Ege Denizi'nde meydana gelen ve günlerdir devam eden sismik hareketlilik, hem Türkiye’de hem de Yunanistan’da büyük bir endişe kaynağı haline geldi. Kandilli Rasathanesi verilerine göre, Santorini Adası ve çevresinde son 72 saatte 500’den fazla deprem kaydedildi. En büyük sarsıntı 5.1 büyüklüğünde gerçekleşirken, artçı şoklar devam ediyor. Deprem uzmanları, bölgenin Helenik Yayı olarak bilinen aktif fay sisteminde yer alması nedeniyle bu tür hareketliliklerin olağan olduğunu belirtse de, tsunami riskine dikkat çekiyor.

Santorini Adası: Depremler ve tsunamilerle anılan bölge

Tarih boyunca volkanik aktivitelerle bilinen Santorini Adası, M.Ö. 1600’lerde yaşanan büyük bir volkanik patlamanın ardından hilal şeklini almıştı. Bölge, geçmişte de benzer sismik olaylara sahne oldu:

📌 1956 yılında meydana gelen 7.4 büyüklüğündeki iki büyük deprem, ciddi bir tsunamiye neden olmuştu. Bu dalgaların Yunanistan ve Türkiye kıyılarına ulaştığı kaydedildi. 📌 Santorini ve çevresi, Ege Volkanik Arkı’nın bir parçası olup, sismik aktivitelerin yoğun olduğu bölgelerden biri olarak kabul ediliyor. 📌 Türkiye kıyılarına oldukça yakın olan bu bölge, Muğla’ya 180 km, İzmir’e ise 250 km uzaklıkta bulunuyor. Bu nedenle yaşanan hareketlilik, özellikle kıyı şeridinde hissedilebilir etkiler yaratabilir.

Uzmanlar ne diyor?

Prof. Dr. Ahmet Cevdet Yalçıner: "Deprem fırtınası tsunamiye yol açabilir"

ODTÜ İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Cevdet Yalçıner, Milliyet’e yaptığı açıklamada Ege’de yaşanan depremlerin Helenik Yayı'ndaki aktif fay hareketleriyle doğrudan ilişkili olduğunu belirtti.

"Santorini’de gözlemlenen sismik hareketlilik, bölgedeki aktif fayların ve volkanik yapının hala canlı olduğunu gösteriyor. 1956’daki Amorgos Depremi sonrası Fethiye’de 1 metreyi bulan tsunami dalgaları kaydedilmişti. Şu an yaşanan hareketlilik, benzer bir riskin olduğunu ortaya koyuyor."

Prof. Dr. Yalçıner, kıyı bölgelerinde deprem süresinin 25-30 saniyeyi aşması durumunda tsunami riskine karşı yüksek noktalara çıkılması gerektiğini de vurguladı.

Doç. Dr. Bülent Doğan: "Depremle birlikte uğultular duyuluyor"

Kocaeli Üniversitesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümü Öğretim Üyesi ve yerbilimci Doç. Dr. Bülent Doğan ise Santorini ve çevresinde yaşanan sismik hareketlerle birlikte duyulan uğultulara dikkat çekti. Doğan’a göre, bu sesler yeraltı gaz çıkışları veya deniz tabanı hareketleriyle ilişkili olabilir.

"1999 Gölcük Depremi’nde de benzer sesler duyulmuştu. Eğer Santorini’de şu anda yer kabuğunda ısı değişimi ya da gaz çıkışı varsa, bu durum volkanik bir hareketin işareti olabilir."

Doğan, Ege ve Akdeniz kıyılarında 6 ve üzeri büyüklüğünde depremler olabileceğini ve buna yönelik hazırlıkların artırılması gerektiğini ifade etti.

Prof. Dr. Şerif Barış: "Deprem fırtınası her zaman büyük bir deprem üretecek anlamına gelmez"

Kocaeli Üniversitesi Jeofizik Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şerif Barış, deprem fırtınalarının doğrudan büyük bir depremle sonuçlanmayabileceğini belirtti.

"Zaman zaman deprem fırtınaları birkaç gün, bazen aylarca sürebilir. Ancak her zaman büyük bir deprem üretmeleri şart değildir. 1995 Dinar Depremi’nde de önce 4-5 büyüklüğünde depremler yaşanmış, insanlar dışarı çıkmış ama 3 gün sonra büyük deprem gerçekleşmişti. Yunanistan’da da benzer bir senaryo yaşanabilir."

Prof. Dr. Barış, Türkiye kıyılarında olası bir tsunamiye karşı acil durum planlarının gözden geçirilmesi gerektiğini söyledi.

Türkiye tsunamiye hazır mı?

Türkiye, aktif fay hatları üzerinde yer alan bir ülke olarak her an büyük bir depremle karşı karşıya kalabilir. Uzmanlara göre, hem bireysel hem de kurumsal afet planlarının artırılması hayati önem taşıyor.

Prof. Dr. Celal Şengör'den kritik  yanardağ uyarısı Prof. Dr. Celal Şengör'den kritik yanardağ uyarısı

📌 AFAD’ın yürüttüğü "İl Risk Azaltma Planları" eksiksiz uygulanmalı. 📌 Deniz kıyısındaki şehirlerde tsunami tatbikatları ve erken uyarı sistemleri güçlendirilmeli. 📌 Şirketler ve kamu kurumları, afet senaryoları oluşturmalı ve çalışanlarını bilinçlendirmeli.

Prof. Dr. Şerif Barış, Avrupa Birliği ülkeleri, Japonya ve ABD’de olduğu gibi Türkiye’de de bir Afet Bakanlığı kurulması gerektiğini vurguladı.

Sonuç olarak, Ege Denizi’nde yaşanan deprem fırtınası endişe yaratmaya devam ediyor. Uzmanların görüşleri doğrultusunda, Türkiye'nin kıyı bölgelerinde önlemlerin artırılması büyük önem taşıyor. Yetkililerden bu konuda somut adımlar beklenirken, vatandaşların da bilinçli hareket etmesi gerektiği belirtiliyor.

Kaynak: Haber Merkezi