Oğuzhan Güngör, Bahçeli'nin terörist başı Abdullah Öcalan’ın TBMM’de konuşabileceğine dair açıklamasını eleştirmesinin ardından MHP TBMM Grup Danışmanlığı görevinden alındığını ifade etti.
Güngör, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, babası Ali Güngör’ün de benzer bir durumla karşılaştığını belirtti ve babasının ihraç edilmesine neden olan konuşmayı paylaşarak bu olayın tarihsel bir paralellik taşıdığını dile getirdi.
Oğuzhan Güngör yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:
"Az önce Milliyetçi Hareket Partisi’ndeki görevime son verildiği tarafıma tebliğ edilmiştir. Bundan 24 sene önce Türk Milleti’nin sesi olan rahmetli babama uygulanan yöntem, tarafım için de söz konusu olmuştur. Bebek katiline umut hakkı vermeyi taahhüt edip, Yüce Meclisimizde konuşmasını teklif edebilenler, bunu alkışlayabilenler, bir Türk Milliyetçisi’nin söylenmesi gerekeni söylemesinden rahatsız olmuşlardır.
Bebek katilinin Gazi Meclisimizi kirletemeyeceğini söylemenin bedelini, Ali Güngör’ün oğlu olmanın verdiği gurur ve aziz Türk Milleti'nin bir evladı olarak şerefle kabul ediyorum. Makam ve şahsi ikbal için herşeyini vermeye hazır olanlara inat, dün olduğu gibi bundan sonra da eğilmeden, şahsi ikbal gütmeden yoluma devam edeceğim. Zira bana ve milyonlarca vatan ve devlet aşığı Türk Milliyetçisi’ne ilham veren fikriyatın temeli budur.
Türk Milliyetçiliği, Türk Milleti'nin sinesinden çıkmış olup, yalnız ve yalnız ona aittir. Ülkücülük ise Başbuğ’dan ve nice şehitten bize mirastır. Milletimizi ve Ülkümüzü, geçmişimiz ve geleceğimiz için tek kişi kalıncaya kadar müdafaa etmeye devam edeceğiz."
OĞUZHAN GÜNGÖR’ÜN BABASINA ATIF YAPTIĞI AÇIKLAMA
Oğuzhan Güngör, Bahçeli’nin Öcalan ile ilgili açıklamalarına yönelik eleştirisini sosyal medya platformu X’te dört sayfalık bir yazıyla paylaşmıştı. Güngör, bu eleştirilerde babası Ali Güngör’ün 1972’de MHP’nin kurucu lideri Alparslan Türkeş’e yazdığı bir mektuptan ilham aldığını belirtti. Siyasetin çoklu kişilik bozukluğu gibi göründüğünü ifade eden Güngör, Türk milliyetçiliğinin bir şahsiyet etrafında değil, fikir ve ülkü birliği etrafında şekillenmesi gerektiğini savundu.