Sednaya Hapishanesi, Suriye’nin başkenti Şam’ın yaklaşık 30 kilometre kuzeyinde, dağlık bir bölgede bulunan ve Esed rejimi tarafından işletilen bir askeri cezaevidir. Bu hapishane, özellikle 2011 yılında başlayan Suriye iç savaşı sonrasında, insan hakları ihlalleri, sistematik işkence ve toplu infazlarla anılmıştır.
2011 ile 2018 yılları arasında, Sednaya Hapishanesi’nde yaklaşık 30 bin mahkûmun işkence sonucu hayatını kaybettiği veya infaz edildiği tahmin ediliyor.
Mahkûmlar, genellikle birkaç dakika süren askeri mahkemelerde yargılanmış ve hızla idam cezalarına çarptırılmıştır. İnfaz edilen veya işkence sonucu ölen tutukluların cesetleri, Tişrin Askeri Hastanesi aracılığıyla toplu mezarlara gömülmüştür.
Hapishaneden sağ kurtulanların tanıklıkları, içeride uygulanan ağır işkence yöntemlerini ve insanlık dışı koşulları gözler önüne sermektedir. Mahkûmlar, açlık, dayak, elektrik şoku ve cinsel şiddet gibi çeşitli işkence yöntemlerine maruz kalmışlardır.
Ayrıca, “tuz odaları” olarak adlandırılan alanlarda, morg olmadığı için ölen tutukluların cesetleri bekletilmiştir. 2024 yılının Aralık ayında, muhalif grupların Şam’ın kontrolünü ele geçirmesiyle Sednaya Hapishanesi basılmış ve içerideki tutuklular serbest bırakılmıştır. Bu gelişme, hapishanenin yıllardır süregelen insan hakları ihlallerini bir kez daha dünya gündemine taşımıştır.
Sadnaya Hapishanesi (Saydnaya Prison), Suriye’nin başkenti Şam’ın kuzeyinde yer alır ve Suriye rejiminin en kötü şöhrete sahip hapishanelerinden biridir. 1987’de inşa edilen bu hapishane, özellikle siyasi tutuklular için bir işkence merkezi olarak bilinir.
Hapishane, başta rejim muhalifleri olmak üzere, gazeteciler, insan hakları aktivistleri ve sıradan vatandaşları cezalandırmak amacıyla kullanılmaktadır. Suriye iç savaşı sırasında bu yerin önemi daha da artmıştır.
Sednaya, insan hakları ihlalleriyle tanınır. Tutuklular ağır fiziksel ve psikolojik işkencelere maruz kalır. Açlık, yetersiz sağlık hizmetleri ve hijyenik olmayan koşullar, mahkumların karşılaştığı temel sorunlardandır.
Uluslararası Af Örgütü, 2011-2015 yılları arasında Sadnaya’da 13.000’den fazla kişinin gizli infazlarla öldürüldüğünü rapor etmiştir. İnfazlar genellikle toplu şekilde gerçekleştirilir ve cesetler toplu mezarlara gömülür.
Sadnaya, bazen “Sessizlik Hapishanesi” olarak anılır. Tutuklular tamamen izole edilir, aileleriyle hiçbir iletişim kuramazlar. Bu izolasyon, orada yaşanan insan hakları ihlallerinin üzerini örter.
Uluslararası insan hakları örgütleri, Sadnaya’yı defalarca kınamış ve buradaki uygulamaları “savaş suçu” veya “insanlığa karşı suç” olarak tanımlamıştır. Ancak rejim, buradaki bilgileri sıkı bir şekilde gizli tutmaktadır.
Sadnaya Hapishanesi’nden kurtulan çok az kişi, orada yaşanan işkenceyi dış dünyaya aktarabilmiştir. Uydu görüntüleri ve görgü tanıklarının ifadeleri, bu ihlalleri doğrulamaktadır.
Sadnaya Hapishanesi’nden kurtulan bir mahkûm, maruz kaldığı işkenceler nedeniyle hafızasını kaybetti. Rejimin en büyük işkence merkezi olan bu yerde, kadın-erkek fark etmeksizin tecavüz, öldürme ve sakat bırakma suçları sistematik olarak işleniyordu.
Sadnaya Hapishanesi’nin fotoğrafını Google Maps dışında çekebilen yok. İçeriye avukat ya da ziyaretçi girişi imkânsız. Eldeki bilgiler yalnızca oradan kurtulabilen 3-5 kişinin söylediklerinden ibaret. Hapishanede ışıklar hep kapalı olduğundan, çıkanlar da sağlıklı konuşamıyor.
Sadnaya Hapishanesi’nde yer altında hala ulaşılamayan 3 katın bulunduğu ve çoğu mahkumun buralarda tutulduğu iddia ediliyor. Alt katları açan kapıların bulunamadığı, çünkü şifreler ve teknik bilgilere ihtiyaç duyulduğu belirtiliyor. Çözüm olarak ise ancak betonun kazılması gerektiği ifade ediliyor.
Birinci kat: Havalandırma eksikliği nedeniyle mahkûmlar neredeyse boğularak ölüyordu. Burada yaklaşık 40 bin mahkûm bulunduğu tahmin ediliyor.
İkinci kat: Henüz ulaşılamamıştır, ancak burada 80 bin mahkûmun bulunduğu düşünülüyor.
Üçüncü kat: Rejimin gözünde “en tehlikeli mahkûmlar” olarak kabul edilen yaklaşık 30 bin kişi bu katta tutulmakta.
Şam’ın ele geçirilmesiyle muhalifler Sednaya hapishanesinde bulunan mahkumları kurtarmaya gittiğinde korkunç görüntülerle karşılaştılar. Cezaevinde demirden infaz presi makinesinin olduğu görülürken Suriye rejiminin mahkûmları astıktan sonra cesedi preslere koyup cesetleri dümdüz ettiği ortaya çıktı.
Şam yakınlarındaki Sednaya Hapishanesi’nden kurtulan bir görgü tanığı, yaşadığı dehşeti şöyle anlatıyor:
Şafak vakti hücrelere baskın yapıp isimleri okurlardı. İsimleri okunanlar idam edilmek üzere dışarı çıkarılırdı. Seçilen mahkumları sabah kahvaltısından önce alıp üç gün aç ve susuz bırakırlardı. Darağacını cezaevine getirir, insanları idam eder ve cesetleri patates çuvalı gibi üst üste yığarlardı.
Lübnan vatandaşı Claude Lişa da 40 yıl sonra Sednaya Hapishanesi'nden kurtarılanlar arasında.
Sednaya Hapishanesi'nde işkenceden ötürü aklını yitirmiş halde bulunan şahsın Samir Dendil isimli bir Lübnan vatandaşı olduğu belirlendi.