Suriye'de Beşar Esad rejiminin 61 yıllık baskıcı iktidarının sona ermesiyle, yıllardır Sednaya hapishanesinde tutulan mahkûmlar özgürlüklerine kavuşmaya başladı. İnsanlık dışı işkenceler ve insan hakları ihlalleriyle sembolleşen bu hapishane, rejimin zulmünün en karanlık yüzlerinden biri olarak hafızalara kazındı.
BİR ZULÜM MERKEZİ: SEDNAYA
Başkent Şam’ın yaklaşık 30 kilometre kuzeyinde, dağlık bir bölgede yer alan Sednaya Hapishanesi, Esad rejiminin baskıcı yönetiminin en acımasız araçlarından biriydi. Özellikle 2011 yılında başlayan Suriye iç savaşı sonrası, burada sistematik işkence, toplu infazlar ve insanlık dışı muameleler yaşandı.
2011 ile 2018 yılları arasında Sednaya’da yaklaşık 30 bin mahkûmun işkence sonucu öldüğü veya infaz edildiği tahmin ediliyor. Mahkûmlar genellikle birkaç dakika süren göstermelik askeri mahkemelerde yargılanıyor ve hızla idam cezalarına çarptırılıyordu. İnfaz edilen ya da işkence sonucu ölen tutukluların cesetleri, Tişrin Askeri Hastanesi aracılığıyla toplu mezarlara gömülüyordu.
HAPİSHANEDEN GELEN TANIKLIKLARIN İFADELERİ KAN DONDURDU
Sednaya’dan kurtulanların anlattıkları, rejimin uyguladığı vahşetin boyutlarını ortaya koyuyor.
Hapishanede defalarca tecavüze uğrayan Suriyeli, kadın mahkûmun anlattıkları ise kan dondurdu. Başından geçen dehşeti anlatan kadın, “Bana Kur’an sesleri eşliğinde tecavüz ettiler. Bu olay, Kur’an’ı zihnimde bu korkunç anılarla bağdaştırdı. Artık Kur’an dinlemeye dayanamaz hale geldim.” diyerek yaşadığı dehşeti anlattı.
Hapishanede kalan bir diğer mahkûm ise, “Eğer belirlenen saat dışında su istersen sana idrar içirirlerdi. Yalnızca onların su getirmesini beklemek zorundaydık.” ifadeleriyle hapishanedeki sistematik aşağılamayı ve işkenceyi anlattı.
HÜCREDE DOĞAN ÇOCUK NE GÜNEŞİ NE AĞACI TANIYOR!
Hapishanede yaşanan insanlık dramını ise bir başka tanık şöyle anlattı:
Beni hücremden alıp 26-27 yaşlarında bir kadının olduğu hücreye götürdüler. Kadına selam verdim ancak kadın yaşadığı korku ve dehşet nedeniyle hiç konuşamadı. Tecavüze uğrayıp hamile bırakılmış ve hücrede doğum yapmış. Gardiyan kadının yanında bulunan 3-4 yaşındaki çocuğa bir hikaye anlatmamı istedi. Esmer ve güzel bir çocuktu ancak güneşi görmediği için yüzü şişmişti. Çocuğa bir kuş varmış dedim. Bana “ Kuş ne demek” dedi. Karşımda normal bir çocuk var sanıyorum. Kuş, fare, nehir, su, kelebek… Bu kelimeleri kullanarak bir şeyler anlatmak istedim ama çocuk kuşun, ağacın, güneşin ne demek olduğunu bilmiyordu. Ona ne diyeceğimi bilemedim. Ona bir şarkı söylemek istedim. Bir çocuk şarkısı mırıldanmaya başladım. Gözlerim yaşlarla dolu. Gardiyana beni buradan çıkar, boğuluyorum dedi.
Gardiyan bana “Ona bir şey anlatmadın ki” dedi. “Ne anlatabilirim ki” dedim Çocuk hayatı boyunca hücreden çıkmamış. Ne top, ne kuş, ne güneş, ne hava hiçbir şey bilmiyor.
Sonra gardiyana kadının neden tutulduğunu sordum. Gardiyan babasının Umman’a kaçtığını o yüzden onun yerine kızını aldıklarını söyledi.
Muhaliflerin Sednaya Hapishanesi’nde bulunan mahkumları kurtarması sonrası onlarca çocuk ve kadın kurtarıldı. Hücrede bulunan mahkumların yaşadıkları Esed rejiminin Sednaya’da yaptığı vahşeti gözler önüne serdi.
40 YIL SONRA KURTULAN MAHKÛMLAR
Sednaya Hapishanesi'nden kurtarılanlar arasında, 40 yıl sonra özgürlüğüne kavuşan Lübnan vatandaşı Claude Lişa da bulunuyor.
Aklını yitirmiş halde hapishaneden çıkarılan bir başka mahkumun, Lübnanlı Samir Dendil olduğu belirlendi. Sednaya’da yıllarca maruz kaldığı işkenceler sonucunda Dendil’in zihinsel sağlığını kaybettiği bildirildi.