Eski Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’e açtığı manevi tazminat davasında son karar Yargıtay’dan geldi. Yüksek Mahkeme, Bölge Adliye Mahkemesi’nin tazminat koşullarının oluşmadığına hükmettiği kararı onayarak davanın reddini kesinleştirdi.
Akar, Özel’in kendisi hakkında sarf ettiği “Silah arkadaşların sana haklarını helal etmeyerek öldüler” ve “rezil” sözleri nedeniyle 500 bin TL manevi tazminat talep etmişti. Ancak Yargıtay, bu ifadelerin kişilik haklarına saldırı değil, ağır eleştiri kapsamında değerlendirilmesi gerektiğine hükmetti.
Daha önce Ankara 28. Asliye Hukuk Mahkemesi, Akar’ı haklı bularak Özel’in 15 bin TL tazminat ödemesine karar vermişti. Ancak Özel’in itirazı üzerine dosyayı inceleyen Bölge Adliye Mahkemesi, bu kararı bozarak davanın reddine karar vermişti.
Akar’ın temyiz başvurusunu değerlendiren Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, Bölge Adliye Mahkemesi’nin kararını oybirliğiyle onadı. Böylece Özgür Özel’in mahkeme kararı kesinleşmiş oldu.
"Aynı gün kürsüde cevap verildiği anlaşılmıştır"
Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin onama gerekçesinde, Anayasa Mahkemesi (AYM) ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarından örnekler verilerek, şunlar kaydedildi:
"Davalı tarafından, davacının birtakım ifadelerine cevaben kullanılan 'rezil' kelimesinin davacının şahsına değil, önceki icra etmiş olduğu görevi yerine getirme şekline yönelik değer yargısı ve sert eleştiri niteliğinde olduğu, davalının güncel bir konu ile ilgili partisi adına ve kişisel değerlendirmelerde bulunduğu, kamu görevinin akabinde siyasetçi olarak görev yapan davacının mevcut konumu gereği eleştirilere daha fazla katlanması gerektiği; aynı şekilde Milli Savunma Bakanlığı’nın (MSB) bütçe görüşmeleri esnasında davalı tarafından sarf edilen söz ve ifadeler değerlendirildiğinde de özellikle Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ile güvence altına alınan yasama dokunulmazlığı çerçevesinde davacının önceki görevi yerine getirme şekline ilişkin sert ve ağır eleştiri olarak kabul edilmesi gerektiği, bu sözlere davacı tarafından aynı gün kürsüde cevap verildiği anlaşılmıştır."
Gerekçede, AYM’nin pek çok kararında da benimsendiği gibi demokratik bir toplumun zorunlu temellerinden olan ve toplumun ilerlemesi, bireyin özgüveni için gerekli temel şartlardan birini teşkil eden ifade özgürlüğünün, sadece kabul gören veya zararsız yahut kayıtsızlık içeren bilgiler veya fikirler için değil, aynı zamanda kırıcı, şok edici veya rahatsız edici olanlar için de geçerli olduğu vurgulandı.
"Sert eleştirilere katlanması gerekiyor"
AYM'nin yine pek çok kararında, ifade özgürlüğünün bir dereceye kadar abartıya hatta kışkırtmaya izin verecek şekilde geniş yorumlanması gerektiğini kabul ettiği aktarılan gerekçede, şu tespitler yapıldı:
"Davalı tarafından kaba, incitici ve kışkırtıcı birtakım söz ve ifadeler kullanılmış ise de değer yargılarından oluşan bu ifadelerin polemik çıkartmaya, şiddetli tepkiler yaratmaya ve taraftarlarını konsolide etmeye yönelik siyaset üslubunun bir parçası olduğunun kabul edilmesi ve siyasetçilerin konumu itibarı ile yapılan bu sert eleştirilere katlanması gerektiği, tüm bu açıklamalar ışığında davalı tarafından sarf edilen söz ve ifadelerin, davacının kişilik haklarına saldırı oluşturmayacağı, sert ve ağır eleştiri niteliğinde olduğu, davalının ifade özgürlüğüne üstünlük tanınması gerektiği, demokratik toplum tarafından meşru sayılabilecek nitelikte, ifade özgürlüğüne getirilmesi gereken bir sınırlamanın gerekli olmadığının anlaşılmasına göre, temyizen incelenen karar usul ve kanuna uygun olup davacı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir."