Türk Dili ve Edebiyatı branşında dereceye girmeyi başaran öğretmen adayı, yıllar süren hazırlık sürecinin ardından elde ettiği başarıya rağmen hayal kırıklığına uğradı. KPSS’de 78. olarak büyük bir başarı elde etmesine rağmen, açıklanan 29 kişilik kontenjan nedeniyle hiçbir tercih yapamayacağını belirtti.
Aday, sosyal medyada yaptığı paylaşımda şu ifadelere yer verdi:
“35 bin kişi içinde 78. oldum ama atanamıyorum. 81 ilde binlerce lise varken sadece 29 Türk dili ve edebiyatı öğretmeni mi eksik? Bu mu eğitime verilen değer? Sevinçten ağlamıştım, şimdi üzüntüden ağlıyorum.”
EĞİTİM POLİTİKASINA TEPKİLER BÜYÜYOR
Adayın paylaşımı sosyal medyada kısa sürede büyük yankı uyandırdı. Öğrenciler, eğitimciler ve kamuoyunun çeşitli kesimlerinden çok sayıda kullanıcı, eğitimdeki atama politikalarının gözden geçirilmesi gerektiğini savundu. Yorum yapan birçok kişi, öğretmen açığının olduğu bir ülkede bu denli düşük kontenjanların kabul edilemez olduğunu dile getirdi.
Özellikle Türk Dili ve Edebiyatı gibi temel branşlarda nitelikli öğretmenlerin sistem dışında kalmasının, hem eğitimin niteliğine zarar vereceği hem de öğretmen adaylarının motivasyonunu düşüreceği vurgulandı.
"ALIM YOKSA, EMEK NEYE YARAR?"
Sınav süreci boyunca emek veren on binlerce adayın durumunun belirsiz olduğunu belirten öğretmen adayı, “Bu kadar düşük kontenjan, sadece beni değil, yüzlerce başarılı öğretmen adayını umutlarından etti. Bu sistem nitelikli eğitimcileri dışarıda bırakıyor. Emek verip derece yapmak artık yetmiyor” diyerek kamuoyuna seslendi.
ATAMA SAYILARI YILLARDIR TARTIŞMA KONUSU
Türkiye'de öğretmen atamaları son yıllarda sık sık tartışma konusu oluyor. Binlerce eğitim fakültesi mezunu ve formasyon almış öğretmen adayı, her yıl açıklanan düşük kontenjanlar nedeniyle mesleğini yapamıyor. Eğitim sendikaları ve uzmanlar, Milli Eğitim Bakanlığı'nın kontenjan belirlerken sadece norm kadro değil, aynı zamanda öğretmen ihtiyacını da göz önünde bulundurması gerektiğini savunuyor.
Atama bekleyen öğretmen adayları, kontenjanların artırılmasını, şeffaf ve ihtiyaç odaklı bir kadro planlamasının yapılmasını istiyor. Ayrıca sınav sistemiyle başarılı olan adayların dışarıda kalmasının önüne geçilmesini talep ediyorlar. Bu son olay da, eğitimde fırsat eşitliği ve liyakat ilkesinin ne ölçüde uygulandığına dair kamuoyunda yeni soruları gündeme getirmiş durumda.
