Kamu Birliği Konfederasyonu Başkanı Osman Kaya, düzenlenen basın toplasında açıklamalarda bulundu. İlk olarak TÜİK tarafından açıklanan enflasyon rakamları üzerinden kamu çalışanlarının yaşadığı ekonomik zorluklara dikkat çeken. Kaya, açıklamasında şu ifadeleri kullandı:
"Geçtiğimiz günlerde açıklanan enflasyon verileri ile kamu çalışanlarımızın enflasyonun altında bir kez daha nasıl ezildiklerini, artan hayat pahalılığı ve günden güne eriyen maaşları ile nasıl bir kez daha yoksulluğa terk edildiklerine şahit olduk."
Osman Kaya’nın vurguladığı rakamlar ise oldukça çarpıcı:
- Kasım ayı enflasyon oranı %2,24,
- Yıllık enflasyon oranı ise %47,9.
- Enflasyon farkı %4,15 olarak açıklandı.
Kaya, artan hayat pahalılığı, gelir dengesizlikleri ve kamu çalışanlarının ekonomik zorluklarının giderek derinleştiğini belirtti. Türkiye'de özellikle maaşların enflasyon karşısında sürekli eridiğini dile getiren Kaya, çalışanların her ay giderek artan geçim sıkıntısıyla mücadele ettiğini ifade etti.
Toplu Sözleşme Görüşmelerindeki Zam Oranı: %6 İle Geçim Sıkıntısı Sürüyor
Başkan Kaya, 2023 yılı toplu sözleşmelerinin memurların geçim sorununu çözmekten çok uzak olduğunu belirtti ve şu detaylara değindi:
- 2023 yılı toplu sözleşme görüşmelerinde memur ve emeklilerin 2025 yılı Ocak ayında sadece %6 oranında zam alacakları öngörüldü.
- Buna rağmen memurların ekonomik koşullarda yaşadığı zorluklar devam ediyor.
Kaya, mevcut koşulların %43,93 oranında açıklanan kamu yeniden değerleme oranı ile çeliştiğini ifade ederken şu eleştirilerde bulundu:
"Kamuda alacaklar %43,93 oranında artabilecekken memurların toplu sözleşme ve enflasyon farkının toplamı %12 gibi çok düşük bir seviyede kalacak. Bu, memurların geçim sıkıntısına çözüm olmuyor."
Başkan Kaya, memurların yaşadığı ekonomik darbe nedeniyle, kira ödemeleri ve artan vergi yükünün maaşlarını adeta sıfırladığını vurguladı ve memurların geçim sıkıntısına yönelik tedbirler alınmasını talep etti.
Vergi Dilimi ve Kira Artışı: Kamuda Geçim Mücadelesinin Ana Sebepleri
Osman Kaya, memurların maaşlarının sürekli erimesinin temel nedenlerinden birinin artan vergi yükü olduğunu belirtti. Özellikle vergi diliminin %15 gibi sabit bir oranda tutulmasını talep eden Kaya şu noktaları vurguladı:
"Kamu çalışanlarımızın üzerindeki vergi yükünün azaltılması ve vergi diliminin %15'e sabitlenmesi gerekiyor. Aksi takdirde maaşlar giderek daha fazla eriyecek."
Ayrıca açıklamalarda, kira artış oranının da dramatik bir şekilde arttığına dikkat çekildi:
- 2024 Ekim ayında açıklanan verilere göre kira artış oranı %60,45’e ulaştı.
- Ocak ayında bu oranların %65’lere dayanması bekleniyor.
Bu durumda ortalama 20.000 TL kira ödeyen bir memurun Ocak ayında yaklaşık 32.000 TL'yi aşan bir kira ödeyecek olması gündemde. Kaya, bu zorluğun da kamu çalışanlarının yaşamını zorlaştırdığına dikkat çekti.
Kamu Çalışanlarının Yoksulluk Sınırının Altında Yaşam Mücadelesi
Osman Kaya’nın açıklamasında bir diğer çarpıcı detay ise yoksulluk sınırının giderek yükselmesi oldu. Kaya’nın aktardığı verilere göre:
- 4 kişilik bir ailenin açlık sınırı 21.000 TL olarak belirlendi.
- Yoksulluk sınırı ise 67.000 TL’ye dayanmış durumda.
Kamu Birliği Konfederasyonu Başkanı Osman Kaya, kamu çalışanlarının bu yoksulluk sınırının çok altında maaşlarla yaşam mücadelesi verdiğini belirterek şu ifadeleri kullandı:
"Kamu çalışanlarımız, hayatlarını sürdürebilmek adına ciddi zorluklar yaşıyor. Bu durumun bir an önce düzeltilmesi için 2025’in ilk 6 aylık döneminde maaş artışlarının yoksulluk sınırının üzerine çıkarılması gerekiyor."
Kaya, bu hedefin sağlanmaması durumunda gerekli tüm hak arama eylemlerinin sürdürüleceğini ifade etti.
Başkan Osman Kaya, çalışan annelerin çocuklarına yeterli vakit ayıramadığını ve mevcut doğum izinlerinin bu bağlamda yetersiz kaldığını belirtti. Kaya, Türkiye’nin doğum izinleri açısından dünya standartlarının oldukça altında olduğunu vurguladı.
Kaya’nın önerileri şu şekilde:
- Doğumdan önce 8 hafta, doğumdan sonra 8 hafta ücretli izin verilmeli ve toplamda 16 haftalık bir izin düzenlemesi yapılmalı.
- Doğum sonrası izin süresi 6 ay ve üzerine çıkarılmalı.
- Bebek 2 yaşına ulaşana kadar çalışan ebeveynlerin kısmi çalışma seçeneğinden yararlanabilmeleri sağlanmalı.
Başkan Kaya, bu düzenlemelerin yalnızca anneleri ve babaları değil, aynı zamanda ekonomik refah ve toplumsal eşitlik açısından Türkiye’nin geleceğini de şekillendireceğini ifade etti.
Sağlık Personeli Atama Sorunu: 800 Bin Sağlıkçı Bekliyor
Osman Kaya, pandemi, doğal afetler gibi zorlu koşullarda en ön safta görev yapan sağlık çalışanlarının atama sorunlarına da değindi. Türkiye’nin sağlık sistemi açısından en önemli sorunlardan biri olan personel eksikliği, bu meslek gruplarının iş yükünü artırmakla birlikte sağlık hizmetlerinin aksamasına neden oluyor.
OECD verileri üzerinden yapılan analizlere göre:
- Türkiye’de kişi başına düşen doktor sayısı 2,2;
- OECD ortalaması ise 3,7 doktor.
Benzer şekilde hemşire sayısının da OECD ülkeleri arasındaki sıralamada oldukça gerilerde olduğunu belirten Kaya, Sağlık Bakanlığı ve Maliye Bakanlığı’na çağrıda bulunarak 100.000 sağlık personeli atamasının yapılmasını talep etti.
"Atama bekleyen 800 binin üzerindeki sağlık çalışanımız, hem sahanın yükünü azaltmak hem de kendi geleceklerini güvence altına almak için bir an önce istihdam edilmeli."
Osman Kaya, kamu çalışanlarının ekonomik zorluklarına çözüm bulunmadığı takdirde eylemlerini sürdüreceklerini belirtti ve şu mesajı verdi:
"Kamu çalışanlarının hak ve refahını savunmak adına mücadelemizi sürdüreceğiz. Her platformda taleplerimizi gündeme taşıyacağız ve gereken adımlar atılmazsa eylem haklarımızı kullanacağız."