Ülkemiz; tarihi, kültürel zenginlikleri ve çeşitliliğiyle dünyanın en değerli miraslarına sahip. Ancak bu mirası sadece korumak değil, aynı zamanda yaşatmak ve gelecek nesillere aktarmak da oldukça önemli bir sorumluluk. İşte tam da bu noktada, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın öncülüğünde hayata geçirilen Türkiye Kültür Yolu Festivali devreye giriyor. Bu festival, sadece Türkiye’nin kültürünü tanıtmakla kalmıyor, aynı zamanda ekonomiye ve toplumsal yaşama büyük katkılar sağlıyor.
Türkiye Kültür Yolu Festivali, bu yıl 20 şehri kapsayan, yaklaşık 8 ay sürecek büyük bir kültürel hareketin ilk adımını Adana’da attı. Uluslararası Portakal Çiçeği Karnavalı ile başlayan festival, 50’den fazla noktada yüzlerce etkinlik ve sanatseverle buluşarak katılımcılara kültürel bir şölen sunacak. Kültür ve Turizm Bakanlığı Yaşayan Miras ve Kültürel Etkinlikler Genel Müdürü Selim Terzi’nin deyimiyle, festivalin sloganı olan “7’den 70’e” tam anlamıyla karşılık buluyor. Her yaştan insanın katılımına uygun etkinlikler; konserlerden dijital sergilere, geleneksel sanatlardan modern danslara kadar geniş bir yelpazeyi kapsıyor.
Ekonomiye Katkı ve Sosyal Hayata Dokunuş
Festivalin bu kadar kapsamlı olması, yalnızca sanatsal bir etkinlik olmanın çok ötesinde. Adana’dan başlayıp, 20 farklı şehirde devam edecek olan bu kültürel yolculuk, yerel ekonomiye büyük katkılar sağlıyor. Festivallerin yoğun olduğu bölgelerde turizm artıyor, otelcilik sektörü canlanıyor ve restoranlar, kafeler, esnaflar gibi küçük işletmeler önemli kazançlar elde ediyor. Adana’da olduğu gibi her yeni şehirde festivalle birlikte sanatsal etkinlikler, gösteriler ve sergiler büyük bir turistik akış sağlıyor.
Bir başka açıdan, bu tür büyük festivallerin toplumsal hayata etkisi de çok önemli. İnsanları bir araya getiren bu etkinlikler, şehirlerin kültürel dokusunu güçlendirirken, toplumsal dayanışmayı pekiştiriyor. İnsanlar, farklı kültürleri tanıma fırsatı buluyor, sanatla iç içe bir yaşam sürmenin keyfini yaşıyor. Çocuklar ve gençler içinse geleneksel sanatların öğretilmesi, kültürel mirasın korunması adına büyük bir fırsat sunuyor. Türkiye Kültür Yolu Festivali, aynı zamanda nesillerin tarih ve kültürle olan bağlarını sağlamlaştırıyor.
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un Vizyonu ve Gayretleri
Türkiye Kültür Yolu Festivali, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un vizyon projesi olarak hayat buldu. Bakan Ersoy, Türkiye’nin kültürel mirasını tanıtmanın ve yaşatmanın önemini her fırsatta dile getiriyor ve bu festivali de tam anlamıyla bu amaca hizmet eden bir proje olarak şekillendiriyor. Bu bağlamda festival, yalnızca kültürel bir etkinlik olmaktan öteye geçerek, bir devlet politikasına dönüşmüş durumda. Kültürümüzü hem ülke içinde hem de yurtdışında tanıtmak, dünyanın dört bir yanındaki insanları Türkiye’nin zengin kültürel mirasıyla buluşturmak, bu festivalin en büyük hedeflerinden biri.
Festivallerin Avrupa Festivaller Birliği gibi uluslararası platformlarda hızla kabul görmesi, Türkiye’nin kültürel zenginliklerinin dünya çapında takdir edilmesinin bir göstergesi. Ancak bu başarı, sadece sanat ve kültürle sınırlı kalmıyor; aynı zamanda Türkiye’nin gücünü her alanda artıran, uluslararası ilişkilerde önemli bir araç haline gelen bir projeye dönüşüyor.
Kültür Yolu’nun Mimarı ve Efsane İsmi
Bu büyük kültürel harekette, belki de en büyük paylardan biri Kültür ve Turizm Bakanlığı Yaşayan Miras ve Kültürel Etkinlikler Genel Müdürü, aynı zamanda Türkiye Kültür Yolu Festivali’nin Genel Direktörü olan Selim Terzi’ye ait. Terzi, bu festivali yalnızca bir organizasyon olarak değil, bir kültür yolculuğu olarak şekillendirdi. Hem akademik hem de profesyonel olarak sanat ve kültür alanında derin bir bilgi birikimine sahip olan Selim Terzi, Türkiye’nin kültürel mirasını yaşatmaya yönelik projeleriyle tanınan çok değerli bir isim. Onun liderliğinde, Türkiye Kültür Yolu Festivali, büyüklük ve kapsayıcılık anlamında bambaşka bir boyuta taşınıyor.
Selim Terzi’nin en dikkat çeken özelliklerinden biri, kültürümüzün en derin köklerinden bugüne kadar ulaşan gelenekleri genç nesillere aktarabilme konusundaki azmi ve kararlılığı. Kendisi, festivali sadece büyük bir etkinlik olarak görmüyor; aynı zamanda toplumsal bir dönüşüm, kültürel bir diriliş olarak şekillendiriyor. Terzi’nin gayretleri, Türkiye Kültür Yolu Festivali’nin yalnızca bir kez yapılan bir etkinlik olmanın ötesine geçip, kalıcı bir kültürel etki oluşturmasını sağlıyor.
Bakan Mehmet Nuri Ersoy’un vizyonu ve Selim Terzi’nin önderliğinde şekillenen bu festival, kültür ve sanat adına çok değerli bir miras bırakıyor. Festivalin içeriği, her yaştan insanın kendini içinde bulabileceği zenginlikte ve bu zenginlik, Türkiye’nin kültürel dokusuna hayat veriyor.
Kültürel Mirasın Yaşatılması Geleceğe Yatırım
Türkiye Kültür Yolu Festivali, bizlere sadece bugünün değil, yarının da kültürel mirasını inşa etmek adına büyük bir fırsat sunuyor. Yaşayan mirasımızı, geleneksel sanatları ve kültürel değerlerimizi sadece birer hatıra olarak değil, dinamik bir şekilde geleceğe taşımak, bu festivalin en önemli misyonlarından biri. Adana’dan başlayan bu kültürel yolculuk, diğer şehirlerde de kültürle iç içe bir toplum oluşturmaya katkı sağlıyor.
Bakan Mehmet Nuri Ersoy’un öncülüğünde, Kültür ve Turizm Bakanlığı, bir yandan kültürel mirasımızı yaşatırken, diğer yandan bu mirası gelecek nesillere aktarmanın yollarını arıyor. Türkiye Kültür Yolu Festivali, bu çabanın somut bir örneği ve bizlere gösteriyor ki, kültür sadece geçmişin değil, geleceğin de teminatı...
Bu festival, sadece bir eğlence değil, aynı zamanda kültürün gücünden faydalanarak hem ekonomiyi canlandıran hem de toplumsal bağları güçlendiren bir hareket.
Mukadder ben; Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın gayretleriyle Türkiye’nin dört bir yanında hayat bulan bu festivallerin, yanlızca Türkiye’ye değil, tüm dünyaya kültürümüzün ne kadar zengin ve değerli olduğunu gösterdiğine yürekten inanan ve katkıda bulunan herkese şükranlarını sunan.
Sevgilerimle...