Sonda ifade edeceğimizi baştan söyleyelim ; ABD’de Başkan değişimi sonrası İsrail’in bölgede hızlanacak, sınırlarımızı tehdit edecek genişleme odaklı saldırılarına ön alınmaktadır.

Trump’ın Hamas’a yönelik “20 Ocak tarihinden önce rehineler serbest bırakılmazsa, Ortadoğu cehenneme döner. Sorumlular, şiddetli bir şekilde vurulacak. Rehineleri derhal serbest bırakın.” açıklaması Suriye Milli Ordusu’nun neden Şam’a doğru harekete geçtiğinin şifresidir. Hamas elindeki en büyük kozu karşılıksız İsrail’e teslim etmesi demek; Gazze’nin tamamen düşmesi ve yenilgiyi kabul etmek anlamına gelmektedir. Hamas’ın rehineleri serbest bırakması İsrail’in saldırılarının sonlanmaması durumunda neredeyse imkânsız bir durum. Zaten durumun buraya evrileceği Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 15 Mayıs’ta Partisinin Grup Toplantısı’ndaki konuşmasında ayan beyan ortaya çıkmıştı;

“Sanmayın ki İsrail Gazze’de duracak. Sanmayın ki Ramallah güvenlik içinde olacak. Bu azgın devlet, bu terör devleti eğer durdurulmazsa, vaat edilmiş topraklar hezeyanıyla gözünü er ya da geç Anadolu’ya dikecek. İsrail, Gazze’de sadece Filistinlilere saldırmıyor; bize saldırıyor, bize. Hamas, Gazze’de Anadolu’nun ileri hat savunmasını yapıyor. Bunu göremeyecek kadar kör müsünüz? Bunu anlamayacak kadar mı idrakiniz kapandı? Ben Hamas’ı Kuvayimillîye’ye benzetince rahatsız olanlar var. Neden rahatsız oldunuz? Kuvayimillîye’ye de -affedersiniz- Eşkıya demediler mi? Asi demediler mi? İsyancı demediler mi? Hain demediler mi? Şaki demediler mi? Bugün Hamas’a terör örgütü diyenler 100 yıl önce olsa inanın Kuvayimillîye’ye de terör örgütü diyecekler; asi, şaki, hain diyeceklerdir.”

Öte yandan, Savunma Eski Bakanı ve TBMM Savunma Komisyonu Başkanı Hulusi Akar’ın “HTŞ kendi başına hareket ediyor, ancak onlara sufle verenler olabilir” açıklaması da Türkiye’nin SMO’nun operasyonunda pozisyonunu kısmen özetliyor. Söz konusu operasyonda Türkiye, Barış Pınarı, Fırat Kalkanı veya Zeytin Dalı’ndan farklı olarak ABD’nin PKK/PYD/SDG’yi yıllardır organize ettiği gibi SMO’yu organize ettiğini görüyoruz. Böylelikle oluşan Uluslararası baskı ve krizleri Türkiye çok daha rahat yönetebilmektedir.

Son günlerde İmralı ve Kayyum gelişmeleri, MHP’nin Vakit Tamam paylaşımları ve açıklamaları, Kuzey Irak’taki gelişmelerle operasyonun eli kulağında olduğu belli olmuştu zaten. Özellikle içeride DEM’e yönelik gerçekleştirilen çağrılar, Suriye’de PKK/PYD ile er ya da geç karşı karşıya geleceğimizden, hem de bu defa arkasında gölge olarak değil fiili şekilde duracak İsrail ve tam destek sunan ABD ile karşı karşıya geleceğimizden, içeride oluşabilecek kırılmalara ön almak amacı taşıdığını okuyabiliriz.

Peki SMO Nereye Kadar Gidecek?

Türkiye’nin Esad ile beyaz sayfa açma politikası da içerisinde bulunduğumuz ve önümüzde duran çatışma ortamını bölge lehine olacak şekilde tasarlama hedefiyleydi. Lakin Esad’ın tavrının olumsuz olmasının nedeni, derinlerden gelen fısıltıya göre; Mossad’ın Esad’ı makam odasında silahla tehdit etmesi olmuş. Zira Türkiye ve Esad’ın ortak hareket etmesi demek; İsrail’in Golan’ı aşarak PKK/PYD’yi uydu haline getirmesi ve bölgeyi işgal etme hedefinin, daha az efor ve çatışmayla sekteye uğraması anlamına gelmesiydi. Esad’ın Rusya Devlet Başkanı Putin ile görüşmesinden istediği sonucu alamaması, Rusya’nın sahada zayıf desteği, İran’ın zayıflayan bölgesel gücü gibi unsurların yanına SMO’nun an itibariyle Hama’ya dayanması ve ilerlemesi Esad’ı sıkıştıracak. Öte yandan, PKK/YPG’de Esad’ın kontrolündeki Deyrizor’a bugün itibariyle operasyon başlattı. Esad sıkışmışlıkla son anda bir hamle yaparak fotoğrafı değiştirme ihtimali halen masada mevcut ama çok zayıf bir olasılık olduğunu belirtmek gerekiyor.

Son durumda SMO Hama’ya girmiş durumda, Hama’nın ardından Humus, ardında da Şam gelmektedir. SMO gidebildiği yere kadar gidecek, şu anda yapılan açıklamalar ve beklentiler bu yönde. Muhtemelen Şam’a yaklaşmaya başladığında Rusya zayıf desteğini arttırarak SMO’nun durmasını veya gerilemesine neden de olabilir.  Umarız yolları Golan’a kadar açık olur.
Konu derin, grift ve uzun, zira bu mesele Türkiye’nin geleceğini şekillendirecek en büyük mihenk taşlarından birisi olacaktır.  Bu olaylarla Türkiye’nin bölgesel oyun kuruculuğu süper güç pozisyonuna da dönüşebilir, bölgedeki diğer ülkeleri bekleyen şekilde, Allah muhafaza, egemenliği ciddi tehdit altına da girebilir.

2023 seçimlerinin ardından MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin şu konuşmasını hatırlatarak şimdilik virgül koyalım;  "Önümüzdeki günlerde çok şey değişecektir, her şey değişecektir. Öyle gözüküyor. İnşallah Türkiye değişmez."