MSB kaynaklarından yapılan açıklamada, “İsnat edilen suç kılıç çatmak, "Mustafa Kemal'in askerleriyiz" demek değil, amirlerin ikazına rağmen kasıtlı ve organize disiplinsizlik yapmaktır.” denildi. Açıklamada, Atatürk’ün “Disiplin olmazsa ordular sevk edilemez” sözüne atıf yapılarak, ortak değerler üzerinden ayrışma yaratılmasının kabul edilemeyeceği vurgulandı.
"YÖNTEM VE ZAMANLAMA UYGUN DEĞİL"
Teğmenlerin avukatları, MSB’nin disiplin kurulu kararından önce kamuoyuna yaptığı açıklamaların, kurul üyelerinin tarafsız karar verebileceği yönünde şüphe uyandırabileceğini belirtti. Avukatlar, bu tür açıklamaların yöntem ve zamanlama açısından kabul edilemez olduğunu ifade ederek şunları söyledi:
"21.11.2024 tarihinde bazı medya kanallarında Milli Savunma Bakanlığı kaynaklarına atfen yapılan ve müvekkillerimizi disiplinsizlikle suçlayan haberler görülmüş, açıklamaların dayandırıldığı kaynağa nazaran bunlara cevap verme zorunluluğu doğmuştur.
Milli Savunma Bakanlığının, Yüksek Disiplin Kurulu toplantısından önce görüşlerini üstü örtülü bir şekilde kamuoyuna açıklaması; askerlik hiyerarşisi dikkate alındığında Yüksek Disiplin Kurul üyelerinin daha sonra vereceği kararlar hakkında bir şüphe oluşmasına yol açmaktadır. Bu bakımdan bahse konu açıklamalar yöntem ve zamanlama itibariyle kabul edilemez. Kaldı ki; açıklamalarda belirtilen hususlar içerikleri itibarıyla da yanıltıcıdır. Şöyle ki;
"TÖRENDEN SONRA NE YAPACAKLARINA DAİR EMİR VERİLMEDİ"
Her şeyden önce, müvekkillerimizin resmi törende subaylık andını okumak yönündeki teklifleri komuta kademesine arz edilmiş, kabul görmemesi üzerine resmi törende mevzuatta yer alan askerlik yemini yapılmıştır. Müvekkillerimize verilen emir, resmi törende yapılacak yemine ilişkin olup tabiatıyla emrin gereği yerine getirilmiş, tören ilgili yönergeye uygun olarak icra edilmiştir. İlgili yönerge, resmi törenden sonra mezun olan subayların kılıç çatma geleneklerini ve sevinçlerini ne surette göstereceklerine ilişkin bir düzenleme içermemektedir. Müvekkillerimize törenden sonra ne yapacaklarına dair ayrıca bir emir de verilmemiştir.
"ALANDA TOPLANMALARI İÇİN İZİN VERİLMİŞTİR"
Tören subayının "tören bitmiştir" şeklindeki anonsuyla resmi törenin bitmesi ve protokolün tören alanından ayrılmasından sonra tören komutanı, mezun olan teğmenlere "alana girebilirsiniz" demek suretiyle önceki yıllarda da olduğu gibi teğmenlere alanda toplanmaları için izin vermiştir. Bu suretle teğmenler, geleneksel olarak törenin yapıldığı sahanın ortasında toplanmışlar, kılıç çatmışlar ve subaylık andını okumuşlardır. Esasen okunan subaylık andı, bir gece önce öğrencilerin kendi aralarında yaptıkları kutlama sırasında taburun subay ve komutanlarının huzurunda okunan metnin aynısıdır. Bu itibarla müvekkillerimizin herhangi bir emre uymaması söz konusu değildir. Kaldı ki; tartışmalara konu olan subaylık andı 2022 yılına kadar resmi törenlerde de okunan, hatta bundan 16 Ağustos 2024 tarihinde Özel Kuvvetler Komutanlığında gerçekleştirilen resmi törende Milli Savunma Bakanının huzurunda okunan bir metindir.
"MSB'NİN ÖRTÜLÜ AÇIKLAMASI UYGUNSUZDUR"
İkinci olarak basın mensuplarının teğmenler tarafından tören alanına davet edildiği ileri sürülmektedir. Müvekkillerimizin basın mensuplarını davet etmesi asla söz konusu olmamıştır. Aksine müvekkillerimiz alanda mezun olan subaylar dışında kimsenin olmaması için gerekli çabayı göstermişlerdir. Okul birincisi subayın resmi tören bittikten sonra sahanın boşaltılması için yaptığı anons bunun açık delilidir. Nitekim, Müvekkillerimizin idari soruşturma kapsamında savunmasının istendiği savunma isteme emrinde de "basının davet edilmesi" suçlaması yer almamakta olup MSB'lığının örtülü açıklaması resmi soruşturma kapsamıyla da uyumsuzdur. Esasen basını müvekkillerimizin bulunduğu yere gönderen kişilerin, yıllardır süregelen bir geleneği sanki ilk defa yapılıyormuş gibi göstermek suretiyle tartışmaya açmaya çalışan kötü niyetli kimseler olduklarında bir kuşku bulunmamaktadır.
On yıllardır devam eden bir geleneğin sürdürülmesi nedeniyle milletimizin göz bebeği teğmenlerimizin siyasi tartışmalara konu edilmemesi, onların mesleki geleceklerinin karartılmaması en büyük temennimizdir."