20. yüzyılda bebekleri hayattan koparan ishal salgını, Doktor Ernst Moro'nun keşfettiği mucizevi bir çorba ile sona erdi. Bu çorba, üç basit malzeme kullanılarak hazırlanıyor ve sadece hastalıkla mücadelede değil, aynı zamanda ölümcül sonuçları durdurmakta da etkili oldu. İşte günümüzde dahi etkisini koruyan bu özel çorbanın tarifi ve neden bu kadar etkili olduğuna dair detaylar...
DEVAM ETMEK İÇİN TIKLAYINIZ...
Bugün, insan ömrünün nasıl uzatılabileceği konusunda yoğun tartışmalar yaşanıyor. Ancak 20. yüzyılın başlarında durum çok farklıydı; ortalama yaşam süresi bugünkünün neredeyse yarısı kadar kısaydı. Ancak bu kısa ömürlerin nedeni, genellikle insanların 35 veya 40 yaşlarında ölmesi değil, aslında bebeklik dönemindeki ölüm oranlarıydı. Her dört çocuktan biri, doğumdan sonraki ilk birkaç yılda hayatını kaybediyordu.
Bu dönemde bebeklerin yaşama şansı o kadar düşüktü ki, bu ölümler ortalama yaşam süresini büyük ölçüde etkiliyordu.
Evlerdeki bebek ölüm oranının büyük bir kısmı (%95'i) o dönemde ishal kaynaklıydı. Ancak bu trajik tabloyu değiştiren kişi, basit bir tarifle Avrupa'daki ölüm oranlarını etkileyen Ernst Moro oldu. Moro, sıradan bir doktor değildi. 1906'da, genç yaşta, Münih'te pediatri dersleri vermesine resmi olarak izin verildi ve sadece iki yıl sonra Almanya'daki Heidelberg Üniversitesi'nde profesör unvanını aldı. Bu unvanı alırken sadece 34 yaşındaydı.
Aynı yıl içinde, Moro, havuç çorbasının inanılmaz etkisini keşfetti. O zamanlar, ishali tedavi edecek ne antibiyotik ne de ilaç bulunmaktaydı. Ancak havuç çorbası, hastalığın en şiddetli vakalarını bile durdurdu ve doktorlar bu etkiye hayret ettiler. Ancak sonraki yüzyıl boyunca, bu çorbanın neden bu kadar etkili olduğu tam olarak açıklanamadı. Ernst Moro'nun keşfi, tıp dünyasında bir devrim niteliğindeydi ve bebek ölümlerini büyük ölçüde azaltarak birçok hayatı kurtardı.
1983'te Erlangen'deki Üniversite Çocuk Hastanesi'nden Profesör Josef Peter Guggenbichler'in yaptığı önemli keşif, havuç çözeltisindeki karbonhidratların ishalin durdurulmasına ve çocukların iyileşmesine nasıl yardımcı olduğunu gösterdi. Çorbadaki oligosakkaritler, kötü bakterilerin bağırsak duvarına yapışarak hasara neden olmasını engelliyor. Bu durum, 2002'deki başka bir çalışmada da teyit edilmiş; Profesör Guggenbichler, bu bulguları bir röportajda detaylandırmıştı.
Oligogalakturonik asitler, bağırsak duvarındaki reseptörlere benzer şekilde davranarak E. coli ve salmonella gibi patojenik bağırsak bakterilerinin bağırsak duvarına yapışmasını engelliyor. Bu buluşlar, ishalin tedavisinde ve çocukların sağlığının korunmasında önemli bir adım oldu.
Bu çorba, günümüzde dahi eczaneden satın alabileceğiniz oral rehidrasyon solüsyonundan daha etkili olduğu belirtiliyor. İçerdiği çok az miktardaki oligogalakturonik asitler, bakterilerin bağırsak duvarına yapışmasını engelleyerek onları dışkı yoluyla atmanızı sağlıyor. Bu etki, ishalin kontrol altına alınmasına ve iyileşmenin hızlanmasına yardımcı oluyor.
Ayrıca, başka bir çalışma, bu çorbanın antibiyotiğe dirençli bakterilerin neden olduğu ishali bile iyileştirebileceğini gösterdi. Bu önemli keşif, antibiyotiklerin yan etkilerine maruz kalmadan bakteriyel ishali tedavi etmek için alternatif bir yöntem sunabilir. Bu çalışmaların sonuçları, bu geleneksel çorbanın modern tıbbın yanı sıra antibiyotik direnci gibi zorlu sağlık sorunlarıyla da başa çıkabilecek bir potansiyele sahip olduğunu gösteriyor.
Eczacı Müfit Karacabeyli'nin tarifiyle meşhur Moro çorbasını hazırlamak oldukça basit:
Malzemeler:
- 500 gram havuç
- 2 litre su
- Bir tutam tuz
Hazırlanışı:
- Havuçları orta büyüklükte parçalara kesin ve 2 litre suyun içinde yumuşayana kadar en az 90 dakika pişirin.
- Pişen havuçları blenderdan geçirin ve tekrar 1 litre kaynar su ile karıştırın.
- Bir tutam tuz ekleyerek çorbayı tatlandırın.
Bu basit tarifle hazırlanan Moro çorbası, ishalin kontrol altına alınmasına ve iyileşmenin hızlanmasına yardımcı olabilir.