İyi Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, SZC TV’de yayınlanan Başkent Kulisleri programında Saygı Öztürk, Veli Toprak ve Mehmet Bal’ın sorularını yanıtladı. Ülkü Ocakları Başkanı’nın tehditlerine yönelik açıklamada bulunan Dervişoğlu, “Beni tehdit edenler, Öcalan’ı Meclis’e davet edenlerdir. Bu durum içimi acıtıyor” ifadelerini kullandı.
Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’ın “Tek endişem Kaşif Kozinoğlu gibi suikaste uğramaktır” sözleri hakkında da değerlendirmede bulunan Dervişoğlu, şu ifadeleri kullandı:
“Şahsen böyle bir şeye dahil olmayı yerinde görmüyorum. Elbette ki ifadeleri bir bilgi üzerinedir ya da bir duyum üzeredir ya da geçmişte benzer birtakım olaylara atıftan kaynaklıdır. Ona herhangi bir görüş belirtmeyi uygun bulmuyorum. Ama böyle bir konunun Sayın Özdağ’da endişe yaratmasından bile son derece rahatsız olurum. Bugün ben de kendisine bir avukat gönderdim. Kendisini ziyaret edeceğimi bildirdim. Bu kaygıları da o ziyaretimde kendisiyle görüşeceğim.”
Dervişoğlu, program boyunca gündemdeki çeşitli konulara ilişkin görüşlerini dile getirdi.
İnsani bir görevin yerine getirilmesinden ibarettir
Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’ın tutuklanma sürecinde Çağlayan Adliyesi’nde bulunmasına dair kendisine yöneltilen soruya Dervişoğlu, “Benim orada bulunuşum insani bir görevin yerine getirilmesinden ibarettir. Demokrasiye inanmış birisinin, hak ve hukuklarının çiğnendiği süreçte, siyasi fikir ayrılıklarına bakmaksızın, ilke ve prensipler üzerinden hareket ederek, doğru duruşu nerede sergileyeceğine karar vermesi gerekiyor. O gün de o kararlılıkla gittim. Gözaltına alınma süreci, gözaltına alınma gerekçesi, Ankara'dan İstanbul’a götürüldükten sonra gözaltına alınma gerekçesinin dışında başka suçlarla isnat edilmesi, doğrudan doğruya bizim orada siyaseten, demokrasiye olan inancımızla vaziyet almamızı icap ettirdi” şeklinde yanıt verdi.
"Özdağ'ın suikast endişesini onla görüşeceğim"
Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’ın, “Tek endişem Kaşif Kozinoğlu gibi suikaste uğramaktır” sözlerine dair görüşleri sorulan Dervişoğlu şu cevabı verdi:
“Şahsen böyle bir şeye dahil olmayı yerinde görmüyorum. Elbette ki ifadeleri bir bilgi üzerinedir ya da bir duyum üzeredir ya da geçmişte benzer birtakım olaylara atıftan kaynaklıdır. Ona herhangi bir görüş belirtmeyi uygun bulmuyorum. Ama böyle bir konunun Sayın Özdağ’da endişe yaratmasından bile son derece rahatsız olurum. Bugün ben de kendisine bir avukat gönderdim. Kendisini ziyaret edeceğimi bildirdim. Bu kaygıları da o ziyaretimde kendisiyle görüşeceğim. Zehirlenme gibi birtakım tereddütleri aleni bir biçimde ifade etmiş olması, vehmin ötesinde birtakım şeyleri de barındırıyor içinde. Bu neden kaynaklanıyor? Tutuklanma yöntemlerindeki benzerlikten kaynaklanıyor. Eğer soruşturmaları kopyalamış gibi onların yöntemleriyle yaparsanız cezaevi sürecinde de o dönemlerde yaşanmış olanlara benzer şeylerin yaşanabileceğine dair derin endişeler duyabilirsiniz. Adliye yaptığım açıklamada onu da söyledim. Sadece ortaklık yapmamışlar öğrencilik de yapmışlar. Çünkü burada da Ümit Bey'in tutuklanmasında da Ergenekon ve Balyoz davalarındaki yöntemlere benzer yöntemler kullandıklarını söylüyor hukukçular”
"Kimi muhatap olarak göreceğim"
İmralı heyetiyle neden görüşmediği sorulan Dervişoğlu, şunları söyledi:
“Kimi muhatap alarak görüşeceğim? Siyasi sorumluluğu olmayan, siyasette yetkisi olmayan kişiler tarafından görevlendirilmiş, yaklaşık 50 bin kişinin katili olma özelliğiyle tanınan, toplumun ihanet içinde olmayan tüm kesimleri tarafından bebek katili, cani başı, İmralı canisi diye tanımladığı bir kişinin kuryeleriyle niye görüşeyim? Benim onlarla görüşmemi icap ettiren şey nedir? Bu görüşmeler eğer devlet tarafından düzenleniyor, süreç devlet tarafından tanzim ediliyorsa beni İmralı kuryeleri ile değil, devletin gerçek temsilcileriyle muhatap kılın. Devletin orada ne yapmak istediğine dair kimin hangi öngörüsü var ki, Abdullah Öcalan’ın bize göndereceği mesajları ciddiye alalım? Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin geleceği Abdullah Öcalan’ın merhametine, vicdanına kaldıysa ben ona sonuna kadar direnirim. Türkiye’de yeni paradigmalardan bahsedenler var. Ben bu paradigmaların ya da yeni paradigma diye tanımlanan şeyin, eskisinden çok farklı olduğu kanaatini taşımıyorum. Dolayısıyla bu süreci ciddiye almıyorum. Bu sürecin bir dayatma olduğu kanaatini taşıyorum. Ben bu konuda kimseyle sır katipliğini bölüşmem. Benle görüşmek isteyen varsa hükûmeti temsilen ya da benimle görüşmek isteyen varsa devleti temsilen, her zaman görüşebilir. Ama ben bir görüşme yapıp o görüşme yaptığım kapının önüne çıktığımda da açıklama yaparım. Yani onu bir sır katipliğini de tutmam. Bu bir siyasi partinin talebi değil. Yetkisi olmayan, yetkisi olmadığı gibi sorumluluğu da olmayan, güya makul kişilerden seçilmiş ve sıfatlandırılmış kişilerle oluşturulan bir heyet bu. Bana gelen heyetin bir sorumluluğu yok ki ben bir siyasi parti olarak onunla ilgili hangi değerlendirmeyi yapayım?”
"50 bin kişinin katili taziye dileklerinde bulunuyor"
İmralı heyetinin açıklamasında Abdullah Öcalan’ın Bolu’daki yangın üzerinden taziye ilettiğinin yer almasına değinen Dervişoğlu şu şekilde konuştu: “Bu iş Abdullah Öcalan’ın serbest bırakılmasına yönelik bir pr çalışmasına dönüşmüş düşünebiliyor musunuz? 50 bin kişinin katili Bolu’daki bir otelde hayatını kaybetmiş 78 kişinin ailelerine taziyede bulunuyor. İmralı'daki kişi eğer Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin huzuruna, barışına ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin hayal ettiği terörsüz Türkiye’ye hizmet etmek üzere devlet tarafından kendisine gönderilmiş ve ona ne söyleyeceği belli değil onun ne söylediği belli değil yani bu görüşme trafiğini siyasilere yansıtmak üzere memur tayin edilmişse, bu sorumsuz kişilerin bana getireceği bilgilere benim ciddiyetle bakmam ve ciddi bir biçimde ele almam mümkün değil.”
"Abdullah Öcalan’ın meclis kürsüsüne davet edenlerin, buna karşı çıktım diye beni tehdit etmeleri içimi yaralıyor"
Geçtiğimiz haftalarda Ülkü Ocakları Genel Başkanı tarafından tehdit edilmesine dair görüşleri sorulan Dervişoğlu; “Beni tehdit edenler, benim tehdidi ne kadar umursayıp umursamayacağımı bilir. Ama benim burada üzüldüğüm şey şu; Abdullah Öcalan’ın meclis kürsüsüne davet edenlerin, buna karşı çıktı diye Müsavat Dervişoğlu’nu tehdit etmeleri içimi yaralıyor. Ben bu sürece karşı çıktığımdan beri tehdit alıyorum. O taşı tutan eli değil, bana taş atan yeri düşünüp üzülüyorum. Yoksa hiç umursamıyorum. Ben sürece karşı çıktıktan sonra bu tehditler başladı. Ama ben sürece karşı çıkıyorum diye mi tehdit başladı yoksa laf söylenemez kişilere karşı bir duruş sergilediğim için birtakım korku duvarlarını yıktığım için mi bunlar gerçekleşti? Buna bakmak lazım” dedi
"Meral Akşener şu an bir makamı temsil etmiyor"
Söz konusu tehditler sonrasında İyi Parti’nin kurucu genel başkanı Meral Akşener ile ilgili bakanlardan açıklama bekleyip eklemediği sorulan Dervişoğlu, “Sayın Akşener’den böyle bir şey beklememi icap ettiren bir şey yok. Şu anda siyaseten bir makamı temsil etmiyor. Bir sosyal medya paylaşımı yapmasını beklemem icap etmiyor. Ama bu, parlamentoda grubu olan bir siyasi partinin genel başkanına yapılmış bir tehdit. Dolayısıyla önce Cumhurbaşkanı’nın sonra Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı’nın sonra Adalet Bakanı sonra da İçişleri Bakanı'nın durumdan vazife çıkarması lazım. Konuyla ilgili herhangi bir şikâyette bulunmadım hâlâ. Onların bir şey yapmasını bekliyorum. Ben bir kamu görevi yapıyorum. Ayrıca bu tehditlerle benim siyaset yapmam engellenmeye çalışılıyor” şeklinde cevap verdi.