İsrail ordusunun Gazze Şeridi'nin güneyinde bulunan Refah kentine yönelik kara harekâtı sürerken, bölgede stratejik öneme sahip olan Murac ekseninin tamamen kontrol altına alındığı bildirildi. Böylece İsrail güçlerinin Refah’ı tüm yönlerden kuşattığı ifade edildi.
İsrail ordu radyosunun X (eski adıyla Twitter) hesabında yer alan açıklamada, 36. Tümen ve 188. Zırhlı Tugay’a bağlı birliklerin Murac eksenini tamamen kontrol altına almayı başardığı duyuruldu. Açıklamada, Refah şehrinin her taraftan kuşatıldığı ve kara harekâtında önemli bir aşamaya geçildiği belirtildi.
Yerel kaynaklar, Refah çevresindeki çatışmaların şiddetlendiğini ve bölgede sivillerin yoğun bombardıman nedeniyle büyük risk altında olduğunu bildiriyor. İsrail'in son operasyonu, Gazze'de uzun süredir devam eden askeri harekâtın kritik bir parçası olarak değerlendiriliyor.
Bir sonraki aşama: İç operasyonun genişletilmesi
İsrail ordusunun açıklamasında, bir sonraki aşamada Murac eksenindeki kontrolün pekiştirileceği ve Refah’ın iç mahallelerine yönelik operasyonların genişletileceği ifade edildi. Bu durum, bölgedeki sivil halk açısından yeni bir çatışma dalgasının habercisi olarak görülüyor.
Murac Ekseninin Stratejik Önemi
Murac ekseni, Gazze Şeridi'nin güneyinde, Mısır sınırından başlayarak Han Yunus çevresine kadar uzanan bir kara koridoru olarak biliniyor. Bu hat, hem askeri sevkiyat hem de lojistik geçişler açısından kritik bir güzergâh olması nedeniyle İsrail ordusunun öncelikli hedefleri arasında yer alıyor.
Refah kenti ise, hem Mısır sınırına yakınlığı hem de yoğun sivil nüfus barındırması nedeniyle Gazze’deki en hassas bölgelerden biri. Kentin tamamen kuşatılması, hem insani yardım akışını zorlaştırabilir hem de sivillerin güvenli tahliyesi açısından ciddi sorunlar doğurabilir.
Uluslararası Tepkiler Bekleniyor
İsrail’in Refah çevresindeki askeri varlığını artırması ve kuşatma altına alması, önümüzdeki günlerde başta Mısır olmak üzere bölge ülkelerinden ve uluslararası kurumlardan tepki çekebilir. Özellikle Refah Sınır Kapısı’nın işlevselliği ve insani yardım erişimi konuları yeniden dünya kamuoyunun gündemine gelebilir.
