Daha giyecek namına çok süslü püslü dekorlu şatafatlı konfeksiyon ve hazır giyim eşyasının mağazalarda satılmadığı zamanlarda ekseriyetle insanlar hazır kumaş alırlar ve bu aldıklarını terzilerde diktirirlerdi.
Daha giyecek namına çok süslü püslü dekorlu şatafatlı konfeksiyon ve hazır giyim eşyasının mağazalarda satılmadığı zamanlarda ekseriyetle insanlar hazır kumaş alırlar ve bu aldıklarını terzilerde diktirirlerdi.
Bahar ve yaz aylarında tekstilin bol olduğu illerden ve daha başka civar memleketlerden bohçacı kadınlar elbiselik satarlardı.
Başlarında baş örtü başında gendiği eşarbı ile sırtında yeleği, ayağında şalvarı ve ayağında naylon veya lastik ayakkabısıyla mahallelerin ara sokaklarında gezip dolaşan bohçacı kadınlar seyyar kumaş mağazası gibiydiler.
Çok fazla bağırmadan hafif sesle bohçacı bohçacı geldi deyince kadınlar kızlar ortaya çıkarlardı. Evliler kendilerine göre genç kızlarda çeyiz adına almak istedikleri şeyler adına bu bohçacıları mahalle ve sokaklarında gördüklerinde çok sevinirlerdi
Bunların içinde bazıları vardır ki hemen hemen her sene gide gele her tarafı tanır bilirler ve sabitte müşterileri vardı. Özellikle zengin konak ve debdebeli evlere öncelikle uğrarlardı bu bohçacı kadınlar.
Mahalle ve sokağa her yolu düşüşte; kapıyı çalıp taşlığa girer girmez zemin malta, mermer, çini her ne olursa olsun, derhal yere bağdaş kurarlar. Baş örtüsünü enseye indirip, göğsü bağrı da açıp pancar gibi olmuş yüzlerinin terini kurularlar.
Ölmüşlerinin canı için maşraba ile su isterler; avucu tepeye bastırıp, , çömelip suyu dikerler. Biraz soluk alır almaz bohça açılır. İçinde şunlar vardır;
Yaz ise envai çeşit basmalar, pikeler, örtüler, Bursa`nın hamam takımı, havlusu, bürümcüğü; uçları sarma işlemeli, ipekli, kılaptanlı, simli çevre; hesap işli uçkurlar, mendiller, taharet bezleri...
Yatak çarşafları, sofra örtüleri, vs. yani bir bohçaya sığdırıp taşıyabileceği kadar kumaş vs birden ortaya dökülür ve seç beğen al almak istediğini. Ev halkı, büyüğünden küçüğüne, beslemeye kadar etrafa üşüşür. Birer birer bohçadan çıkanlar sıra ile ele alınır; dikkat ve itina ile gerilerek atkıları, örgüleri sayılır. Hamam takımının kukuletasındaki sırmanın sim olup olmadığı münakaşa edilir.
Bu bohçacı kadınlar bahusus şehir merkezindeki mahalle ve sokaklarda ağırlıklı olarak satış yapmak isterlerdi. Hele böyle o eski konakları köşkleri şaşaalı debdebeli evleri gördüklerinide kolay kolay bir şey satmadan ayrılmazlardı. Bohça döküldü mü mutlaka size bir şey satmadan asla oradan ayrılmazlardı.
Kadın basmayı beğenir kaç para deyinde 10 lira der. tabi soran hemen almaz bilir ki o hele fiyatta düşecektir. 7 lira olsun der yine almaz hadi beş lira olsun yine almaz almak isteyen ve en sonunda 10 liralık basmayı 3 liraya satardı.Yani fiyatı yüksek tutar ama en sonunda söylediği fiyatın çeyrek fiyatına satardı..
Alan da memnundu satan da. Artık nereden alır getirirlerdi onu ancak onlar bilirdi. Gerçek olan şuydu ki sattıkları mallar çalıntı değildi. Alın teri ile zar ve zor şartlarda bu işi yapıyorlardı.
Yaşları 20 ile 50 arasında olan bu bohçacı kadınlar sırtlarında bohçalarının ağırlığı altında bir yana yatar gibi yürürlerdi. Çoğu da hallerine acır bir siftah olsun diye alış veriş yaparlardı Bohçacı kadınlardan.
Uzak diyardan geliyorlarsa zaman çoğu ikinci üçüncü sınıf otellerde kalırlar ve belli bir zaman sonra nerede yaşıyorlarsa oraya dönüp giderlerdi. Bir çoğu da gelecek sene yine gelirlerdi.
Bohçacı kadınlar umumiyetle ikişer ikişer gezerlerdi ne olursa olsun erkek olmadıkları için bazı şeylere tedbir olarak ihtiyaten pek tek dolaşmazlardı.
Sırtında onlarca kilo ağırlığında yükle sıcakta kan ter içinde kalan bu bohçacı kadınlara bizim hanımları çok acırlardı. Alır kapılarına buyur ederler çay ikram ederlerdi şerbet sunarlardı bahçeden topladıkları meyvelerden verirlerdi. Hakikaten işleri zordu ekmek parası için gün boyu dolan dur işler iyi gitmişse ne ala gitmemişse umutları yarına taşımak üzere tut otelin yolunu.
Bunların bazıları belki Çingeneleri olsa bile çoğu da Çingene değildi. Onlar başlı başına seyyar mağaza gibi senelerce geldiler gittiler ve biz de ucuza mal sattıkları için onlardan çok istifade ettik.
Lakin öyle bir zaman geldi ki artık lüks mağazalar konfeksiyonlar arzı endam etmeye başlayınca ve artık herkes hazır elbiseye merak salınca gün geldi bohçacılara da iş kalmadı.
Ve bu gün artık cadde ve sokaklarımızda artık hanım bohçacı geldi diye seslenen bohçacılar yok artık.
Onlarda vakti zamanında tarihteki yerlerini aldılar ve zamanı geldi sahneden çekilip gittiler.
Şimdi düşünüyorum da kapı kapı gezip kıyafet satan Eski zamanların bohçacı kadınları modelini Trendyolu, Hepsiburada, Getir.com gibi günümüz alışveriş yerleri sistemlerini buradan örnek almış almış olmasın.