İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Genel Sekreter Yardımcısı Mahir Polat, 23 Mart’ta tutuklandığı soruşturma kapsamında bugün adli kontrol şartıyla tahliye edildi. Mahir Polat, akşam saatlerinde Marmara Cezaevi’nden çıktıktan sonra saat 21.00 sıralarında İstanbul Beşiktaş’taki evine ulaştı. Tahliyesi sonrası ilk kez kameraların karşısına geçen Polat, evinin önünde kendisini bekleyen basın mensuplarına ve yakınlarına açıklamalarda bulundu.

CHP’ye Kayyum İddiaları Başını Yaktı: Rasim Ozan Kütahyalı Gözaltına Alındı! CHP’ye Kayyum İddiaları Başını Yaktı: Rasim Ozan Kütahyalı Gözaltına Alındı!

Polat’a eşi Binnur Polat eşlik ederken, evinin önünde onu karşılayan yakınları, komşuları ve dostlarıyla uzun uzun kucaklaştı. Cezaevinden çıktıktan sonra kısa bir süre araç kullandığı, ardından direksiyonu eşine devrettiği öğrenildi.

“Bu bir siyaset meselesi değil, Türkiye’nin vicdan meselesidir”

Açıklamasında kendisine destek olan herkese teşekkür eden Polat, duygularını şu sözlerle ifade etti:

“Çok zor bir gündü. Bütün dostlarım, sevdiklerim hâlâ orada. Bu, insanın duygusunun başka bir şeyle sınandığı bir an oluyor. Türkiye toplumu, Türk milleti, kemaletle, vicdanla her zorluğun üstesinden gelir, buna inanıyorum. Bu sadece bir parti, bir zümre, bir siyaset meselesi değil. Bu, hakikaten Türkiye’nin vicdanlı insanlarının, her zümreden, her partiden insanların, daha huzurlu, daha kardeşçe bir ülke için çabalayan gençlerin yan yana geleceği bir Türkiye özlemidir. Ben her şeyin daha iyi olacağına gerçekten kalpten inanıyorum.”

Polat şöyle devam etti:

"Ben çok borçlu hissediyordum bu topluma kendimi"

"Memleketin vicdanına hep inandım. Bu süreçte ben hiçbir sosyal medya mesajını sağlıklı olarak göremedim. İnanılmaz bir onur yaşattı herkes burada. İnsanlar herhalde böyle bir şeyi yaşamak için bu kadar kötü bir şey yaşamaması gerekiyor ama ben eğer insanlığımıza, bize, hepimizden şifa olacaksa şifa olsun diyeyim. Türkiye'nin daha güzel günler görmesi, bunun için hep beraber çalışacağımızı günleri düşünüyorum... Ben çok borçlu hissediyordum bu topluma kendimi. Ama şu an hissettiğim hepsinden daha öte. O yüzden daha çok çalışacağız, daha çok gayret göstereceğiz. Hepimiz bu ülkeye çok şey borçluyuz"

Volkan Konak'ın mezarına gitmeyi isterdim

Volkan Konak'ı kaybetmenin üzüntüsünü de yaşayan Polat, Ekrem İmamoğlu'nun çalışma koşullarını da aktardı:

"Bir de Volkan Konak'ın mezarına gitmeyi isterdim ama ne yazık ki ev hapsi olacağı için gidemeyeceğim. Volkan abi çok özel bir değerdi... Herkesin başı sağ olsun" dedi. Gazetecilere de teşekkür eden Polat, "Silivri'deki genç kardeşlerim hep aklımdaydı. Bazılarından haber alabildim. Onlarla birebir görüşebildim. Onların hepinize çok selamı var. Emrah (Şahan) benim canımdır, kardeşimdir. Emrah'ım çok selamı var. Gürkan (Akgün) benim canım. Onu çok seven var. Tayfun'un (Kahraman) çok selamı var. Ekrem başkanımız çok çalışıyor. Orayı arada bir çalışma noktasına çevirdi. Onun çok selamı var."

Polat şöyle devam etti:

Ben umutluyum

"Türkiye'nin bu zor günleri herkesin birbirini daha iyi anlayacağı, daha çok konuşacağı, bu sorunları geride bırakacağı günler olarak geçmesini kalpten diliyorum. Ülkenin aşamayacağı sorun yok. Çok zor koşullardayız ama şuna inancım tam; Burası çok köklü bir medeniyet. Çok köklü bir geçmişimiz var. Ve insanlar, daha çok dinler, daha çok anlarsa, kalpler daha çok açılırsa bu sorunların hepsini bitireceğimize inanıyorum. Ben umutluyum, umutlu olmak istiyorum"

21 yaşından beri hastane hastane gezen biriyim

Mahir Polat, sağlık durumuyla ve bazı paylaşımlarla ilgili bir soruya da şu yanıtı verdi:

"Şu an bile şaşkınım yani bunları görünce. Çok uzun yıllardır aile öyküsünde ağır direnç, tansiyon olan, 21 yaşından beri hastane hastane gezen birisiyim. Çalışmak bize çok iyi geliyordu ve çok çalıştık, çok ürettik. Üretince kendimizi çok iyi hissettik. Çünkü kendi çocukluğumuzda çalışıyor gibi çalıştık. Yani ben yoksul bir ailenin kentin varoşunda büyümüş bir evladıyım. Her zaman kendi yoksulluğumu ve şu an birilerinin erişemediğini bilerek çalıştık. Şu an belki aramızda olmayan arkadaşlarımızın hepsi böyle çalıştılar. Biz bu ülkeye güzel şeyler kazandırmaya çalışan, bu ülkenin gariban çocuklarıyız. Biz Anadolu çocuklarıyız.

Yaşamın umudu her yerden fışkırıyor

Hangi zümreden olursa olsun biliyorum ki bu yüreği taşıyan başka insanlar da var ve bu çocukların enerjisi bitmeyecek. Türkiye kendi çocuklarıyla şifa bulacak. Ben bu günlerde bir zorluk yaşıyordum. Mental olarak zorluk yaşamıyordum ama fiziksel olarak çok zorluk yaşıyordum. Tabii bunca insanın desteği karşısında da güç buluyorsunuz ama Silivri'nin koşulları hakikaten zor koşullar. İnsanların her zaman dayanabilecekleri koşullar değil. Ama benim havalandırmamda arka tarafta küçücük bir yer vardı. Sanırım dört metreye üç metre. Ölçemedim çok emin değilim. Her taraf beton. Orada küçücük bir oyuk vardı. Bir beş santimlik bir oyuk. Betonun içinde bir oyuk oluşmuş. Oraya da toz toprak birikmişti. O da toprak olmuş. Orada dört yapraklı bir yonca yani dört tane ayrı dalı olan yonca çıkmıştı. Yaşamın umudu her yerde fışkırıyor. Her yerden bir güzellik fışkırıyor. Yeter ki iyiye, güzele emek verelim. Çok teşekkür ediyorum arkadaşlar"

Kaynak: Haber Merkezi