Her yerde siyaset rüzgarı eserken o rüzgara kapılmadan pek çok insanı birbiriyle adliyelik hale getiren önemli bir soruna bir kez daha dikkat çekmek istiyorum. Biliyorsunuz, ülkemizde ev sahibi kiracı kavgalarına her geçen gün bir yenisi ekleniyor ne yazık ki.

Yüksek enflasyon ve 6 Şubat depremlerinin ardından ülke genelinde adeta tavan yapan kira artışları; ev sahipleri ve kiracıları karşı karşıya getirmeye devam ediyor. Ev sahipleri ve kiracıları arasında çıkan kavgalarda hayatını kaybedenler, yaralananlar ve gözaltına alınıp tutuklananlar bile oluyor. Bu sebeple mahkemelere taşınan davaların sayısı da bir hayli yüksek…

EV SAHİBİ VE KİRACI NE DÜŞÜNÜYOR?

Tüm ürünlerin zamlandığı bir ortamda ev kiralarının artması da kaçılmazdı. Zira ev sahipleri yükselen enflasyon karşısında kiranın, yani gelirinin / kazancının eridiğini düşünüyor. Buna karşılık kiracılar da kira artışının devletin ilgili birimlerinin belirlediği yasal oranda limitli yapılması gerektiğini dile getirerek, karşı savunmaya geçiyor.

YÜZDE 25 SINIRLAMASI GETERİLDİ AMA

Hükümet, fahiş artışlarının önüne geçmek için kira artış oranına yüzde 25 zam sınırı getirmişti. Söz konusu düzenleme, yeni bir karar alınmadığı takdirde 1 Temmuz 2024 tarihine kadar sürecek. Maalesef bu sınırlamaya gereğince uyulmadı. Bu sebeple, ev sahibi ve kiracılar arasındaki gerilim tırmanmaya devam ediyor. Oluşan tablonun vahimliği ve ivedi çözüm bulunması gerektiği aşikâr.

TOPLUMSAL BARIŞ SAĞLANMALIDIR…

Bugün gelinen noktada hem devlet olarak hem vatandaş olarak meseleye sadece hukuki açıdan değil, vicdani açıdan yaklaşmak gerektiğini düşünüyorum. Öncelikle tabii ki gerekli yasal düzenlemeler yapılarak, öncekiler revize edilerek, uzun vadede toplumsal barışın sağlanması gereklidir. Kişisel sorumluluk alarak; ev sahibi olarak da kiracı olarak da vicdanımızı, merhametimizi devreye sokarak, erdemli karar ve davranışlarla birbirimize yaklaşmalıyız. Ancak bu gayreti gösterebilirsek toplumsal barışa ve refaha ulaşabiliriz inancındayım.

***

Mukadder ben; herkesin birbiriyle “İnsani duyguların hakim olduğu, barış ve sevgi içeren bir yaklaşım ile iletişim kurmasını içtenlik ile isteyen”…                                                                                                                          

Sevgilerimle…