Bugün Pazar, pazarlık bir yazı yazmak geldi içimden…
Bugün Pazar, pazarlık bir yazı yazmak geldi içimden…
Politika Kasabasının Siyaset Bulvarında olsam bile fark etmez. Millet Bahçesinin bir gölgesine sığınır birçok ozanı dinlediğim gibi daima Daimi dinlerim!
O, “Bir gerçeğe bel bağladım erenler” derken ben kendime gelirim!
Benliğim biter, damla olur bir ırmağa karışırım ve denizden denize giderim… Ben, beni benden almışken o beni bana getirir;
Nice kabdan kaba boşaldım doldum
Karıştım denize deniz ben oldum
Damlanın içinde evreni buldum
Yine benden bana getirdi beni
***
Siyasilerden kaçıp, arkadaş bu nice dörtlüktür şaşkınlığıyla nice uzmana danıştım. Cevap suskunluk oldu!
O ara;
Buhar oldum yağdım yağmurlarınan
Karıştım toprağa çamurlarınan
Piştim fırınlarda hamurlarınan
Üstadım sofraya yatırdı beni
***
Beni bana getirmişliği, beni benden alma kertesine götüren Daimi, “Çiğnediler dişler ile ezildim” derken kemiklerimin kırıldığını hissettim!
O ara;
Vücut eleğinden geçtim süzüldüm
Çaldı kalem bir deftere yazıldım
İrfan mektebine yetirdi beni
***
Diploma yırttıran bu dizeler dizlerimde derman bırakmazken, bedenimi terk edip ruhuma sığındım!
Orada da ‘huzur’ yoktu.Çünkü ozan oradaydı ve diyordu ki;
Daimi'yim ermişlerin ereği
Böyle idi tabiatın gereği
Ölmez bir ananın oldum bebeği
Aldı dizlerine oturdu beni
***
Ruhumdan ayrılıp bedenime dönünce Politika Kasabasının Siyaset Bulvarında buldum kendimi! Az ötedeki Millet Bahçesine varınca Hırkalı’yla karşılaştım. Dur hele dur dedi. Diyeceği vardı.
Hırkalı’yım daima Daimi’yi dinlerim
O, beni benden alır ben daima inlerim
Heyhat! Tamama ermiş o dem hayat anlarım
Ölsem bile peşimde o daima Daimi