Alevi-Şii vatandaşların bayramı olarak kutlanan Gadir-i Hum bayramının gündeme gelmesiyle beraber vatandaşlar Gadir-i Hum Bayramının ne olduğunu merak etti. Bu kapsamda vatandaşlar tarafından Gadiri Hum Bayramı nedir? 2023 Gadiri Hum Bayramı ne zaman kutlanacak? Gadir-i Hum Bayramı kimler tarafından kutlanır? Gadiri Hum ne demek? Gadiri Hum olayı nedir? soruları aratıldı. 

HİCRİ TAKVİMDE ZİLHİCCE AYININ 18. GÜNÜNDE KUTLANIYOR

Hicri Takvime göre, Zilhicce ayının 18. günü olan Gadir-i Hum Bayramı Alevi-Bektaşi vatandaşlar tarafından kutlanıyor. Bu özel günde, Hz. Ali'nin, İslam peygamberi Muhammed tarafından "Velâyet" makamına atandığına inanılır ve bu kutlama kapsamında kurbanlar kesilir ve türbelere ziyaretler gerçekleştir.

GADİR-İ HUM BAYRAMI NEDİR?

Gadir Hum Bayramı, Şii inancına göre, Ali el-Mûrtezâ'nın "Velayet" makamına atanmasını simgeler ve bu nedenle Hicrî takvime göre Zilhicce Ayı'nın On Sekizinci günü üçüncü bir bayram olarak kutlanır.

GADİR-İ HUM BAYRAMI NASIL KUTLANIR?

Bu özel günde yapılacak ibadetler arasında oruç tutmak, gusül almak, Hz. Ali'yi ziyaret etmek, Seyyid İbn Tavus'un "İkbal" adlı kitabında yer alan "Sığınma Duası"nı okumak, namaz kılmak ve Nubde Duası'nı okumak yer alır.

İKBAL KİTABINDA YER ALAN SIĞINMA DUASI NEDİR?

Gadir-i Hum Bayramında Seyyid İbn Tavus’un “İkbal” adlı kitabında Allah'ın rivayet ettiği sığınma duasını okumak gerekir. Bu duayı okumadan önce İki rekat namaz kılmak, namazdan sonra secdeye vararak yüz defa Allah’a şükretmek ve sonra başını secdeden kaldırıp şu duayı okunması gerektiği belirtilir: 

“Allah’ım! Ben senden diliyorum; (şu şahadetle ki,) Sana hamdolsun, sen teksin, ortağın yoktur, sen birsin, teksin, hiçbir şeye ihtiyacın yoktur, doğmadın ve doğrulmadın ve senin hiçbir benzerin yoktur. Muhammed senin kulun ve elçindir -rahmetin onun ve Ehl-i Beyt’inin üzerine olsun-, ey her gün bir işte ve şanda olan, nitekim bana lütufta bulunmak da senin şanındandır, şöyle ki beni kendinin icabet ehlinden, dininin ehlinden, davetinin ehlinden kıldın; kendi lütuf, kerem ve bağışınla yaratılışımın başından beni buna muvaffak ettin, sonra rafet ve rahmetinle lütfüne başka bir lütuf, keremine başka bir kerem ve bağışına başka bir bağış ekledin ve nihayet yaratılışımı yeniledikten sonra bana bu ahdi yeniledin, oysa ben tamamen onu unutmuştum, yanılmıştım ve -nimetlerinden- gaflet etmiştim. Sonra sen nimetini bana tamamladın; şöyle ki bunu bana hatırlattın, bununla bana lütufta bulundun ve beni ona hidayet ettin; o halde ey ilâhi, ey seyyidim ve mevlam! -Gelecekte de- bunu bana tamamlaman ve bununla (iman nimetiyle) beni öldürünceye dek bunu benden almaman ve böylece benden razı olman da senin şanındandır; doğrusu sen nimetini tamamlamak hususunda nimet verenlerden daha lâyıksın.
Allah’ım! Senin lütfünle çağıranı duyduk, itaat ettik ve olumlu cevap verdik. O halde Rabb’imiz, bağışlamandan dolayı sana hamdolsun; dönüşümüz sanadır; tek ve ortağı olmayan Allah’a ve elçisi Muhammed’e -Allah’ın rahmeti ona ve Ehl-i Beyt’ine olsun- iman ettik, onu (peygam-berliğini) doğruladık, Allah’a çağırmakta ona icabet ettik, bizim mevlamız ve tüm müminlerin mevlası Emirulmüminin Ali b. Ebutalib’i sevmekte Resulullah’ı izledik; o Allah’ın kulu, Resulullah’ın kardeşi, en büyük sıddık, Allah’ın yaratılmışlara hüccetidir; onunla peygamberini, hak ve apaçık dinini teyit etti; o Allah’ın dininin nişanesi, ilminin mahzeni, Allah’ın gaybının sandığı, Allah’ın sırrının yeri, Allah’ın kulları üzerindeki emini ve kulları arasındaki tanığıdır.
Allah’ım! Rabb’imiz, biz, Rabb’inize inanın diye imana çağıran bir davetçi işittik, hemen inandık. Rabb’imiz, bizim günahlarımızı bağışla, kötülüklerimizi ört, canımızı iyilerle beraber al. Rabb’imiz bize, elçilerine vadettiğini ver, kıyamet günü bizi rezil, perişan etme. Zira sen verdiğin sözden caymazsın. Ey Rabb’imiz, biz senin lütuf ve ihsanınla sana çağırana (peygamberine) icabet ettik, peygamberini izledik ve onu doğruladık ve müminlerin mevlasını da doğruladık, tağut ve putu reddettik.
O halde iman ve velayetimizi koru ve bizi imamlarımızla haşreyle; doğrusu biz onlara inanıyor, yakin ediyoruz, onların emrine teslimiz; onların gizlilerine ve açıklarına, tanıklarına ve gayıplarına, dirilerine ve ölülerine inandık ve onların imamlığına, önderliğine ve rehberliğine razı olduk; diğer kullar olmaksızın Allah’la aramızda onların vasıta olması bize yeter; onların yerine başkasını istemiyor, onlardan başkasını vasıta ve sırdaş kılmıyoruz; onlara düşmanlık edip savaş açan ilkler ve sonlar arasındaki insanlar ve cinlerden uzaklaşıp Allah’a yöneliyorum; put, tağut (onların düşmanları), dört putu, onları izleyenleri, onlara uyanları, geçmişten kıyamete kadar insan ve cinlerden onları sevenleri reddediyorum.
Allah’ım! Senin tanık tutuyoruz ki biz, Muhammed ve Ehl-i Beyt’inin -Allah’ın rahmeti onun ve Ehl-i Beyt’inin üzerine olsun- dinine girdik, sözümüz onların söyledikleri, dinimiz onların dinidir; onların söylediklerini söyledik, onların boyun eğdiğine boyun eğdik, onların inkar ettiğini inkar ettik, onların sevdiğini sevdik, düşman olduklarına düşman olduk, onların lanet ettiklerine lanet ettik, onların uzak olduklarından uzak olduk, onların merhamet ettiklerine merhamet ettik, biz -onlara- iman ettik, -emirlerine- teslim olduk, -rızalarına- razı olduk ve mevlalarımıza -Allah’ın selamı onların üzerine olsun- uyduk.
Allah’ım! O halde bunu (imanımızı) tamamla ve bunu bizden alma, bu imanı bizde istikrarlı ve sabit kıl, geçici kılma; bizi yaşattığın sürece bununla (bu imanla) yaşat, öldürdüğünde de bununla öldür. Muhamme-d’in Ehl-i Beyt’i bizim imamlarımızdırlar; biz onlara uyuyoruz, onları seviyoruz, Allah’ın düşmanı olan onların düşmanlarına da düşmanız. O halde dünya ve ahirette bizi kendine mukarreb olanlardan ve onlarla birlikte kıl. Gerçekten biz buna razıyız, ey merhametlilerin en merhametlisi.”

Duanın ardından secdeye gidilerek yüz defa “elhamdulillah”, yüz defa da “şükren lillah” çekilir. 

GADİR-İ HUM'DA OKUNAN NUBDE DUASI NEDİR? 

 Seyydi İbn Tavus’un Şeyh Mufid’den rivayet ettiğine göre, Gadir-i Hum'da Nubde duası da okunması gerekir. Bu dua şu şekildedir:

“Allah’ım! Peygamberin Muhammed ve velin Ali’nin ve diğer kullarına değil sadece bu ikisine has kıldığın makam ve mevkinin hakkı için Muhammed ve Ali’ye rahmet eyle ve bütün hayırları onlara vermekle başla.
Allah’ım! Muhammed’e ve Ehl-i Beyt’ine rahmet eyle; onlar ki imamlar, önderler, davet edenler, dinin önde gelenleri, parlak yıldızlar, açık nişaneler, kulların eğiticileri, şehirlerin (tevhid şehrinin) direkleri, gönderilmiş azad kişiler, engin denizde hareket eden kurtuluş gemisidirler.
Allah’ım! Muhammed ve Âl-i Muhammed’e rahmet eyle; onlar ki senin ilminin mahzenleri, tevhidinin rükünleri, dininin direkleri, kerametlerinin madenleri, kulların arasından has ve halis kıldıkların ve yaratıkların arasından seçtiklerin, takvalılar, temizler, saygınlar, iyilerdirler; onlar halkın müptela olanlarının kapısıdırlar, kim o kapıya giderse kurtulur ve kim de sakınırsa helak olur.
Allah’ım! Muhammed ve Âl-i Muhammed’e rahmet eyle; onlar ki kendilerinden sorulmalarına emrettiğin zikir ehlidirler, sevilmelerine emrettiğin, haklarını gözetmeyi farz kıldığın, cenneti onları izleyenlere yurt kıldığın Resulullah’ın yakınlarıdırlar.
Allah’ım! Muhammed ve Ehl-i Beyt’ine rahmet eyle; -insanlara- sana itaat etmeyi emrettikleri, sana karşı günah işlemekten nehyettikleri ve kullarını vahdaniyyetine hidayet ettikleri gibi.
Allah’ım! Senin peygamberin, seçtiğin, halis kıldığın, eminin, kullarına elçin olan Muhammed’in ve dinin önderi, iyiler silsilesinin rehberi, -peygamberin- sadık vasisi, en büyük sıddık, hakla batılı ayıran, senin tanığın, -kullarını- sana hidayet eden, senin emrini açıklayan, senin yolunda cihad eden ve senin yolunda kınayanın kınamasından korkmayan Emirulmüminin (Ali’nin) hakkı hürmetine senden niyaz ediyorum: Muhammed ve Ehl-i Beyt’ine rahmet eyle, velinin (Emirulmüminin Ali’nin) velayetini kullarının boynunda bıraktığın ve dini kendilerine tamamladığın bugünde beni onun saygınlığını tanıyanlardan ve faziletini ikrar edenlerden eyle, beni -cehennem- ateşinden serbest bıraktıklarından ve kurtardıklarından eyle ve -bana vermiş olduğun- nimetlerini kıskananları bana güldürme.
Allah’ım! Bugünü en büyük bayramın kıldığın, göklerde ahid ve yerde ise söz alınan gün ve sorgu günü diye adlandırdığın gibi Muhammed ve Ehl-i Beyt’ine rahmet eyle, onunla gözümüzü aydınlat, onunla dağınıklığımızı bir araya topla, bizi hidayet ettikten sonra saptırma, bizi senin nimetlerine şükredenlerden kıl, ey merhametlilerin en merhametlisi; hamd bugünün faziletini bize tanıtan, saygınlığına bilinçlendiren, bugünle bize ikramda bulunan, bugünü tanımakla bizi şereflendiren ve bugünün nuruna bizi hidayet eden Allah’a mahsustur.
Ya Resulullah, ya Emirelmüminin! Size, sizin evlatlarınıza, sizi sevenlere gece ve gündüz kaldığı müddetçe benden en üstün selam olsun; sizi vasıta kılarak isteklerimin verilmesi, hacetlerimin reva olması ve işlerimin kolaylaşması için benim ve sizin Rabb’iniz olan Allah’a yöne-liyorum.
Allah’ım! Muhammed ve Ehl-i Beyt’inin hakkı hürmetine senden diliyorum: Muhammed ve Ehl-i Beyt’ine salat eyle ve inat yüzünden bugünün (Gadir-i Hum’un) hakkını inkar edenlere ve hürmetini gözetmeyip böylece senin nurunu söndürmek için dininin yolunu insanlara kapatanlara lanet et; Allah da -vahiy ve hüccetinin- nurunu tamamlamak dışında bir şey yapmaktan sakınır.
Allah’ım! Muhammed’in Ehl-i Beyt’i için bir kurtuluş ve çıkış yolu kıl, oların sıkıntı ve üzüntüsünü gider ve onların vesilesiyle müminlerin üzüntü ve kederlerini de gider.
Allah’ım! Zulüm ve sitemle dolmuş olan yeryüzünü onların vesilesiyle adaletle doldur; onlara vaat ettiğin şeyi (ilâhi kurtuluş ve saltanatı) gerçekleştir; gerçekten sen vaadına aykırı davranmazsın.”

Muhabir: Haber Bülteni