Dünyaca ünlü hattat Hasan Çelebi, 88 yaşında İstanbul’da hayatını kaybetti. "Hattatların Reisi" olarak kabul edilen ve eserleriyle adını duyuran Hasan Çelebi'nin vefatı sanat dünyasında büyük bir kayıp olarak değerlendirildi. Peki, Hasan Çelebi kimdir? Nerelidir? İşte hayatı ve biyografisi hakkında detaylar…
Hasan Çelebi kimdir?
Hasan Çelebi, 1937 yılında Erzurum'un Oltu ilçesinde dünyaya geldi. Genç yaşlardan itibaren dini ve sanatsal alanda kendini geliştiren Çelebi, önce imam hatiplik yaptı, ardından hattatlık alanında kendini yetiştirdi. 1964 yılından itibaren ünlü hattatlar Halim Özyazıcı, Hamit Bey ve Kemal Batanay’dan dersler aldı. 1975 yılında Hamit Bey'den sülüs ve nesih, 1981 yılında ise Kemal Batanay’dan ta’lik ve rik’a icazetleri alarak resmi anlamda hattatlık kariyerini pekiştirdi.
Uluslararası başarıları ve eserleri
Hasan Çelebi, hattatlık alanında sadece Türkiye’de değil, dünyada da tanınan bir isim haline geldi. 1981 yılında İslam Konferansı Teşkilatı'nda yazı yazmak üzere Cidde’ye gitti, 1983 yılında ise Mescid-i Nebî'nin yazılarını tamir etmek için Medine'ye görevli olarak gönderildi. 1982 yılında İstanbul'da IRCICA'da (İslam Tarih, Sanat ve Kültür Araştırma Merkezi) ilk kişisel sergisini açan Çelebi, daha sonra Malezya ve Ürdün gibi ülkelerde de sergiler düzenledi.
Hasan Çelebi'nin önemli eserleri arasında Sultanahmet Camii’nin kubbe yazıları, Hırka-i Şerif Camii yazıları, Mescid-i Nebî’nin yeni yapılan kısımlarının yazıları ve 1986'da Kuveyt İslam Tıp Merkezi’nin iç ve dış cephe yazıları sayılabilir. Ayrıca, Hollanda, Almanya, Güney Afrika ve Kazakistan gibi farklı ülkelerde de camilerde yazılar yazdı.
Hasan Çelebi, hattatlık alanında dersler vermeye 1976 yılında başladı ve yurt içi ve yurt dışından toplam 44 talebesine icazet verdi. IRCICA’nın düzenlediği Uluslararası Hat Yarışmalarında jüri üyeliği yapan Çelebi, sanat dünyasında pek çok önemli görev üstlendi. 2008 yılında ise Kültür Bakanlığı tarafından "Sanata Hizmet Ödülü"ne layık görüldü.
Hasan Çelebi’nin vefatı, sadece Türkiye’de değil, dünya genelindeki sanatseverler ve hattatlık öğrencileri tarafından büyük bir kayıp olarak hissedildi. Çelebi'nin hat sanatıyla ilgili verdiği eserler, hattatlık tarihine altın harflerle yazıldı ve pek çok camideki yazıları, sanatseverlerin ilgisini çekti.