Eğitim ve öğretim sisteminin niteliğini artırmak için çalışmanın önemine vurgu yapan Akgün, özellikle okul müdürlerinin ders programlarını öğretmenlere karşı baskı aracı olarak kullanmalarının eğitim camiasında huzursuzluk yarattığını dile getirdi.

Eğitim, bireyin doğumundan ölümüne kadar süren, bilgi, beceri ve değerlerin kazanılmasını hedefleyen bir süreçtir. İsmail Akgün, eğitimin sadece bilgi vermekten ibaret olmadığını, aynı zamanda bireyin potansiyelini açığa çıkarmak ve topluma katkı sağlayan bir birey haline getirmek için önemli olduğunu belirtti. Eğitimin temel amacının donanımlı ve bilinçli bireyler yetiştirmek olduğunu ifade eden Akgün, güçlü bir toplum ve devlet inşa etmek için eğitimin şart olduğunu vurguladı.

Akgün’e göre, eğitimde kaliteyi artırmanın önündeki engeller arasında öğretmenlerin toplumsal statü sorunları, ekonomik sıkıntılar, eğitim fakültelerinin yetersizliği ve veli baskıları gibi faktörler yer alıyor. Ancak en önemli sorunlardan biri, bazı okul müdürlerinin, meslektaşları olan eğitimcilere karşı ders programları üzerinden mobbing uygulaması. Bu durum, öğretmenlerin motivasyonunu düşürdüğü gibi eğitim kalitesini de olumsuz etkiliyor.

Tokyo’da Türk Kültür Rüzgarı: Japonlar halay çekti Tokyo’da Türk Kültür Rüzgarı: Japonlar halay çekti

Özellikle okul müdürlerinin, ders programlarını keyfi bir şekilde düzenlemeleri, eğitimciler arasında büyük çatışmalara neden oluyor. Akgün, bu tür müdahalelerin öğretmenlerin moralini bozduğunu ve eğitim sürecini olumsuz etkilediğini belirtti. Anaokul, ilkokul ve ortaokul gibi seviyelerde, derslerin belirli bir düzen içinde verilmesi gerektiğini ifade eden Akgün, özellikle matematik, fen bilgisi ve Türkçe gibi temel derslerin sabah saatlerinde yer alması gerektiğini vurguladı.

Ders programları üzerinden mobbing, öğretmenlerin iş yükünü artırmak, onları stres altında tutmak ve ayrımcılık yapmak gibi farklı şekillerde kendini gösterebiliyor. Akgün, bu durumun sonuçları hakkında şu bilgileri verdi:

Sürekli baskı altında kalan öğretmenlerde, depresyon ve anksiyete gibi psikolojik sorunlar ortaya çıkabilir. Mobbing mağduru öğretmenler, mesleklerinden ayrılmak zorunda kalabilir, bu da eğitim sistemi için büyük bir kayıptır. Mobbing nedeniyle öğretmenlerin motivasyonunun düşmesi, öğrencilerin eğitim kalitesini olumsuz yönde etkiler. Mobbing vakaları, okulun itibarını zedeleyebilir ve velilerin güvenini sarsabilir.

Mobingi Önlemek İçin Neler Yapılabilir?

İsmail Akgün, ders programı mobbinginin önlenmesi için bazı önerilerde bulundu:

  • Şeffaflık: Ders programları, öğretmenlerin katılımıyla adil ve şeffaf bir şekilde hazırlanmalıdır.
  • Adaletli Görev Dağılımı: Ders yükü, öğretmenlerin deneyimlerine ve uzmanlık alanlarına göre dengeli bir şekilde dağıtılmalıdır.
  • Açık İletişim: Okul müdürleri ve öğretmenler arasında sürekli iletişim sağlanmalı, sorunlar karşılıklı olarak konuşularak çözülmelidir.
  • Şikâyet Mekanizmaları: Öğretmenlerin mobbingle ilgili şikâyetlerini dile getirebilecekleri güvenli mekanizmalar oluşturulmalıdır.
  • Yasal Düzenlemeler: Mobbingle mücadeleye yönelik yasal düzenlemeler güçlendirilmelidir.

Ankara'da Yaşanan Bir Örnek Olay

Akgün, Ankara'da bir ortaokulda yaşanan ders programı mobbingine dikkat çekti. Bir matematik öğretmeninin haftalık ders programında karşılaştığı zorlukları somut bir örnekle açıkladı. Öğretmenin haftalık programında, ders saatlerinin düzensiz dağıldığını belirten Akgün, bu durumun eğitimcilerin işini zorlaştırdığını ve eğitim kalitesini düşürdüğünü ifade etti. Özellikle temel derslerin öğleden sonraya kaydırılmasının öğrencilerin performansını olumsuz etkilediğini dile getirdi.

Eğitim Yöneticilerine Çağrı: "Mobbing Yerine Destek"

İsmail Akgün, eğitim yöneticilerinin, ders programlarını öğretmenlere karşı bir silah olarak kullanmak yerine, eğitim ortamını daha huzurlu ve verimli hale getirecek şekilde düzenlemeleri gerektiğini söyledi. Eğitimde başarılı bir yönetim için okul müdürlerinin bir senfoni orkestrasının şefi gibi, her hareketiyle okulun ahengini düzeltmesi gerektiğini ifade etti. Ders programlarının keyfi bir şekilde kullanılması, eğitim-öğretimin temel amaçlarından uzaklaşmak anlamına gelir.

Akgün, ders programı üzerinden mobbing yapan eğitim yöneticilerinin, Danıştay 2. Dairesi'nin kararı gereğince cezalandırılabileceğini belirtti. Keyfi ve haksız uygulamaların, mobbing tanımına uyduğunu ve bu tür davranışların cezalandırılmasının gerektiğini vurguladı. Akgün, bu tür yöneticilerin, idarecilik yetkilerinin elinden alınarak bir daha bu göreve dönmelerinin engellenmesini önerdi.

Eğitimde mobbing, sadece öğretmenlerin değil, tüm eğitim sisteminin sorunu olarak ele alınmalıdır. Akgün, psikolojik tacizin sadece öğretmenleri değil, aynı zamanda öğrencileri ve eğitim sistemini olumsuz etkilediğini belirtti. Bu nedenle, eğitimde huzurlu bir ortam sağlamak için tüm tarafların duyarlı olması ve gerekli önlemleri alması gerektiğini ifade etti.

İsmail Akgün, yazısının sonunda, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin'e seslenerek, eğitimde mobbingin önlenmesi için gerekli adımların atılmasını talep etti. Eğitimde kalitenin artırılması için ders programlarının adil ve şeffaf bir şekilde düzenlenmesinin, eğitimde başarıyı getirecek en önemli faktörlerden biri olduğunu belirtti.

Kaynak: Cansel Yıldız