Her şafak, yeni doğacak olan yeni günün habercisi. Tıpkı varılan her menzilin, yeni bir yolculuğun başlangıcı olduğu gibi… Bugün yepyeni ve bakir bir mecrada bahsi geçen başlangıçlara bir yenisi eklemek üzere kaleme yemin olsun diyoruz…
Her şafak, yeni doğacak olan yeni günün habercisi. Tıpkı varılan her menzilin, yeni bir yolculuğun başlangıcı olduğu gibi… Bugün yepyeni ve bakir bir mecrada bahsi geçen başlangıçlara bir yenisi eklemek üzere kaleme yemin olsun diyoruz…
O kalem ki, sadece hakkı ve hakikati yazmak için parmak aralarımızda olacak. Kulağını Hakk’a verenler, okurken de kalemin hakkını veren yazıları müşahede edecek.
Yazmak için kalem ve kâğıda duyulan ihtiyacın yanında, yazılanların okurla buluşmasını sağlayacak gazetelere, dergilere ve haber sitelerine gereksinim duyulmaktadır. Sadece yazılı alanlar değil, sektörün görsel alandaki temsilcileri de bu anlamda büyük bir vazife üstlenmiş durumdalar.
Kılı kırka bölercesine rikkat ve dikkate sahip olanların -ki olması gerekir- istihdam edildiği yazılı ve görsel medya sektörünün ayakta durması daha doğrusu varlığını idame ettirmesi; izleyici ve okur kitlesinin desteğinden evvel, kurumsal bütünlüğün merkezinde yer alan sosyal devlet ilkesinin uygulanması gerekir. Meseleye bu açıdan bakıldığında: basın dünyası için tüm olanaklar seferber edilmeli ve koşulsuz desteklenmelidir. Desteklenmeli ki, kimseye muhtaç olmadan yoluna devam etmeli. Neşrettiği her haber, yazdığı her makale, yaptığı her yorum hak yörüngeli olmalı. Kamuoyu tarafsız habercilikten beslenmeli.
Eğer naslardan besleniyorsak -ki öyle- gazeteciler, hâkim ve savcılar, doktorlar, polisler ama en çok öğretmenler dokunulmazlık zırhına büründürülmeli. Milletvekilleri değil! “Ateşten gömlek” sayılmalı ülkeye ve millete hizmet. Hazreti Ömer’in yakasına yapışan sahabe gibi olmalı, hesap verme kolaylaştırılmalı.
Yavuz Sultan hassasiyetine sahip olmalı kumandanlar ve emirler. Dicle’nin kenarındaki kurdun koyuna musallat olmasından endişe duymalı hâkimler. Taraf sayılacak tüm duygularından arınmalı polisler… Ve öğretmenler, olabildiğince meslek mensubu değil olabildiğince “insan” yetiştirmeli. Yetişenler tarihe, doğaya ve hayvana saygılı olmalı. En önemlisi kendi hemcinslerine şefkat gösterip, saygı duymalı…
Bu ve buna benzer talepleri neredeyse her meslek mensubu için çoğaltabiliriz ama biz, azla iktifa ederek yine destek mevzusuna dönelim ve tamamlayalım o bahsi.
Ne Yandaş Ne De Muhalif Gazetecilik
Gazete kâğıdından matbaaya her alanda destekler güncellenmeli ve arttırılmalı. Can çekişen dergicilik yeniden ayağa kaldırılmalı.
Şair ve yazarlar, vatanı savunmak için sipere giren asker kadar mühim görevler ifa ediyor. Bulundukları yerler onların cephesi, ellerindeki kalemler silah hükmündedir. Bu itibarla ne yandaş ne muhalif olacak gazeteciler.
Tekrar edecek olursak; sadece doğruları ve hakikati yazacak, Hakk’ın sesi soluğu olacaklar. Hem hak katında, hem de halk nezdinde.
Bu vecihle “Vira Bismillah” diyor ve “HY” hak yolundaki yolculuğumuzu başlatıyoruz…