FELSEFE NE DEMEK?
Felsefe sözcüğü Yunanca "philosophia" kelimesinden türemiştir ve bu terim, bilgelik arayışı, bilgiye tutku, araştırma ve keşif ile yakından ilişkilendirilir. Felsefe, tarihsel olarak bir dizi farklı anlam taşımıştır ve bu terim, antik Yunan'dan günümüze kadar farklı düşünürler ve filozoflar tarafından çeşitli şekillerde yorumlanmıştır.
Yüzyıllar boyunca, "Felsefe nedir?" sorusuna farklı cevaplar verilmiştir. Bazı filozoflar, metafizik, fizik veya doğa bilimi gibi farklı alanlara odaklanmışlardır. Ortaçağ'da, filozoflar bu soruyu, felsefenin tanımını vererek yanıtlamaya çalışmışlardır. Örneğin, Platon doğanın açıklamasını yaparak felsefeyi "gerçekliğin bilgisi" olarak tanımlamıştır.
Günümüzde, felsefenin tanımı da çok çeşitlidir. Bazıları, felsefenin insan, akıl, dil ve bilgi ile ilgili soruları ele aldığını düşünmektedir. Felsefe, bu tür soruları sistematik olarak inceleyen bir düşünce sistemidir.
Felsefe ile uğraşanlar genellikle merak ve soru sorma eğilimindedirler. Bu soruların cevaplarını aramak için sistematik bir yaklaşım benimserler. Felsefe, kazanılan bilgiler üzerine inşa edilen bir düşünsel sistemdir ve sadece bilgi edinmeyi amaçlar, ki bu nedenle bazıları için insanlık tarihindeki en soylu uğraşlardan biri olarak kabul edilir.
Filozoflar, mantıklı bir şekilde sorunları tanımlarlar ve bu sorunları sistemli bir şekilde çözme girişiminde bulunurlar. Ayrıca, insan yaşamının anlamı, değerleri, inançları ve normları gibi konuları da inceleyerek felsefi bilgi oluştururlar. Felsefe, insanın kendi varlığını, evreni ve bilgiyi sorgulama ve anlama çabasının bir ürünüdür.

FELSEFE NEDİR?
Felsefe, belirli doğruların veya kesinliklerin olmadığı, tutarlılığın önemli olduğu bir disiplindir. Felsefe, düşünce sanatı olarak tanımlanabilir ve birçok farklı konuyu içerisine alır. Özellikle varlık, bilgi, gerçek, adalet, güzellik, doğruluk, akıl ve dil gibi konularla ilgilenir.
Felsefe, var olan şeylerin kökeni, varoluşu, anlamı ve nedenleri üzerine düşünmeye dayanır. Bazı görüşlere göre, bilim felsefe olmadan var olamaz, hatta felsefe bilimin temelidir. Bu nedenle, bazıları felsefeyi tüm bilimlerin anası olarak görür. Felsefe, bilimlerle de ilişkilidir, ancak farklı bir yaklaşım benimser. Bilim, deney ve gözlem yaparken, felsefe daha çok kavramsal ve mantıksal açıklamaları kullanır.
Felsefe ayrıca din, sanat ve diğer alanlarla da ilişkilidir. Din ve felsefe, insanı ve evreni açıklamaya çalışır, ancak felsefe eleştirel bir yaklaşım benimserken din eleştiriye kapalı olabilir. Felsefe ve sanat, her ikisi de eleştirel düşünceyi teşvik eder ve yaratıcı zekayı kullanır.
Felsefenin insan hayatına etkileri büyüktür. İnsanların kendilerini ve doğayı daha iyi anlamalarına yardımcı olur, duygusal ve düşünsel tutarlılığı artırır, özgür düşünmeyi teşvik eder, bireyler ve toplum arasındaki uyumu sağlar, hoşgörü, sevgi, anlayış ve saygı gibi değerleri önemser, çevresel ve sosyal konularda duyarlılık geliştirir, ön yargısız bir bakış açısı kazandırır ve geçmişi bilinçli bir şekilde geleceği planlamak için kullanmayı teşvik eder. Felsefe, insanların daha iyi bir dünya inşa etmelerine yardımcı olur.

Bilimsel Felsefe Nedir?
Bilimsel felsefe, karmaşıklığı ve çeşitliliği ile bilimin, insan doğasının ve evrenin temel ilkelerini anlamak için kullanılan bir felsefi disiplindir. Bilimsel felsefenin tanımı ve kapsamı, farklı bakış açılarına ve yorumlara tabidir. İşte bilimsel felsefenin çeşitli yorumları:
Bilimsel felsefe, bilimden türetilebilecek felsefi ilkelerin incelenmesidir. Bu yaklaşım, bilim ve felsefe arasında bir ayrımın olmadığını, bilim adamlarının bilimsel çalışmalarının aynı zamanda felsefi ilkelere de sahip olduğunu öne sürer. Ancak, bu yaklaşımın, bilim ve felsefenin sınırlarını kesin olarak tanımlamakta zorlandığı görülür.
Bilimsel felsefe, bilimi bir felsefi sistem olarak ele alır. Bu yaklaşım, bilimin bir genel fikirler sistemi olduğunu vurgular. Bu tanım, bilimin doğanın nasıl gözlemlendiği ve anlaşıldığına dair bir yaklaşım olduğunu ifade eder. Ancak, bu tanım yetersizdir, çünkü bilimsel felsefeyi ne olduğu hakkında daha fazla bilgi vermez.
Bilimsel felsefe, tüm gerçekliğin temel ilkelerinin ve nedenlerinin sistematik bir ifadesi olarak kabul edilebilir. Bu anlamda, bilimsel felsefe, bilimsel teorilerin ve açıklamaların doğaya dair bir betimleme olduğunu söyler. Bu yaklaşım, bilimsel felsefenin temel amacının doğanın açıklaması ve anlaması olduğunu vurgular. Bilimsel felsefe, bilimin temel ilkelerini araştırarak ve açıklayarak evreni anlama çabası olarak görülür.
Sonuç olarak, bilimsel felsefenin tanımı ve amacı konusunda farklı yorumlar ve anlayışlar bulunmaktadır. Bilimsel felsefe, bilimin doğasını, amacını ve sınırlarını anlama çabası içinde önemli bir rol oynamaktadır ve bu nedenle farklı bakış açılarına ve yorumlara sahiptir. Bilimsel felsefenin ne olduğu ve nasıl tanımlandığı konusu, felsefe tarihinde tartışılan bir konu olmuştur.

Kartezyen Felsefe Nedir?
Kartezyenler, özellikle ünlü filozof René Descartes'ın öğretilerini takip eden bir felsefi hareketi temsil ederler. Bu hareket, 17. yüzyılın başlarında özellikle Fransız felsefesinde etkili olmuş ve modern felsefenin temellerini atmıştır. Kartezyenler, Descartes'ın öğretilerine dayanarak, felsefede ve bilimde bir dizi temel prensibi savunmuşlardır.
Rasyonalizm: Kartezyenler, rasyonalizmin savunucularıdır. Rasyonalizm, insan aklının ve mantığının bilgi edinme sürecinde temel bir rol oynadığını öne sürer. Bu yaklaşıma göre, insanlar aklını kullanarak evreni anlama ve gerçeği keşfetme yeteneğine sahiptirler. Descartes, "cogito, ergo sum" (düşünüyorum, öyleyse varım) ifadesiyle insanın varlığının akıl yoluyla kesin olarak bilinebileceğini savunmuş ve bu düşünce, rasyonalizmin temelini oluşturmuştur.
Şüphecilik: Descartes, şüphecilik konusunda da önemli bir rol oynamıştır. Kartezyen yaklaşıma göre, insanlar dış dünyaya ve duyusal deneyimlere dair şüpheci bir tutum almalıdır. Descartes, "Bütün duyusal deneyimlerimizi sorgulamamız gerektiğini" savunur. Bu, insanların kesin bilgiye ulaşmak için duyusal algılara değil, akla güvenmeleri gerektiği fikrini güçlendirir.
Doğuştan Gelen Fikirler: Kartezyenler, doğuştan gelen fikirleri savunurlar. Descartes'a göre, insanlar doğuştan bazı fikirlerle donatılmıştır ve bu fikirler duyusal deneyimlerden bağımsızdır. Bu fikirler, insanların evreni anlama yeteneğine katkıda bulunur.
Maddenin İkinci Derecede Olduğu Görüşü: Descartes'ın felsefesinde madde, düşünceye kıyasla ikinci derecede bir varlık olarak kabul edilir. Descartes, maddeyi uzayda yer kaplayan ve uzaysal özelliklere sahip olan bir varlık olarak tanımlar. Buna karşın düşünce, maddeye bağımlı olmayan bir varlıktır. Bu görüş, zihin ve beden arasındaki etkileşimi açıklamak için "pineal bez" kavramını geliştirmesine yol açar.
Bilim ve Matematik İle İlişki: Kartezyenler, bilim ve matematiği büyük bir önem atfederler. Descartes, matematiksel yöntemleri bilimin temeli olarak kabul eder ve evrenin matematiksel prensiplere göre anlaşılabileceğini savunur. Bu, modern bilimin gelişimine büyük katkı sağlamıştır.
Ancak, Kartezyen felsefe eleştiriye tabi tutulmuştur. Özellikle şüphecilik, gerçek dünyayla bağlantıyı koparabilir ve radikal bir şüphecilik, bilgiyi imkansız hale getirebilir. Ayrıca, Kartezyen felsefe ile rasyonalizm arasındaki ilişki de bazıları için sorunlu olmuştur.
Sonuç olarak, Kartezyenlerin yaklaşımı, modern felsefenin temellerini atmış ve rasyonalizm ile şüphecilik gibi önemli felsefi konuların tartışılmasına yol açmıştır. Bu yaklaşım, felsefe tarihinde önemli bir dönemin başlangıcını işaret eder.

Skolastik Felsefe Nedir?
Skolastiklik, Ortaçağ Avrupa'sındaki bir düşünce ve öğretim yaklaşımıdır. Bu düşünce akımı, 12. yüzyıldan 17. yüzyıla kadar olan uzun bir dönemi kapsar ve Hıristiyan teolojisi ile felsefesinin bir sentezi olarak ortaya çıkmıştır. İşte skolastiklik hakkında daha fazla detay:
Köken ve İsim: Skolastiklik terimi, Latince "scholasticus" kelimesinden türetilmiştir ve "okul" anlamına gelir. Bu akım, Avrupa'daki Ortaçağ üniversitelerinde öğrencilere öğretilen bir eleştirel düşünce yöntemi olarak ortaya çıktı.
Aristoteles'in Etkisi: Skolastik düşünce, Aristoteles'in eserlerinin Latince'ye çevrilmesi ve yorumlanmasıyla büyük bir etkileşim yaşadı. Aristoteles'in mantık, doğa bilimleri ve etikle ilgili eserleri, skolastik filozoflar tarafından inceleme ve yorumlanma fırsatı buldu.
Dini Temeller: Skolastiklik, özellikle Hıristiyan teolojisiyle derin bir ilişkiye sahiptir. Skolastik düşünce, Hristiyan doktrinlerinin rasyonel olarak tartışılmasını ve savunulmasını teşvik etti. İncil'den çıkan sorular ve Hristiyan inancı ile rasyonel düşünce arasındaki ilişki ele alındı.
Tartışmalar ve Karşıtlıklar: Skolastikler, "quaestiones disputatae" (tartışmalı sorular) yöntemini kullanarak, farklı okulların veya düşünce sistemlerinin itirazlarına karşı savunma geliştirdi. Bu, tezlerin ve karşı tezlerin bir araya getirildiği akademik tartışmaların bir şekliydi.
Doktrinlerin Tartışılması: Skolastik düşünce, doktrinlerin ve teolojik konuların detaylı bir şekilde tartışılmasını teşvik etti. İnsan doğasından Tanrı'nın varlığına, ahlaki sorunlardan özgür iradeye kadar bir dizi konu skolastik filozoflar tarafından ele alındı.
Yenilikler ve Eleştiriler: Skolastik düşünce, Ortaçağ'da büyük bir etki yarattı, ancak aynı zamanda eleştirilere de maruz kaldı. Bazıları, bu yaklaşımın aşırı sofistike ve karmaşık olduğunu düşünüyordu. Aydınlanma dönemi ile birlikte skolastik düşünceye yönelik eleştiriler arttı ve modern düşünceye yer açtı.
Skolastiklik, Ortaçağ Avrupa'sındaki entelektüel yaşamın temelini atmış ve Hıristiyan teolojisi ile felsefesinin birleşimini sağlamıştır. Skolastik filozoflar, rasyonel düşünce ile dini inançları uzlaştırmaya çalıştılar ve bu dönemin düşünsel zenginliğine katkıda bulundular.
FELSEFE NEREDE VE NE ZAMAN ORTAYA ÇIKMIŞTIR?
Antik Yunan medeniyeti, felsefenin doğduğu ve geliştiği yer olarak tarihsel açıdan büyük bir öneme sahiptir. Felsefe, Antik Yunan medeniyetinde ilk olarak ortaya çıkmıştır. Antik Yunan, felsefenin doğduğu ve geliştiği tarihsel bir zemin olarak büyük bir öneme sahiptir. İşte Antik Yunan'daki felsefe tarihine genel bir bakış:
Thales ve İlk Filozoflar: Thales, Antik Yunan'da felsefenin öncülerinden biridir. Arkhe (köken) kavramını suya dayandırmıştır. Thales, doğa olaylarını açıklamak ve evrenin temel nedenini anlamak amacıyla bu tür spekülatif fikirler geliştirmiştir. Onu takip eden Anaksimander ve Anaksimenes de felsefi düşüncede önemli rol oynamışlardır.
Pisagor ve Pisagorculuk: Pisagor, matematiksel düşünceye büyük katkılarda bulunmuş bir filozoftur. Pisagorculuk, sayıların önemini ve matematiksel ilişkileri keşfetme amacı taşımıştır. Aynı zamanda etik değerlere de önem vermişlerdir.
Sokratik Dönem: Sokrates, insanları ahlaki ve etik sorunlar üzerinde düşünmeye teşvik etmiş ve Sokratik yöntem olarak bilinen tartışma metodunu kullanmıştır. Sokrates, Platon ve Xenophon gibi öğrencileri aracılığıyla bilgeliği ve erdemli yaşamı araştırmıştır.
Platon ve İdealar: Platon, fikirler dünyasının (İdealar) varlığını savunmuş ve dünyadaki nesnelerin bu İdeaların kopyaları olduğunu öne sürmüştür. Platon'un Devlet adlı eseri, ideal bir toplumun nasıl olması gerektiği üzerine düşünceler içerir.
Aristoteles ve Bilimsel Düşünce: Aristoteles, hem Platon'un öğrencisi hem de Büyük İskender'in özel öğretmeniydi. Onun eserleri, birçok alanda felsefi düşünceye büyük katkılar yapmıştır. Mantık, etik, politika, biyoloji, fizik ve metafizik gibi birçok konuyu incelemiştir.
Roma'da Felsefe: Antik Yunan'daki felsefi düşünceler, Roma İmparatorluğu'nda da etkisini sürdürmüştür. Roma döneminde özellikle Stoacılık, Epikürcülük ve Scepticism gibi felsefi okullar gelişmiştir.
Hristiyanlık ve Felsefe: Hristiyanlık, Antik Yunan felsefesinden etkilenmiştir. Hristiyan düşünürler, özellikle Ortaçağ skolastik filozofları, Hristiyan teoloji ile felsefeyi birleştirmişlerdir.
Antik Yunan felsefesi, Batı düşünce tarihine büyük ölçüde etki etmiş ve birçok modern felsefi sorunun temellerini atmıştır. Bu dönemde ortaya çıkan düşünsel yaklaşımlar, hala günümüzde felsefi tartışmaların bir parçasıdır.