Cumhuriyetimizin kurucusu, Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün aramızdan ayrılışının 86. yılı. Atamı, bir kez daha minnet ve şükranla anıyor, onun aziz hatırasına olan sevgimi ve bağlılığımı içtenlikle dile getiriyorum. Atatürk, sadece Türk milletine değil, tüm insanlığa verdiği değerlerle, tarihin en büyük liderlerinden biri olmuştur. Onun vizyonu, milletin bağımsızlık mücadelesinin ötesinde, bir çağdaşlaşma ve medeniyet arayışıdır.
O, bir lider olarak değil, bir milletin kaderini değiştiren bir devrimci olarak tarihe geçmiştir. Kurtuluş Savaşı’ndan zaferle çıkarak, Türk halkına hürriyetini, onurunu ve bağımsızlığını kazandıran Ulu Önder, yalnızca silahıyla değil, fikirleriyle de zafer kazanmış; çağdaş, demokratik bir toplumun temellerini atmıştır. Onun önderliğinde, Türk milleti sadece özgürlüğe kavuşmakla kalmamış, aynı zamanda çağdaş dünyanın değerlerine sımsıkı sarılarak, o dünyada hak ettiği yeri almıştır.
Atatürk’ün Cumhuriyet’i kurarken verdiği en büyük mesajlardan biri, halkın kendi kaderini tayin etme gücüdür. “Egemenlik, kayıtsız şartsız millete aittir” diyerek, halkı kendi egemenliğinin sahibi yapmış, millete bu büyük sorumluluğu layık görmüştür. O, halkını sadece özgür kılmakla kalmamış, aynı zamanda onlara eşitlik, adalet, eğitim, bilim, kadın hakları gibi evrensel değerlerin önemini de öğretmiştir. Bu ilkeler, Cumhuriyetimizin temellerini oluşturmuş, ülkemizi büyük bir atılım ve kalkınma sürecine taşımıştır.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün en büyük mirası, hiç kuşkusuz eğitimdir. O, eğitimin gücüne inanmış, Türk milletinin geleceğini ancak bilim ve akıl yoluyla şekillendirebileceğine olan inancını her fırsatta dile getirmiştir. Eğitimde yaptığı devrimlerle, sadece bir halkı değil, bir ulusu çağdaş medeniyetler seviyesine taşımayı amaçlamıştır. Kadın hakları alanındaki devrimleri, eğitimdeki reformları, sosyal adaletin sağlanmasındaki çabaları, onun toplumun her katmanına dokunan büyük bir lider olduğunun en güçlü göstergesidir.
Bugün, Atatürk’ün bizlere bıraktığı mirasa sahip çıkmak, sadece ona olan saygımızın bir gereği değil, aynı zamanda Cumhuriyet’in temel ilkelerini yaşatmak adına hepimizin sorumluluğudur. Onun gösterdiği yolu takip etmek, sadece geçmişin değil, geleceğin de teminatıdır. Her bir adımda, her bir çalışmada, her bir başarıda Atatürk’ün izlerini görmek, ona olan minnettarlığımızı ve sevgimizi bir kez daha derinleştiriyor.
Atatürk’ün izinden gitmek, yalnızca bir halkın değil, bir milletin ortak hedefi olmalıdır. Çünkü onun Cumhuriyet’i, sadece Türkiye Cumhuriyeti değil, insanlık için bir umut olmuştur. Cumhuriyet’in 101. yılına ulaşmışken, Atatürk’ün “Yurtta sulh, cihanda sulh” sözü her zamankinden daha büyük bir anlam taşımaktadır. Onun barışa olan inancı, hem kendi halkına hem de tüm dünyaya örnek olmuş, uluslararası ilişkilerdeki dostane tutumu, Türkiye’yi dünya sahnesinde saygın bir ülke haline getirmiştir.
Bugün, Atatürk’ü bir kez daha saygı ve minnetle anarken, onun bize bıraktığı mirası yaşatmanın, her birimizin en büyük sorumluluğu olduğunu bir kez daha hatırlıyoruz. Türk milleti, Atatürk’ün izinde, onun gösterdiği çağdaş ve medeni yolun ışığında, sonsuza dek ilerleyecektir.
Mukadder ben; Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü, onun aziz hatırasını minnetle anan, Cumhuriyetimizin kurucusuna duyduğum derin saygıyı bir kez daha vurgulayan.
Atatürk’ü çok takdir eden, minnetle anan nice nesillerin; O’nun açtığı yolda, gösterdiği hedefe emin adımlarla yürümesini dileyen...
Sevgilerimle...