Adana sokaklarında dolaşırken “Vücudum şehrini seyran eylerken”, cihanda eşi bulunmaz bir dilber aradı gözlerim!
Candan başka yoktur elde sermayem
O da sana gurban olsun can dilber
Fedakarlığım mumbar kadar kıymet görmeyince, “Halep’te bir güzel gördüm” diyenleri kendi haline bırakıp, “Ben de gittim bir geyiğin avına”!
***
Davul sesi gibi uzaktan yayılan bir uzun havayla havamı buldum:
- Şu cerenin kaşı gözü sürmeli…
Türküyü çığıranın hali haraptı. Çünkü;
Şu cerenin dolakları yokuşlu
Kaşı gözü guduretten nakışlı
Kurumu da yavrı şahan bakışlı.
Sabahtan karşıma çıktı bu ceren
Aklımı başımdan aldı bu ceren
***
Ben ise; “Nerde benim mor sümbüllü bağlarım” diyerek gurbet elde ah çekerek o yana bu yana seğirtip duruyordum!
Öyle ya, “Varıp neylemeli sılayı gayrı”! Sılaya böyle bakarken, “Gurbette halimi soran olmadı”.
Adana’dan çıktım, kaşlarımı yıktım, sevgiliye gittim! Diyeceklerim vardı:
Kırmızı gül olsan har olamazsın
Azrail olsan can alamazsın
Dünyayı kalbura koysan elesen
Sen de benim gibi yar bulamazsın
Yüz çevirdi…
Hemen kendime geldim, aslıma döndüm:
-Üryan geldim gine üryan giderim…
YAZININ DEVAMI DİĞER SAYFADA>>>