH SATIŞININ DURDURULMASINA YÖNELİK BİR GİRİŞİM BAŞLATTIK"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şu şekilde sürdürdü:
“Küresel bir adil düzen ve kalkınma ancak sınırlarımız ötesinde huzur ve güvenliğin tesisi ile mümkün olabilir. Orta Doğu'da akan kan durdurulmadıkça, gelecek için ne adaletten ne barıştan ne de kalkınmadan söz edilebilir. İsrail’in bütün bölgeyi ateşe atma pahasına sürdürdüğü saldırgan tutum, hukuk, vicdan başta olmak üzere her türlü sınırı çoktan aşmıştır. Filistin halkı Gazze’de soykırıma uğramaktadır. İsrail, Lübnan'a da saldırmak suretiyle mezalimi daha da ileriye taşımıştır. 21. yüzyılda yaşanan bu insanlık dramını göz ardı etmek hiç kimseyi sorumluluktan kurtaramaz. 1967 sınırları temelinde başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız, egemen ve coğrafi bütünlüğü haiz bir Filistin devletinin kurulması bölgede kalıcı ve adil bir barışın olmazsa olmazıdır. Bu vesile ile Filistin’i tanımayan ülkeleri bu doğrultuda adım atmaya davet ediyorum. İsrail’e yönelik kayıtsız şartsız silah ve mühimmat desteğinin sürmesi bu ülkeyi saldırılarında daha da pervasız bir hale getiriyor. BM nezdinde İsrail’e silah satışının durdurulmasına yönelik bir girişim başlattık. Siz değerli dostlarımın bu hususta sağlayacakları desteğe güveniyorum. Hep birlikte el ele vererek coğrafyamızdaki katliamları ve gözyaşlarını bir an önce durduralım diyorum.”