Son günlerde çoğunluğumuzun memnuniyetle karşıladığı Suriye’deki gelişmeleri işin uzmanı olan bu uğurda uykusuz geceler geçiren Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’dan dinlemek önemli.

Fidan gelişmelere panter ülkelerin müdahil olmamasını dile getirirken; Rusya ve İran'la görüşerek sürecin kansız olmasının yolunu açtık, iki ülke de Esed'in yatırım yapılacak bir adam olmadığını anladı.

Esad’in çöktüğü günler minimum can kaybı olması için 2 önemli aktör Rusya-İran ile görüşmeler sürdürerek bunun kansız bir şekilde olmasının yolunu açtık.

Rusların ve İranlılar hem üstüne yatırım yaptıkları adamın yatırım yapılacak bir adam olmadığını, hem de bölgedeki şartların artık eski şartlar olmadığını anladılar. Diyor.

Şu anda Suriyede iktidarı elinde tutan güçlerin sıradan kesim olmadığını şu cümlelerle dile getiriyor;

Heyet Tahrir eş-Şam'ın (HTŞ) önceden hakimiyet altında tuttuğu alanlarda 5 milyon Suriyeliyi yönetiyor. Sadece İdlib'de 4 milyon Suriyeli kardeşimiz vardı. 4 milyon Suriyeliye geçtiğimiz 5-6 yıl içerisinde belediyecilik hizmetleri, eğitim hizmetleri, temel hizmetler, ulaşım gibi birçok konuda hizmet verme konusunda tecrübeleri oldu.

Fidan,  bu cümle ile bir tarihe not daha düşüyor; PKK’nın bana dokunursanız Dehaş ile mücadele sekteye uğrar tezi artık sürdürülebilir bir yalan değil.

Fidan; Artık sahada bizden bağımsız bir aktör var, Suriye’nin artık milli bir hakim hükümeti var. Bunlar YPG’yi de tanımaz, başka güç de tanımazlar gelir kendi toprağını, egemenliğini geri alır. Gelsin dışarıdan, Türkiye’den, Irak’tan, İran’dan, Avrupa’dan PKK’lılar, otursunlar petrol kuyularının başına, bunu kaçakçılarla Kuzey Irak’a göndersinler, ondan sonra bunu satıp ceplerine para atsınlar bunu hiç kimse kabul etmez.

Fidan, Suriyelilerin geri dönüşü konusunda Suriye yönetimine ve halkına güvendiğini vurguladığı açıklamasında;

 "Herkes kendi yuvasına dönmek ister muhakkak. Oradaki şartlar iyileştikçe, burada bir devamlılık olduğu duygusu oluştukça ben geri dönüşlerin tabii ki artacağına inanıyorum." İfadesi de son derece net.

Nedense;  On yılı aşkın süredir “Suriyeliler” üzerinden siyaset yapan yerel unsurların, iç siyaset tellallarının ve onu destekçilerinin neden  “Gık”ı çıkmıyor bu günlerde ?

Sevinseler; geçmişteki söyledikleri ipe,  sapa gelmez saçma sapan kışkırtıcı  sözler akla  gelecek.

Üzülseler;  toplumun büyük çoğunluğunun alkışladığı “Suriyede ki Esat zulmünün sona erdiği, özgürlüğün tavan yaptığı olumlu gelişmeler”  karşısında kendilerine gelecek tepkiden korkuyorlar.

Kısacası iki arada bir derede kaldılar.

Suriye'de önümüzdeki günlerde sıcak gelişmelerin giderek istikrara yönelik devam edeceğini sanıyorum.

Artık Esat zulmünden inim inleyen bir Suriye yok.

Saygılarımla.