FRESCO BAR NASIL KAPANDI?
Ömer Türkoğlu, Ankara’daki milli mücadele ve erken cumhuriyet dönemindeki eğlence mekânlarıyla ilgili açıklamalarda bulundu. Son zamanlarda tarihçilikte ‘mikro tarih’ çalışmalarının çok önem kazanmaya başladığını söyleyen Türkoğlu, “Bu bağlamda semt tarihleri, mahalle tarihleri, ilçe tarihleri, şehir tarihleri olduğu gibi böyle kalıcı mekânlar pasajlar, eğlence mekânları, pavyonlar, barlar, pastaneler, uzun ömürlü olan mekanlar tarihsel kimliğe kavuşma çabası içinde. Bunun gerçekten güzel bir örneği Fresco Bar. Ankara’nın ilk barlarından birisidir.” dedi. Türkoğlu, Jules Fresco’nun işletmeciliğini yaptığı barın nasıl bir yer olduğu ve nasıl komik olaylar sonunda kapanmak zorunda kaldığını katılımcılarla paylaştı.
Sınıfsal bağlamda, erken cumhuriyet yıllarında Ankara’da üst düzey bürokratların, devlet adamlarının ya da Ankara’da elçiliklerde çalışanların veya Ankara’ya herhangi bir iş takip etmek üzere gelmiş iş adamlarının akşam gittikleri mekânların belli olduğunu söyleyen Türkoğlu, “Önceden Fresco’nun Barı vardı sonra Karpiç oldu oralara giderler veya devlet adamlarından birisiyse veya onlarla bir akşam geçirecekse Ankara Palas vardı, zenginler oradaydı vs. Ama diğer taraftan Cahit Sıtkı gibi, Orhan Veli gibi, Melih Cevdet gibi, Rıza Arolat gibi şairlerin, yazarların gittiği yer Yeni Hayat meyhanesi, Kürdün meyhanesidir, Üç Nal meyhanesidir. Bunlar da hakikaten merkezin biraz kıyısında, çeperindedir ve oraya giden insanların oraya gitme sebepleri çok barizdir, bellidir. Fiyat çok önemlidir birincisi, ikincisi de kendi sosyal çevresinden insanların bir araya geldiği yerdir.” dedi.
ANKARA’NIN İLK BARI FRESCO
“Ulus o kadar hızlı değişiyor ki, takip edemiyorsunuz. Ay ay değişiyor. Sürekli üzerinde oynanıyor.” diyen Türkoğlu, “Mesela bugün Millet Bahçesi olarak açılan yerin apayrı bir tarihi var. Ulus’ta şimdi yeni yapıldı, heykelin ve eski meclisin tam karşısında, yıkılan 100. Yıl Çarşısının olduğu yerde. Ki orada milli mücadele yıllarından önce 5. Kolordu’nun binası vardı. Asker oraya zorla el koydu. Orası özel idarenindi. Özel idare, “Benim buraya harcayacak param yok, belediye baksın” dedi. Belediye de orayı park yaptığı zaman baktılar ki bir sabah asker gelip oraya çadır kurmuş, 5. Kolordu’yu oraya taşımış. Daha sonra o 5. Kolordu’dan kalan barakalarda Ankara’nın ilk barı diyebileceğimiz Fresco Bar açıldı. Onun kapanması da zaten çok komik ve trajiktir.
Jules Fresco İstanbullu bir Yahudi. Ankara’ya geliyor ve 1922 yılında ilk Fresco Barı’nı açıyor. Bu Ankara’da büyük bir olay oluyor. Hatta 1924 yılında Ankara’da görevli bir İngiliz Yüzbaşı’sı oraya gidiyor, daha sonra anılarında oraya da bir paragraf ayırıyor. ‘Burası çok güzel mekân fakat çok ölü, hiç kadın yok, garsonlar doğru dürüst hizmet etmeyi bilmiyorlar.’ diyor. ‘Böyle bir mekân ama bütün şehirde bir tek orası var mecburen oraya gidiyoruz.’ diyor. Tabi bu çok uzun sürmüyor. Zaman içerisinde Fresco orayı iyi yönetemiyor fakat hükümet yetkilileri de Fresco’nun orayı kapatmasını istemiyorlar. Çünkü daha Ankara Palas falan inşa edilmemiş. Ora da kapanırsa bu üst düzey görevlilerin birilerini ağırlayacakları bir sosyal mekân kalmayacak, bu çok kötü bir şey. O dönemde Fresco bankaya borçlanıyor ve borçlarını ödeyemediği zaman hükümet yetkilileri devreye giriyorlar. Cumhuriyet arşivlerinde belgesi var bunun. Hükümet yetkilileri bankaya resmi yazı yazarak, ‘Bu adamın borcunu biraz öteleyin. Ödeyecek tamam, ama sıkıştırmayın da bu adam burada devam etsin bu işe.’ diyorlar. Hükümet tarafından da böyle bir torpili var Fresco’nun. Sonra bir gün nasıl olduysa aklına bir şey geliyor. Burayı biraz daha neşeli hale getirmek için İstanbul’dan Leh Yahudisi birkaç kadın getirmeye karar veriyor. Konsomatrist olarak mı, garson olarak mı? Orası belli değil. Baraka içindeki bu bar iki katlı, çatı katı gibi bir yeri var. İstanbul’dan birkaç Leh kadın geliyor. Üst katta kalıyorlar, aşağı katta hizmet ediyorlar. O dönemde bu çok büyük bir olay oluyor. İnsanlar bu mekânı merak edip görmeye çalışıyorlar.” şeklinde konuştu.
FRESCO’NUN TRAJİ KOMİK SONU
Fresco Bar’ın kapanma hikâyesini de anlatan Türkoğlu, “Ankara’nın seçkin bürokratlarından birkaçı bir akşam Fresco'ya gitmeye karar veriyorlar. Ne yazık ki kaynaklarımda bu kişilerin isimleri yer almıyor. Hep böyle seçkin bürokrat diye geçiyor. Bu adamlar oraya gidiyorlar. Yiyip içip eğleniyorlar, birazcık da sarhoş oluyorlar. Fresco’ya bu Leh kadınları görmek istediklerini söylüyorlar. O günlerde salgın hastalıklar ve sıtma çok yaygın. Neredeyse herkes sıtma oluyor. Çünkü Ankara çevresindeki bataklıklar daha henüz tam kurutulabilmiş değil. Fresco diyorki; ‘Beyim onlar bugün hasta yatıyorlar inemezler.’ Fakat bu bürokratlar yukarı çıkıp oradaki kadınlardan bir tanesinin kolundan tutup, herkesin gözü önünde, kapıdaki arabaya bindirip doğru Elmadağ’a götürüyorlar. Dağa kaldırıyorlar yani. Tabi Ankara’da o dönem bütün büyük gazetelerin muhabirleri var, üstelik çok acar muhabirler bunlar. Ankara’da hükümete de inceden inceye muhalif olan Tevhid-i Efkâr var. Ebuzziya Tevfik’in gazetesi. Muhabir bunu haber alır almaz allıyor pulluyor İstanbul’a telgrafla haberini geçiyor. Bu arada bürokrat arkadaşlar sabaha karşı 4’te hanımefendiyi yeniden Fresco Bar’a bırakıyor ve çekip gidiyorlar. Ertesi gün haber yayınlanır yayınlanmaz kıyametler kopuyor. Bunu yapanlar kimlerdir? Polis sorgusu, idari sorgu, Mülkiyelilerin sorgusu derken sadece Ankara değil Türkiye’de olay oluyor bu. Gazeteler sürekli bundan bahsediyor. Bu hadise Fresco’nun sonu oluyor maalesef. Çünkü Fresco, mekân sahibi olarak inisiyatif kullanamadığı, ağırlığını koyamadığı, ikna edemediği için vs. Fresco Bar kapanıyor ve Jules Fresco ondan sonra çok durmuyor.
Leh hanımefendi ise başından geçen bu üzücü olayı kara çevirmek maksadıyla, başından geçen olayları anlatan 16 sayfalık Osmanlıca bir kitapçık, bir risale yayımlıyor İstanbul’da. Fresco Bar’ın böyle bir hikâyesi var.” ifadelerini kullandı.