2025 yılının en önemli toplu pazarlık süreçlerinden biri olan bu görüşmelerde gözler, Perşembe günü yapılacak ikinci toplantıya çevrildi. İşte detaylar...
Kamu işçileri adına masaya oturan TÜRK-İŞ ve HAK-İŞ konfederasyonları, taleplerini ortak bir metinle hükümete sundu.
İşveren tarafını ise Türk Ağır Sanayii ve Hizmet Sektörü Kamu İşverenleri Sendikası (TÜHİS) temsil ediyor.
İlk görüşme geçtiğimiz hafta TÜHİS ev sahipliğinde gerçekleşti. Taraflar, 24 Nisan Perşembe günü bir kez daha masaya oturacak.
İşçi tarafı, hükümetin zam teklifini bir an önce açıklamasını beklerken, mevcut beklentiler TÜHİS’in bu hafta yapılacak toplantıda henüz net bir karşı teklif sunmayacağı yönünde.
Görüşmelere, TÜHİS Genel Sekreteri Adnan Çiçek’in yanı sıra, TÜRK-İŞ ve HAK-İŞ’in üst düzey yöneticileri de katılıyor. Süreci yakından takip eden işçiler, belirsizlik nedeniyle gergin.
27 Şubat 2025’te başlayan müzakerelerde, idari konuların büyük bölümü üzerinde anlaşma sağlandı.
Ancak, ücret artışı ve sosyal haklar gibi maddi kazanımlar konusunda hâlâ bir uzlaşma sağlanabilmiş değil.
Bu durum işçiler arasında sabırsızlığı artırıyor. Özellikle en düşük kamu işçisi maaşının yaşam koşullarına uygun hale getirilmesi, sürecin en kritik başlıklarından biri olarak öne çıkıyor.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, görüşmelerin sağduyu ve teknik analizlerle ilerlediğini ifade etti.
İlk toplantının TÜHİS’in ev sahipliğinde gerçekleştiğini hatırlatan Bakan, “Ücretler, özlük hakları ve sosyal yardımlar teknik heyetler tarafından detaylıca değerlendiriliyor.
Hazine ve Maliye Bakanlığı ile Cumhurbaşkanlığı Personel ve Prensipler Genel Müdürlüğü de süreci yakından takip ediyor,” açıklamasında bulundu.
TÜRK-İŞ ve HAK-İŞ’in sunduğu 21 maddelik talepler listesi, kamu işçilerinin beklentilerini açıkça ortaya koyuyor. Buna göre;
Günlük en düşük brüt ücretin 1800 TL’ye yükseltilmesi,
Yeni ücretlerin kıdeme bağlı olarak artırılması,
2025’in ilk yarısında yüzde 50 oranında maaş zammı,
2025’in ikinci yarısı ve 2026’nın iki döneminde yüzde 25’lik zam,
Her dönem için yüzde 10 refah payı talebi ön planda yer alıyor.
Ayrıca, talep edilen zam oranlarının enflasyonun altında kalması durumunda aradaki farkın da işçilere ödenmesi gerektiği vurgulanıyor.
oplu iş sözleşmesi görüşmeleri yalnızca maaş artışı anlamına gelmiyor. Bu süreç, geçim sıkıntısı yaşayan yüz binlerce işçi ve ailesi için ekonomik geleceğin şekillendiği bir dönüm noktası.
Bu nedenle sadece sendikalar değil, tüm kamu çalışanları hükümetin vereceği kararı büyük bir dikkatle takip ediyor.