18-19 Nisan’da, iki gün boyunca Milli Kütüphane Konferans Salonu’nda gerçekleştirilecek etkinliğin ilk günü protokol konuşmalarıyla başladı.
Etkinliğe; UKDA Uluslararası Kültür ve Dil Araştırmaları Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Fahri Temizyürek, TÜRKSOY Genel Sekreter Yardımcısı Sayit Yusuf, YTB-Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı Orta Asya ve Kafkasya Koordinatörü Servet Turan, Afganistan Eski Devlet Bakanı Humayun Hayri, Sivil Toplumla İlişkiler Proje Sorumlusu Gürkan Şahin, Kütüphane ve Yayınlar Genel Müdür Yardımcısı Abdulsamet Taş, Kırşehir Ahi Evran Üniversitesi’nden Prof. Dr. Ayfer Şahin, akademisyenler ve öğrenciler katıldı.
TÜRK AYDINLARI OLARAK AÇILIMLAR SUNMALIYIZ
Çalıştayın açış konuşmasını yapan UKDA Akademi Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Fahri Temizyürek, küçülen, hızla değişen dünyada Türk aydınları olarak açılımlar sunmak, hedefler belirlemek mecburiyetinde olduklarını belirterek, “İşte bu çerçevede, bugün de küreselleşen, küçülen dünyada insanlığın umudu, mazlumların umudu asil Türk milletinin 21. Yüzyılda küresel güçlere karşı mazlumların hakkını nasıl savunması gerektiği yönünde küçük bir tuğla koymayı hedefledik. Yaklaşık altı aydır çalışıyoruz. Türk Dünyasının Birliğinde Önemli Bir Hamle “Alfabe Birliği” başlığı altında ülkemizin farklı şehirlerinde görev yapan akademisyen hocalarımızla istişareler yapıyoruz. Bu istişareler neticesinde Allah kısmet ederse bu birlikteliğin insanlığa alternatif olabilmesi gayesiyle fikirlerinizi, gerek şehir dışından, gerek Orta Asya Bağımsız Türk Cumhuriyetlerinden, az da olsa Balkanlardan, hocalarımızdan aldığımız görüşleri kitap haline dönüştürmek istiyoruz. Bilahare de ilgili ülkelerin sahayla ilgili faaliyetlerini desteklemek ve bakış açılarına bir pencere olmak gayesiyle hazırlayacağımız bu kitabı ilgili ülkelerin kurumlarına göndermeyi hayal ediyoruz.” ifadelerini kullandı.
DÜNYANIN DÖRT BİR TARAFINDA TÜRKÇE YAYGINLAŞIYOR
Konuya ilişkin ankaranethaber.com muhabirine açıklamalarda bulunan YTB Eski Başkan Yardımcısı ve TÜRKSOY Genel Sekreter Yardımcısı Sayit Yusuf, Türk dünyasının çok geniş bir aile olduğunu dile getirerek, “Türk dünyasının tarihi avantajları biraz da dezavantaja dönüşüyor. Avantajı, Türkler kendi yaşam şartlarını düzeltmek için çok fazla seyahat ediyor, çok mekân değiştiriyor. Yeni yurtlar edinirken uzak coğrafyalara gitmiş oluyor. Dolayısıyla belli bir bölgede yoğunlaşma yerine, bütün dünyaya yayılmış oluyor. Sonra özellikle Sovyetler Birliğinin yönetiminde Türk toplulukları, Türk Devletleri kendi müstakiliyetleri ön plana çıkarılması suretiyle birbirlerinden koparıldılar. Kazak’a Kazakçılık, Kırgız'a Kırgızcılık, Özbek'e Özbekçilik. Dilleri de birbirinden ayrıldı, ayrılmaya çalışıldı. Dolayısıyla bundan 100 yıl önce ortak dili kullanan entellektüellerimiz bugün birbirini anlayamaz hale gelmişler. Medeniyetin de aktarma aracı dil olduğuna göre, bir milletin karakterini, bir milletin diğer milletlerden, diğer topluluklardan ayrıldığı noktaları göstermek bakımından dil hayati önem taşıyor. Dilini kaybeden kültürünü vesaireyi de kaybediyor. O bakımdan UKDA gibi teşkilatların Türkçenin, Türkiye Türkçesinin özellikle dünyaya öğretilmesi konusundaki çabaları çok mühim, çok önemli. Türkiye’de de bu gayretler devam ediyor. Dünyanın dört bir tarafında Türkçe hem medya, televizyon, sinema hem Türkiye’nin kültür diplomasisi kurumları (Yunus Emre Enstitüsü, TİKA, YTB) vasıtasıyla dünyanın dört bir tarafında Türkçe yaygınlaşıyor, yaygınlaştırılıyor. Türkler arasında özelikle ortak bir dile doğru gidiliyor. Bu geniş coğrafyada bu ortak dilin alfabesi olması lazım. Çünkü Arapça alfabenin kullanıldığı yani Farsça kullanan Türkler var, Kiril kullanan Türkler var, batı dillerini kullanan Türkler var, Latin’i kullanan Türkler var. Türkçe konuşsalar bile bu alfabe dolayısıyla tam anlaşmakta zorluk çekiyorlar. O bakımdan Türk Devletleri Teşkilatı’nın daha önce 90’lı yıllarda başlatılmış ama bugün için ortak bir alfabeyi, Türkler arasında kullanılması tavsiye edilen ortak bir alfabeyi gündeme getirdiler. Onu kararlaştırdılar. Bu alfabede zaman içerisinde üretimler yapılarak, devletler kendi yasal sistemleri içerisinde bu alfabeyi kendi resmi dillerine taşıdıkları zaman, inşallah birliğimiz, birlikteliğimiz de yüksek olacak. Bugün UKDA’nın yapmış olduğu bu etkinlik, bu çabalardan bir tanesidir ve en kıymetlilerindendir. O bakımdan ben, altı Türk Devleti arasında kurulmuş bağımsız bir uluslararası örgüt olan Uluslararası Türk Kültürü Teşkilatı TÜRKSOY adına, 1993’ten beri bu manada çalışmalar içerisinde yer almaktan da büyük memnuniyet duyduğumuzu belirtmek istiyorum.” şeklinde konuştu.