İmamoğlu’nun tutuklanması sonrası CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve İmamoğlu’nun eşi Dilek İmamoğlu, yabancı basına verdikleri röportajlarla durumu uluslararası kamuoyuna taşıdı. Türkiye’nin iç meselelerini dış dünyaya şikayet eden bu açıklamalar kamuoyunda tepkilere neden oldu.
ÖZGÜR ÖZEL'DEN İNGİLTERE'YE ÇAĞRI
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, BBC’ye verdiği röportajda, İngiltere hükümetinin sessizliğine dikkat çekerek İngiltere Başbakanı Keir Starmer’a seslendi.
Özel, Türkiye’de yaşananlarla ilgili İngiltere’nin sessiz kalmasını eleştirerek şunları söyledi:
"Nasıl bir gerekçesi var nasıl bir sebebi var? Bütün Avrupa tepki gösteriyorken, İngiliz İşçi Partisi'nin, Starmer'in bu konuda herhangi bir şey söylememesini gerçekten anlamıyoruz. Terk edilmişlik hissediyoruz. İstanbul'un Büyükşehir Belediye Başkanı'nı alıp hapse koyuyorlar ve İngiltere buna ses çıkarmıyor. O zaman bu nasıl dostluk nasıl kardeş partilik? Bu nasıl demokrasiyi birlikte savunmak? Demokrasinin beşiği İngiltere ve bizim kardeş partimiz İşçi Partisi buna nasıl sessiz kalıyor? Gerçekten çok kırgınız..."
DİLEK İMAMOĞLU DA İNGİLİZ BASININA KONUŞTU
Özgür Özel’in ardından Ekrem İmamoğlu’nun eşi Dilek İmamoğlu da The Economist dergisine verdiği röportajda eşinin tutuklanmasını cumhurbaşkanlığı adaylığı ile ilişkilendirdi. Bu açıklamalar, yolsuzluk soruşturmasını gölgelemeye yönelik bir girişim olarak yorumlandı.
EKREM İMAMOĞLU'NDAN NEW YORK TİMES'A MEKTUP
Ekrem İmamoğlu da sessiz kalmayarak, The New York Times’a bir yazı kaleme aldı. Yazısında, tutuklanmasının ardından yaşanan sokak protestolarını sahiplenerek dünya liderlerine tepki gösterdi.
"Türkiye ve yurtdışındaki sosyal demokrat liderler ve belediye başkanları — Amsterdam'dan Zagreb'e kadar — benim tutuklanmamın ardından cesaret ve ilke sahibi bir duruş sergileyerek desteklerini gösterdi. Sivil toplum da geri adım atmadı. Peki ya dünya çapındaki merkezi hükümetler? Onların sessizliği kulakları sağır edici. Washington, Türkiye'deki son tutuklamalar ve protestolarla ilgili yalnızca "endişelerini" dile getirdi. Avrupa liderleri ise, birkaç istisna dışında, güçlü bir yanıt vermekte başarısız oldular."