Deprem bölgesinde 1 yıl içinde sağlık hizmetlerinin sürdürülmesi ve bölgedeki aile hekimlerinin yaşadığı sorunlar gündemdeki önemli konular arasında yer aldı. Bölgedeki sağlık çalışanlarının, zorlu koşullarda ve kısıtlı imkanlarla hizmet vermeye çalışması ve sağlık hizmetlerinin aksaması ise o bölgelerde yaşayan herkesi etkiledi. Haberimizde 6 Şubat Asrın Felaketi depreminden sonra deprem bölgesi olan illerdeki sağlık sorunları ve aile hekimlerinin neler yaşadığına değindik.

DOĞUM YAPILAMIYOR

Bölgede depremzede olan doktorların aktardığı en önemli konulardan birisi de yıkılan hastaneler ve aile sağlık merkezlerinin hizmet verememesinden ötürü sadece ayakta hasta kabulü yapılabiliyor olmasıydı. Depremin yıkıcı etkilerinin yaşandığı Hatay'da 10 özel hastaneden 6'sı tamamen yıkılmış bir haldeydi. Antakya ve İskenderun devlet hastanelerinin bazı binaları yıkılırken, 101 milyon liraya mal olan 750 yataklı Hatay Eğitim ve Araştırma Hastanesi kullanılamaz hale gelmiş ve hakkında yıkım kararı verilmesi de muhtemeldi.

Samandağ, Yayladağı, Altınözü, Kırıkhan, Belen, Dörtyol, Reyhanlı, Arsuz ve İskenderun ilçelerindeki devlet hastaneleri aktif durumda olsa da poliklinik düzeyinde hizmet veriyordu. Hassa ve Kumlu devlet hastaneleri de çalışıyordu ancak bu hastanelerde uzman hekim bulunmuyordu.

Kentte anjiyo, doğum, ameliyatlar yapılamıyordu, yani yatarak hasta tedavisi edilmiyordu, yoğun bakım hizmeti bulunmuyordu. Daha çok hastaların ayakta tedavisi yapılıyordu.Basit ameliyat gereken hastaların bir kısmı İskenderun, Dörtyol veya çevre illere sevk ediliyordu.

O dönemde kentte dört tıbbi onkolog vardı. Dörtyol'da iki, İskenderun Devlet Hastanesi ve bir özel hastanede birer onkolog bulunuyordu. Ancak bu dört hekim yakın çevrelere, yani Hatay’ın kuzey ilçelerine hizmet veriyordu.

TTB RAPOR HAZIRLADI

Türk Tabipleri Birliği (TTB) Aile Hekimliği Kolu (AHEK), 6 Şubat depremlerinin ardından deprem bölgelerinde sağlık hizmetlerine destek vermek amacıyla gönüllü olarak faaliyet göstermiş ve birinci basamak sağlık hizmetlerinde karşılaşılan sorunları belirleyerek çözüm önerilerini içeren raporlar hazırlayıp kamuoyuyla paylaşılmıştı.

DEPREMZEDE HALDE ÇALIŞMAYA DEVAM ETTİLER

Raporda yer alan bilgilere göre bölgede hizmet veren sağlık çalışanlarına, depremzede olmalarına karşın görevlerine devam etmeleri istenmiş. Ancak, depremden en çok etkilenen üç ilde çalışanların %80'i hala evlerinde kalamamakta ve sevdiklerini yaşadıkları şehir dışına taşımak zorunda kalmışlardır. Bu durum, sağlık çalışanlarının zorunlu olarak ailelerinden uzakta ve deprem bölgelerinde hizmet vermeye devam etmelerine neden olmuştur.

Deprem bölgesinde çalışan bir doktorun ifadesinde, "Bu dönemde çocuklar en çok annelerine ihtiyaç duyarken, sağlık çalışanı anneler bu zorlu dönemde çocuklarının yanlarında olması gerekirken deprem bölgelerinde çalıştırıldı. Ben bu dönemde en çok bu konuda zorlandım." şeklindeki sözleri, yaşanan sıkıntıların boyutunu açıkça ortaya koymuştur.

KONTEYNERLERDE HİZMET VERİLDİ

Aile sağlığı merkezleri (ASM), birinci basamak sağlık hizmetlerinin sunulduğu önemli kurumlardır. Bu merkezlerde çocukların rutin aşıları yapılır, gebe ve çocukların takibi gerçekleştirilir, muayeneler yapılarak kronik hastalıkları bulunan hastaların izlemi sağlanır ve bazı tetkikler gerçekleştirilebilir. Dolayısıyla, bu merkezler bulundukları bölgeler için hayati öneme sahiptir.

Ancak, depremin ilk haftalarında bölgedeki hemen hemen hiçbir aile sağlığı merkezi çalışabilir durumda değildi. Zaman ilerledikçe, depremin yoğun etkilediği bölgelerde aile sağlığı merkezlerinin kurulmadığı da görülmüştür. Bazı aile sağlığı merkezleri ise ayakta kalmış olsa da, müdürlükler bu merkezlerin bulunduğu yerlere yerleştirilmiştir. Bu durumda, aile hekimlerine konteyner kentlerde görev verilmiş ve sağlık hizmetlerinin geçici konteynerlerde veya çadırlarda sürdürülmesi sağlanmıştır.Farklı illerden çok sayıda hekimin deprem bölgesine görevlendirilmesine rağmen, Aile Sağlığı Merkezlerinde (ASM) çalışan doktorlar için bu destek sağlanmadığı söylendi.

AŞILAMA TOPARLANDI

Türk Tabipleri Birliği yayınladığı raporda depremden üç ay sonra halen aşılama, kanser tarama, üreme sağlığı, laboratuvar hizmetleri, gebe ve çocuk izlemleri yapılamadığ, deprem bölgesinde aşılama çalışması kısmen toparlanmış olmakla birlikte temel koruyucu sağlık hizmetleri neredeyse hiç verilemediği, elektrik ve internet kesintileri nedeniyle aşı lojistiği ve soğuk zincir sorunları devam ettiği, Deprem bölgesinde yaşanan yoğun göç aile hekimliğini işlemez hale geldiği ve Birinci basamak sağlık hizmetlerinin sanki deprem olmamış gibi devam ettirildiği bilgisi de yer aldı.

SAĞLIK BAKANLIĞININ ÇALIŞMALARI

Sağlık Bakanlığı, deprem bölgelerinde halk sağlığına yönelik bilgilendirme amacıyla https://deprem.saglik.gov.tr adlı bir siteyi hizmete açtı. Bakanlık tarafından hazırlanan 300 bin broşür ve 12 bin afiş ise yarından itibaren sahada dağıtıldı.

Depremin etkilediği bölgelerde salgın hastalık riskine karşı önlemler alan Sağlık Bakanlığı, bölgede görev yapan 15.706 UMKE ve 112 personeli ile 18.097 doktor ve 113.003 sağlık personeli olmak üzere toplamda 146.806 personel ile çalışmalarını sürdürüyor. Bölgede şu an 2.103 ambulans, 296 UMKE aracı, 6 uçak ambulans ve 11 helikopter ambulans bulundu.

Deprem bölgesinden diğer illere hava ambulanslarıyla 1.577, kara ambulanslarıyla 36.074, deniz araçlarıyla 327 olmak üzere toplam 37.978 yaralının sevki yapıldı. Halen hastanelerde 19.300 yaralının tedavisi yapıldı.

Salgın hastalık riskine karşı da önlemler alan Sağlık Bakanlığı, afet bölgesindeki 10 ilde 6 Şubat'tan bugüne kadar 300 bine yakın kişiye birinci basamakta muayene yaparak, 2846 gebe izlemi ve 9.685 bebek ve çocuk izlemi gerçekleştirdi. Ayrıca, 4 binden fazla noktadan su örneği alınarak, yetersiz görülen yerlerde klorlama işlemi yapıldı. Bölgeye yeterli sayıda kuduz, tetanos ve çocukluk çağı aşıları da gönderildi.

BULAŞICI HASTALIKLARA ÖNLEM ALINDI

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, deprem bölgesinde salgın yaşanmaması için hijyenin önemine vurgu yaparak, "Salgına meydan vermemek, kurumların aldığı tedbirlerin yanı sıra hijyene vereceğimiz önem de her birimizin görevidir." dedi. Ayrıca, afet bölgesinde olası bulaşıcı hastalıklarla ilgili risklerin erken uyarı sistemiyle kontrol altında olduğunu belirtti.

Bakan Koca, depremden etkilenen illerde başlatılan ruhsal ve psikososyal destek hizmetlerinde 44 bin 200 kişiye ulaşıldığını ve 6 bin 447 bebeğin dünyaya geldiğini açıkladı. Her doğan çocuğun bir umut olduğunu ifade eden Koca, bebeklere ve annelere gerekli sağlık hizmetlerinin eksiksiz verildiğini vurguladı.

Ayrıca, bölgede gerçekleştirilen sağlık taramaları hakkında da bilgi veren Bakan Koca, gebe gözlem sayısının 10 bin 489, lohusa izlem sayısının 10 bin 56, bebek izlem sayısının 37 bin 586 olduğunu belirtti. Yeni doğan taramaları kapsamında 10 bin 113 topuk kanı alındığını ve 5 bin 152 bebeğin SMA taramasının yapıldığını ifade etti.

Son olarak, afet bölgesinde görev alan UMKE gönüllülerine teşekkür eden Koca, profesyonel gönüllü gücün önemine vurgu yaparak, bu afette tüm ekiplerde büyük bir güç birliği görüldüğünü belirtti.

Muhabir: Sevda Ecem