Karız Kanalı, Deniz Seviyesinin altında bulunan Turfan vilayetinin merkezi olan Turfan şehrinde yer alıyor. Bu şehir, su kaynaklarının kıt olduğu ve son derece kurak bir iklimin hüküm sürdüğü bir bölgede bulunuyor. Su sıkıntısını çözmek amacıyla yaklaşık 2 bin yıl önce, Tanrı Dağlarından Turfan'a doğru toplam uzunluğu 5 bin 272 kilometreyi bulan yer altı su kanalları inşa edildi.















Tam 2 bin 200 yıl önce inşa edildiği düşünülen bu yapı, günümüzde bile görenleri şaşkına çeviriyor. Ardında ise Türk mühendislik becerisi ve zekası var.





























Karız Kanalları, eski bir yeraltı su şebeke sistemi olup Turfan bölgesine yapılmıştır. Uygur Türkleri tarafından inşa edilen bu kanallar, dünya uygarlık tarihinde önemli bir yere sahiptir. Çölün altına yapılan bu muazzam yapılar, yaklaşık 2 bin 200 yıl önce oluşturulmuş ve Çin Seddi kadar uzun bir mesafeye yayılmıştır. Kanallar, dünya mimari harikaları arasında sayılmaktadır ve çölün altına döşenen bir ağ gibi yayılmıştır.















Tanrı Dağları ve Turfan Bölgesi arasındaki kısım, aşırı sıcak olan çöllerden oluşmaktadır. Bu sebeple suyun buharlaşmasını önlemek için bu kanallar yerin altına inşa edilmiştir. 


Karız Kanalları,  Çin Seddi ve Beijing-Hangzhou Büyük Kanalı’yla birlikte dunyanın üç büyük mimari harikası olarak kabul edilmektedir. Çin seddi 800 yılda inşa edilmiş 400 yılında Çin'i Türkler yönetmiştir. Bu yüzden SED inşaatına hiçbir Hun Türk Moğol baskın yapmamıştır.















Dünya'nın ikinci uygarlık harikası olarak kabul edilen bu muazzam kanallar, çölün altına döşenmiş bir ağ gibi uzanır ve toplam uzunlukları 5000 kilometreyi aşmaktadır. Kanalların derinliği 110 metreden başlamakta olup, belirli aralıklarla kuyular açılmıştır. Bu kuyular, sırasıyla 90, 80, 70, 60 ve en son olarak Turfan'da 10 metrenin altına inmektedir. Kanalların işleyişi tamamen yerçekimi prensibine dayanmaktadır.















Antik Tartaria veya Uygur uygarlığı tarafından M.Ö. 500’lü yıllarda yapılan Karız Kanalları, muazzam bir planlama ve hesaplama sürecinin ürünüdür. Kanalların eğimi, açısı, suyun akışının sağlanması ve doğru yoldan gitmesi için ileri düzeyde matematik, fizik ve mühendislik becerileri kullanılmıştır.


Bu kanalların inşası sırasında kullanılan teknikler, o dönemdeki uygarlığın iyi organize olmuş ve ileri düzeyde bilgiye sahip olduğunu göstermektedir. Pompa gereksinimi olmadan suyun yüzeye çıkarılması sağlanmış ve su en verimli şekilde kullanılmıştır. Bu durum, antik çağlardaki insanların doğal kaynakları akıllıca kullanma ve karmaşık problemleri çözme yeteneklerini göstermektedir.

Avrupalılar tarafından göçebe ve barbar bir halk olarak tanıtılan antik Türklerin aslında medeniyeti yaratan insanlar olduğu ortaya çıkmaktadır. Yapılan birçok araştırma ve bulgular, ilk tarım toplumlarının Türkistan'da kurulduğunu göstermektedir. Turfan Bölgesi'nde yaşayan ustaların, kanalların yapıldığı eski çağlarda Sümerler döneminin matematiğine sahip oldukları tahmin edilmektedir. Bu bulgular, antik Türklerin sadece göçebe hayat tarzına sahip olmadıklarını, aynı zamanda medeniyetin gelişimine katkıda bulunan bir toplum olduğunu ortaya koymaktadır.















Deniz seviyesinin altında kalan tarım alanları, köyler ve yerleşim merkezlerinin su ihtiyacı bu kanallar aracılığıyla karşılanmaktadır. Kanallar, günde 858 metreküp su taşımaktadır. Bu kanallar, yağışın çok az olduğu ve ovalık bir bölge olan Turfan Bölgesi'nin hayat kaynağı olarak önemli bir rol oynamaktadır.