Oyunun konusu bir Amerikan mahkemesinde geçen cinayet davası olsa da hikâyenin en dikkat çekici özelliği, finalinin seyirciler tarafından belirleniyor olması. Mahkeme jürisi, seyirciler arasından seçiliyor ve oyuncuların tanıklıkları sırasında sergiledikleri performansı değerlendirerek bir karara varıyor. Seyircilerin verdiği karar, oyunun finaline doğrudan etki ediyor ve iki farklı son seçeneğinden biri sahneleniyor.
1930’LARIN AMERİKA'SINA YOLCULUK
Oyun, 1930’lu yılların Amerika’sında geçiyor. Ancak hikâye, döneme özgü detaylar taşısa da insanlığın yakın geçmişine ve günümüze dair önemli mesajlar içeriyor. Zengin iş adamları, geri ödenmesi mümkün görünmeyen banka kredileri, mafya ilişkileri, metresler, lüks yaşamlar ve vergi kaçakçılığı gibi konularla şekillenen olay örgüsü, hem bireysel hem de toplumsal açıdan sorgulayıcı bir deneyim sunuyor.
MAHKEME SALONUNDA KİM YARGILANIYOR?
Oyun yalnızca Karen Andre’nin davasını ele almakla kalmıyor; aynı zamanda seyircilerin vicdanını ve adalet anlayışını masaya yatırıyor. Jüri koltuğunda oturan seyirciler, verdikleri kararla aslında kendi değerlerini ve tarafsızlıklarını gözler önüne seriyor.
ADALET VE SANAT BULUŞUYOR
"16 Ocak Gecesi", sadece bir cinayet davasını değil, insanlığın adalet anlayışını ve bireysel sorumluluklarını da sorguluyor. Oyun, Devlet Tiyatrosu sanatçısı Eray Eserol ve rahmetli öğretmen Ecder Akışık’ın yazılarından alınan ilhamla zenginleşiyor.
Tek perdelik drama, yaklaşık 1 saat 10 dakika sürecek. Etkinlik, Bu akşam saat 20:00’de, ABB Şehir Tiyatroları’nın Büyük Sahnesi’nde izleyicilerle buluşuyor.