Suriye’de 61 yıllık Esed rejiminin çökmesi bölgede ve Türkiye’de sevinçle karşılanırken Osmanlı Devleti’nin topraklarına yıllar sonra Türkiye’nin önemli bir aktör olarak dönmesi Türk vatandaşları tarafından gururla karşılandı. Vatandaşlar Türk yetkililerine seslenerek Osmanlı Devleti’nin son sürgün padişahı Vahdettin Han’ın naaşının Türkiye’ye getirilmesi çağrısı yaptı.
Başkent Şam’ın muhaliflerin eline geçmesiyle Türkiye’den yıllar sonra ilk kez üst düzey ziyaretler gerçekleştirildi. İslam dünyası için önemli ibadet ibadet merkezlerinden biri olan Emevi Camii’ne giden Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve MİT Başkanı İbrahim Kalın Suriye halkı tarafından coşkuyla karşılandı.
Fidan ve Kalın’ın Şam’a yaptığı ziyaret bundan sonraki süreçte Türkiye’nin bölgede aktif rol üstleneceğinin bir mesajı oldu. Ziyaret Türk halkı tarafından da coşkuyla karşılanırken vatandaşlar bir zamanlar Osmanlı Devleti’nin yönetiminde olan Suriye topraklarına yıllar sonra Türk yetkililiklerinin gitmesini büyük bir başarı olarak yorumladı.
SULTAN VAHDETTİN HAN’IN NAAŞI TÜRKİYE’YE GETİRİLSİN ÇAĞRISI
Emevi Camii’ne gerçekleştirilen bu önemli ziyaret sonrasında sosyal medyada vatandaşlar, Osmanlı İmparatorluğu’nun son padişahı Sultan Vahdettin’in Şam’da bulunan naaşının Türkiye’ye getirilmesi için çağrıda bulundu.
1 Kasım 1922 tarihinde saltanatın kaldırılmasının ardından Türkiye’yi terk eden Sultan Vahdettin, bir süre Mekke ve İtalya’da yaşadıktan sonra 16 Mayıs 1926’da San Remo’da vefat etmişti. Türkiye Hükümeti tarafından cenazesi kabul edilmeyen Sultan Vahdettin, Şam’da Süleymaniye Külliyesi kabristanına defnedilmişti.
Vatandaşlar, “Osmanlı’nın son padişahı olan Vahdettin Han’ın naaşı, layık olduğu şekilde Türkiye’ye getirilip ecdadımıza yakışan bir anıt mezara defnedilmeli” ifadeleriyle çağrılarını dile getirdiler.
TÜRKİYE’NİN BÖLGEDE YENİ ROLÜ
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve MİT Başkanı İbrahim Kalın’ın Şam’a gerçekleştirdiği ziyaret Türkiye’nin, Suriye’de Esed rejiminin çöküşünden sonra siyasi, ekonomik ve insani alanda daha etkin bir aktör olarak yer almasını işaret ediyor.
Suriye’de yaşanan gelişmelerin, Türkiye’nin bölgedeki tarihi bağlarını ve stratejik önemini yeniden pekiştirirken bu tarihi sürecin Türkiye açısından fırsatların değerlendirilmesi açısından bir dönüm noktası oldu.