Lloyd George, İngiltere'nin Liberal Partisi'nden seçilen son başbakan olarak tarihe geçmiştir. I. Dünya Savaşı döneminde ülkesini yöneten George, savaş sonrasında Avrupa'nın yeniden şekillenmesinde önemli bir rol oynamıştır. Osmanlı İmparatorluğu'nun parçalanmasını desteklemesiyle bilinen George, Türk Kurtuluş Savaşı sürecinde Britanya hükümetini yönetmiştir. Lloyd George, Türk Kurtuluş Savaşı'nda Türklere karşı açılan savaşın baş mimarı olarak kabul edilmektedir. Peki, Lloyd George neden istifa etti? Lloyd George İktidardan nasıl düştü? İşte Lloyd George istifası hakkında merak edilmekte olan tüm detaylar!
LLOYD GEORGE NEDEN İSTİFA ETTİ?
Ingiliz Başkanı George hangi gelişme sonrasında görevinden istifa etmiştir?
1922 Eylül'ünde yaşanan Çanakkale Krizi (the Chanak Affair), Lloyd George'un başbakanlığının sonunu getiren önemli bir olaydır. Bu olay, Türk Kurtuluş Savaşı'nın son döneminde gerçekleşmiştir.
İzmir'in kurtuluşundan sonra, Türk süvari kolordusu Fahrettin Altay komutasında, Çanakkale Boğazı üzerinden İstanbul'a doğru ilerlemeye başlamıştır. Türk ordusu, Çanakkale bölgesinde bulunan İngiliz kuvvetlerine bir ültimatom vererek, Boğaz geçiş hakkını talep etmiştir. Bu durum, bölgedeki siyasi ve askeri gerilimi artırmıştır.
Çanakkale Krizi sırasında bölgede bulunan Fransız birlikleri, Fransa Başbakanı'nın emriyle geri çekilmiştir. Bu geri çekilme, krizin büyümesini ve uluslararası boyut kazanmasını engellemeye yönelik bir adım olmuştur.
Krize karşı İngiltere'deki hükümet içinde de ciddi bir şekilde bölünmeler yaşanmıştır. Lloyd George'un, Türk ordusunun tehditkar hareketleri karşısında askeri müdahale düşüncesine karşı çıkan bazı bakanlarla yaşadığı anlaşmazlıklar, hükümet içindeki güveni zayıflatmıştır.
Sonuç olarak, Çanakkale Krizi, Lloyd George'un başbakanlığının sonunu getirmiştir. Hükümet içindeki bölünmeler ve Türk ordusunun gösterdiği kararlılık, İngiliz hükümetinin çözüm bulma konusunda başarısız olmasına ve Lloyd George'un istifasına yol açmıştır. Bu olay, Türk Kurtuluş Savaşı'nın sona ermesi ve Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulması sürecine etkileriyle birlikte tarihsel öneme sahiptir.
ÇANAKKALE KRİZİ NEDİR, NE ZAMAN OLDU, NASIL BİTTİ?
Çanakkale Krizi, 1922 Eylül'ünde önemli bir tarihsel ve siyasi olaydır. Bu olay, I. Dünya Savaşı'nın ardından İngiltere Başbakanı Lloyd George'un liderliğindeki İngiliz hükümeti ile Türk Kurtuluş Savaşı sırasında yaşanan bir gerilimi ifade eder. Türk süvari kolordusunun, İzmir'in kurtuluşunun ardından İstanbul'a yönelmek üzere Çanakkale Boğazı üzerinden geçmek istemesi, İngiliz kuvvetlerinin tepkisine neden oldu.
Türk süvari kolordusu, İstanbul'a yönelirken Çanakkale Boğazı üzerinden geçmek için İngiliz kuvvetlerinin iznini talep etti. Ancak, İngiliz hükümeti bu talebi reddederek Türk ordusuna bir ültimatom verdi. Bu durum Türk-İngiliz ilişkilerini gerginleştirdi ve Çanakkale Krizi olarak adlandırılan bir diplomatik ve askeri gerilim yaşandı.
Bu kriz sırasında Fransız birlikleri de Fransa Başbakanı'nın emriyle bölgeden geri çekildi. Bu durum, krizin boyutunu daha da artırdı ve Türk Kurtuluş Savaşı sürecinde Türkiye'nin toprak bütünlüğü ve egemenliği için verilen mücadele uluslararası alanda büyük bir öneme sahip oldu.
Çanakkale Krizi, İngiliz hükümetinde büyük bir siyasi çalkantıya yol açtı ve sonucunda Lloyd George'un başbakanlık görevi sona erdi. Ayrıca, Türk Kurtuluş Savaşı sürecindeki bu olaylar Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşuna da neden oldu.
Olay, Osmanlı İmparatorluğu'nun çöküşü ve Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşu sürecinde yaşanan önemli bir dönüm noktası olarak tarihe geçti. Çanakkale Krizi, Türk dış politikası ve uluslararası ilişkiler açısından da büyük bir öneme sahip oldu.
Bu siyasi gerilim ve diplomatik krizler, Türk-İngiliz savaşları tarihinde de önemli bir yere sahip. Çanakkale'deki askeri ve siyasi durum, taraflar arasında hassas bir denge oluşturmuş ve sonuçları uluslararası alanda büyük yankı uyandırmıştır.
Sonuç olarak, Çanakkale Krizi, tarihsel öneme sahip olaylar arasında yer alır ve Türk-İngiliz ilişkilerine etkileri uzun yıllar boyunca hissedilmiştir. Türk dış politikası ve uluslararası ilişkiler açısından da önemli bir dönemeç olarak değerlendirilir.
