Başlıktaki üç konu ‘derin’ anlamlar taşıyor. Basitçe anlatmak istiyorum.
Fenerbahçe Kongresi ile siyasi gelişmeler atbaşı bir gündem oluştururken, herkesi saf kendini akıllı sanan aptal Amerika’nın şeytanlıkları da bunlardan geri kalmıyor. Üç konu da ‘derin’ anlamlar taşıyor. Basitçe anlatmak istiyorum.
YER SARI, GÖK LACİVERT, MÜCADELE ÇOK SERT
Bugün ve yarın yer sarı gök lacivert! Çünkü Fenerbahçe’nin birilerini karakolluk eden kongre sürecinde sona gelindi. Bugün başlayacak yarışta dananın kuyruğu yarın kopacak.
Seçimli genel kurul toplantısında bugün raporlar okunup değerlendirilirken yarın da başkan ve kurullara üye seçimleri gerçekleştirilecek.
Adaylar mevcut Başkan Ali Koç ile selefi Aziz Yıldırım. Her ikisine de başarı diliyoruz ama bu iş o kadar basit değil.
Gerçekten kıran kırana bir süreç yaşandı. Rekabet uluslararası bir hal aldı ve futbol dünyasının en önemli isimlerinden biri olan Mourinho her iki başkan adayının da seçim kozu oldu.
SONUÇ: Mourinho, Aziz Yıldırım’ı sattı ve sürecin kazananı oldu. Şimdi sıra başkan adaylarında. Bakalım kim kazanacak.
Fenerbahçe kongre sürecinin önemli bir aktörü daha vardı; Acun Ilıcalı…
Ilıcalı, Ali Koç’un listesinde yer alan bir isim ancak en az listesinde olduğu Başkan kadar dalaşık halde Yıldırım ile. Karşılıklı öyle sözler edildi ki sonuçta konu mahkemelik oldu…
Neyse… Biz EURO- 2024’e yoğunlaşalım ve A Milli Takımımıza başarılar dileyelim…
SİYASET: SİNAN OĞAN, ÖZGÜR ÖZEL, AKŞENER VE…
Türkiye’de siyaset her zaman bir seçim açlığı içindedir! En küçük bir gelişme olsa, siyaset seçim bayrağı sallamaya başlar! 14 Mayıs 2023’ten 31 Mart 2024’e kadarki 10.5 aylık süreçte 4 seçim yapmamıza rağmen siyaset doymuş görünmüyor!
31 Mart’ın ertesinde sonuçları değerlendiren CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in “Erken seçim talebimiz yok” sözlerini iki ay geçmeden unutup, “Özel’in “Ben, ana muhalefet lideri olarak seçimde verdiğim söze bağlıyım ve bir erken seçim çağrım yok. 31 Mart seçimlerinin sonucunu böyle okumuyorum. Ama yarın hala yanlışlar yapılır ve millet erken seçim talep ederse ben erken seçimi en çok isteyecek kişiyim.” demesi, siyasetin açlıktan yükselen mide gurultusu değil mi?
“Erken seçim istemiyoruz ama…” yaklaşımı bu kadar yüksek perdeden seslendirilirken, 2028’de yapılacak olan cumhurbaşkanlığı seçimi için adayların şimdiden meydanda peşrev çekmesi de siyasetin karın ağrısına dönüşmek üzere…
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Son seçimimim, bir daha aday olmayacağım” sözlerine, MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin, “Hayır! Adayımızsın. Bizi bırakamazsın. Türkiye Yüzyılının liderisiniz…” gibi söz ve cümlelerle karşı çakması…
CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in “2028’de cumhurbaşkanı adayımız İmamoğlu’dur” demesi…
Hiç şüphesiz, Erdoğan’ın cumhurbaşkanı seçilmesini sağlayan isim olan Sinan Oğan’ın 2028 adaylığını şimdiden ilan etmesi…
Siyasi partilerin arka odalarında ve cumhurbaşkanı adaylarının muhtemel kadrolarında bir hazırlık olduğunu gösteriyor.
Dahası var… Neredeyse tüm televizyon kanallarında saatlerce tartışılan Erdoğan-Akşener görüşmesini siz siyaset sahnesinin istediğiniz köşesine koyun…
Tüm bunlar bir erken seçim sinyali mi? “Evet” mi dediniz? Velev ki, filhakika mühim gelişmelere hazır olalım.
Fenerbahçe’nin kongresinin ertesinde, Erdoğan’ın CHP Genel Merkezi’ni ziyaret ederek Özgür Özel ile görüşecek olması ve ardından yapılacak açıklamaların yumuşama ya da sertleşmeye, restleşmeye veya normalleşmeye ya da anormalleşmeye dönük olup olmaması yeni sürecin belirleyicisi olabilir. Bekleyelim, az kaldı…
AMERİKA: TÜM KÖTÜLÜKLERİN ANASI!
Sömürerek semirdiği dünyaya böylesine vahşice saldıran, (İsrail hariç) herkesin ayağına çelme takan Amerika, acımasız yüzünü Filistin’de özellikle de Gazze’de gösteriyor. İnsanlık böyle bir katliam, böyle bir yıkım, böyle bir kıyım görmedi. Resmen soykırım uygulanıyor ve Amerika buna her türlü desteği vererek çanak tutuyor…
Amerika’nın Türkiye il ‘dost’ olması da mümkün görünmüyor. Amerika’nın Türkiye dostluğu, terör örgütleri ile iş birliği, sınırlarının dibinde terör devleti kurarak birliğini, dirliğini tehdit şeklinde tezahür ediyor. Son açıklamaları bunun kanıtı olmanın ötesinde tehdidin büyüklüğünü göstermesi bakımından da çok önemli.
Neyse… Bir hal çaresi bulacağız…