Saldırılar sırasında İsrail, Suriye'nin deniz ve hava unsurlarını, radar sistemlerini ve füze depolarını hedef aldı. İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Saar, aşırılık yanlılarının eline geçmesini engellemek için kimyasal silahların ve uzun menzilli füzelerin vurulduğunu açıkladı. Özellikle Scud füzeleri, VX ve hardal gazı stoklarının yanı sıra Lazkiye’deki askeri üsler de saldırıya maruz kaldı.
İsrail, Şam, Tartus, Lazkiye, Humus ve Palmira gibi kritik bölgelerdeki askeri tesislere yönelik operasyonlarını sürdürdü. Mina Al-Bayda’da 15 donanma gemisinin bulunduğu bir limanın vurulması da dikkati çeken saldırılar arasında yer aldı.
İsrail: "Tampon Bölgeyi Koruyoruz"
Suriye’nin geçiş sürecinde yaşadığı yönetim boşluğunu değerlendiren İsrail, önce Golan Tepeleri’nde kontrolünü artırdı. Bu bölgede 1974 Ateşkes Anlaşması ile kurulan tampon alanı ele geçiren İsrail ordusu, Golan ile tampon bölge arasındaki sınıra yeni bariyerler ekledi. İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu, bu adımları “geçici savunma önlemleri” olarak nitelendirdi. Ayrıca, tampon bölge içindeki bazı köylerde sokağa çıkma yasağı ilan edilerek yerel halkın evlerinde kalması emredildi.
Casusluk İddiaları Gündemde
The Media Line adlı bir internet sitesi, saldırıların eski Suriye Savunma Bakanı Korgeneral Ali Mahmud Abbas ile İsrailli aracıların iş birliğiyle gerçekleştirildiğini öne sürdü. Haberde, "Mousa" kod adlı bir İsrail ajanının Suriye rejimiyle iletişim kurarak, İran’a ait askeri mevzilere düzenlenen saldırıları koordine ettiği iddialarına yer verildi.
"Bu Eylemler Kabul Edilemez"
Suriye’nin muhalif gruplarından Ahmad Al-Dalati, İsrail’in saldırılarının askeri tesislere, füze depolarına ve bilimsel araştırma merkezlerine odaklandığını belirtti. Dalati, bu tür saldırıların uluslararası hukuka aykırı olduğunu ve İran güçlerinin hedef alanlarda bulunmadığını vurguladı. İsrail’in askeri hamleleri, bölgedeki dengeleri yeniden şekillendirirken, tepkiler de giderek artıyor.
