“Neden milyar dolarlık uçaklar, helikopterler, radar sistemleri, haberleşme araçları alıyoruz da, Kandil’deki zerdüştle mücadele edemiyoruz?
Osmanlı’nın uç beyi, kale gibi iman beldesi Başbağlar, kimliğini korumuş; laik/seküler aymazlığa geçit vermemişti.
Odası tıklım tıklımdır. Gelenler, tanıtırlar kendilerini...
“Bir şeyin şuyuu vukuundan beterdir.” kaidesi terkedilerek İstanbul Sözleşmesi o denli konuşuldu ki…
Fethi Okyar, aradığı civanmert delikanlıyı Aydın’da bulmuştu. Serbest Cumhuriyet Fırkası’nı, ondan başkasına emanet edemezdi.
Mehmet Akif, dev duruşuyla, sadece coğrafyamızın değil; ezilen, hor görülen, ötelenen, asimilasyona uğrayan tüm insanların dilinde kah İstiklal Marşı, kah Bülbül, kah Ordunun Duası’dır.
Koskoca yarımada, önce aforoz edilen, nihayet engizisyon pençesi altında inin inim inleyen mazlumlarla doluydu. Vizigot seçkinler, dini siyasete/ticarete/hamasete alet ederek, Efendi-Köle düzenini kur...
Evren, var olduğunda temiz havayla, suyla, toprakla, rüzgarla… donatıldı. Bitkiler, ağaçlar… boy verdi. Canlı çeşitliliği sardı her yanı. İnsan ırkı bu iklimin ortasında buluverdi kendini.
Bu bağlantı sizi https://www.ankaranethaber.com dışındaki bir siteye yönlendiriyor.