Seçim telaşesine kapılmışların yüzüne bakıp dediklerini dinledikçe yaşadığımı hissettim ve hayatı sorguladım…

Hayat;

Uzun ama yaşandığından değil sanıldığından kısa!
Ne kelebeğin mutlu olduğu rüyadan uyanmaması gereken uyku ne de dökülen yaprak, solan çiçek…
Yaşanası…

***
Önü / sonu; mukadderat…
Perde aralığından sızan güneş ışığı…
On kişinin saldırdığı pilav kaşığı…
Ve…
Başka ama çok başka evrene açılan kapı eşiği…

***
Erzurum dağları gibi kar ile boran…
İnsanı insan gibi yoran…
Filhakika; derman dolu dert ile saran…
İllet…

***
Figan eden bülbüle duyarsız gül…
İnsanın insanı alıp götürdüğü sel…
Dağ / bayır gezgini, hasret coşkunu yel…
Artığı mil…

***
Bitmeyen okul…
Her yola döşeli çakıl…
Bazen dışı olsa da akıl!
Muamma…

***
Mukadderat…
Ve fakat…
Dünyada sedir ahrette makat…
Yatılası, oturulası…

***
Ozanın özü…
Aşığın sözü…
Garibin sazı…
Çalınası, dinlenesi…

***
Sevip sevilen…
Yerip övülen…
Hoş geldinle kovulan…
Meskun mahal…
***
Kullar içinde kulu destan eden…
Kişiyi kişide mestan eden…
Kırsalda kırı bostan eden…
Bir mümbit iklim…
***
Yaşamayı bilene mahir…
Yolunu şaşırmışa ahir…
Şüphelilere zahir…
Bir devri alem…
***
Hayat;

Hırkalı’yım bırak artık yakamı
Bozdun nice vakit façam, cakamı
Deryayken kuruttun nehir, sakamı
Ne diyem ne edem; sen ben, ben senim