Kürşad Zorlu, sosyal medya hesabı X üzerinden yaptığı paylaşımda “Karaçay Türklerinin vatanlarından sürgün edilişinin 81. yıldönümünde, Karaçay kardeşlerimizin acılarını paylaşıyor, sürgün şehitlerini rahmetle anıyorum.” İfadelerini kullandı.
KARAÇAY TÜRKLERİ SOVYETLER TARAFINDAN ZORLA SINIR DIŞI EDİLDİLER
1943 yılının Kasım ayında Sovyetler Birliği, Kuzey Kafkasya'nın yerli halklarından Karaçayları, "Martı Harekâtı" adı altında yurtlarından sürgün etti. Sovyet Başbakanı Joseph Stalin’in emriyle gerçekleşen bu tehcir, Karaçay halkının tarihine kara bir leke olarak kazındı. Stalin'in onayı ve NKVD şefi Lavrentiy Beria’nın yönetimi altında, yaklaşık 70.000 Karaçay Türk’ü anavatanlarından koparıldı ve başta Kazakistan ve Kırgızistan olmak üzere Orta Asya'ya sürgüne gönderildi.
SÜRGÜNÜN NEDENİ VE ETKİLERİ
Resmi açıklamalara göre, sınır dışı edilmenin gerekçesi, Karaçayların işgalci Alman güçleriyle iş birliği yapmalarıydı. Ancak bu suçlama, zamanla tüm Karaçay etnik grubunu hedef alacak şekilde genişletildi. Tehcir süreci büyük kayıplara yol açtı; 13.000 ile 19.000 arasında Karaçay Türk’ü hayatını kaybetti ve sürgüne gönderilen nüfusun yaklaşık %19'u hayatını kaybetti. Karaçaylar, Stalin’in zorunlu yerleşim ve nüfus transferi politikaları çerçevesinde tehcir edilen ilk Kuzey Kafkasya etnik grubu oldular.
1956’da Nikita Kruşçev’in Sovyet Başbakanı olmasıyla birlikte Stalin'in katı politikaları sorgulanmaya başlandı. Kruşçev, Karaçayları ve diğer sürgün edilen etnik grupları rehabilite ederek onlara yeniden özgürlük tanıdı. 1957’de Karaçaylar, Orta Asya’daki zorunlu yerleşimlerinden serbest bırakıldılar ve Karaçay-Çerkes Özerk Bölgesi’ne dönmelerine izin verildi. 1959 yılına gelindiğinde, sürgünden dönen Karaçayların %85'i yeniden kendi topraklarında yaşıyordu.
1989'DA SOVYETLER RESMİ OLARAK ÖZÜR DİLEDİ
Sovyetler Birliği, 1989 yılında Karaçayların ve diğer etnik grupların sürgün edilmesinin yanlış bir karar olduğunu resmen kabul etti. Modern araştırmalara göre bazı akademisyenler, Stalin'in bu politikalarını etnik soykırım olarak nitelendiriyor. Amerikalı tarihçi Ben Kiernan, Stalin dönemini "Sovyet tarihinin en kanlı dönemi" olarak tanımlayarak, bu süreçte pek çok etnik grubun büyük acılar çektiğini vurguladı.