Rahmetli Necmettin Erbakan’ın “Bir gün mesele Suriye olursa bilin ki hedef Türkiye’dir” sözlerini bugün daha iyi anlamamız gereken zamanlardan geçiyoruz. \nÇünkü o günlere tanıklık ettik, ediyoruz.
Rahmetli Necmettin Erbakan’ın “Bir gün mesele Suriye olursa bilin ki hedef Türkiye’dir” sözlerini bugün daha iyi anlamamız gereken zamanlardan geçiyoruz.
Çünkü o günlere tanıklık ettik, ediyoruz.
İsrail tüm dünyanın gözü önünde Filistin’de adeta soykırım uyguluyor. Mitingler, protestolar, kınamalar dışında kimse hiçbir şey yapamıyor…
19 gündür vurmuyor Gazze’yi İsrail.
Tam 56 yıldır sistematik bir şekilde Filistin topraklarına çöküyor ve nüfus azaltma politikası güdüyor. Neden mi?
Gelin hafızamızı tazeleyelim biraz…
Düğmeye 11 Eylül 2002’de İkiz Kuleleri vurarak bastılar. Çünkü vahşi Batı yapacağı katliamlara bir sebep oluşturup dünyayı önce ikna etmesi gerekiyordu. İslamofobi dediler, El-Kaide dediler, terör dediler ve kanlı Büyük Ortadoğu Projeleri için harekete geçtiler.
22 İslam ülkesinin sınırlarını değiştirecek kanlı planlarını devreye soktular.
Dünyanın gözü önünde önce Afganistan, sonra Irak, sonra Libya, sonra Suriye’de milyonlarca Müslümanı katledip yerinden yurdundan ettiler.
Şimdi de Gazze’ye kıyıyorlar…
Suriye’den göç politikasıyla milyonlarca insanı Türkiye başta olmak üzere diğer ülkelere göç ettirerek o bölgeyi İsrail için boşalttılar. Necmettin Erbakan 70’li yıllarda bu plâna dikkat çekip “Bir gün mesele Suriye olursa bilin ki hedef Türkiye’dir” diyerek sarf etmişti bu sözleri…
Tehlike göz göre göre İslam ülkelerinin kapısına dayandı.
Arap Baharı’nı başlattılar, İslam ülkelerini ya darbeyle, ya kaosla, ya mezhep çatışmasıyla ya da ekonomik baskılarla tarumar edip yönetimlerini değiştirdiler, kendilerine hizmet edecek kukla rejimler kurdular.
Bugün neden İslam İşbirliği Teşkilatı’na üye onlarca Müslümanın eli kolu bağlı sanıyorsunuz. Şiddetle kınamaktan öte geçmeyen kuru gürültüden ibaret bir yığından ibaret kaldılar.
Ve bugünleri işaret eden, Müslümanların halini, içinde bulunduğu durumu anlatan o hadis çarpıyor yüzümüze:
”Öyle bir gün gelecek ki;
kafirler, aç kurtların leşe saldırdıkları gibi size saldıracaklardır. Sahabe sorar:
”Biz o gün sayıca az mı olacağız ya Resulallah?”
”Hayır! Aksine sayınız fazla olacak.
Ama selin önündeki çer çöp gibi olacaksınız.
Zira Allah heybetinizi (korkunuzu) düşmanlarınızın kalbinden çekip alacak ve sizin kalbinize vehen yerleştirecek.”
Sahabe yine sorar: ”Vehen nedir ya Resulallah?”
”Dünyayı sevip, ölümden korkmaktır. (Ebu Davud)
…
Yemen, Somali, Arakan, Gazze açlıktan ölürken dünyaya taparcasına altın tahtlarında oturan ve hiç ölmeyecekmiş gibi davranan sözde İslam liderleri bugün Filistin için ne yapabilir ki?
Ya Türkiye ya biz Türkler?
Bizler şu an neden Filistin’e fiilen elimizi uzatamıyoruz?
İsrail’in güvenliği için PKK-YPG terör örgütünü Suriye’ye yerleştirip savaşmaları için her türlü desteği vererek başımıza musallat ettiler çünkü.
Türkiye 40 yıldan fazladır PKK ile arka plandaki sahipleri İsrail, ABD ve İngiltere ile savaşıyor zaten.
Çünkü Türkiye sınır ötesi operasyonlarıyla bölgede kurulmak istenen görünüşte Kürdistan, özünde Büyük İsrail Projesini engelleyen tek ülke.
İşte bu yüzden şimdi en büyük hedef de Filistin üzerinden yine Türkiye…
Filistin meselesi bizim meselemiz. Sırtımızı dönersek bir sabah o günahsız bebeklerin başına yağan füzeler bizim de başımıza yağacak çünkü.
Siyonist İsrail’in Arz-ı Mevud yani Tanrı tarafından kendilerine vaat edildiğine inandıkları o toprakların içinde Hatay var, Antep var, Malatya var, Hakkâri var, Van var çünkü…
Bugün süslü laflarla bu süreci kınayıp geçenler ya da Filistin meselesine kör-sağır olanlar acaba gelen tehlikenin farkında mı?
Bakınız ABD, İngiltere, Fransa, Çin Akdeniz’e Savaş gemilerini gönderdi.
Sanıyor musunuz ki o gemiler adeta açık hava hapishanesine çevrilmiş, yıllardır abluka altında yaşayan; taşla, sapanla tüm Müslümanların onuru için savaşan bir avuç mazlum Gazze halkı için geldi.
Filistin meselesi bizi ilgilendirmez deyip simülasyon evreninde yaşamaya devam edenler hiç mi düşünmüyorlar ki İsrail’in bir sonraki hedefi Türkiye.
E canım, “niye her şeye burnumuzu sokuyoruz, Türkiye ne yapabilir bu durumda, biz İsrail’e kafa tutabilir miyiz” diyorlar…
Evet tutamıyoruz. Türkiye’nin enerjisi tükendi, göstermek istediği refleksleri gösteremiyor.
Neden mi?
70’li 80’li yıllarda bizler birbirimizi sağcı-solcu, Türk-Kürt, Alevi Sünni diye yerken; Batı ve İsrail, teknolojisini, bugün Filistinlilerin üstüne attıkları füzeleri, savunma sistemlerini geliştiriyordu.
Bizler başörtü meselesi ile meşgul edilirken birileri eğitim sistemimizi dönüştürerek bu milletin tarihini unutturuyorlardı.
Bizler Batıya özenip kültürümüzle, değerlerimizle, inançlarımızla kavga ederken nesillerimiz metamorfoz geçirip asalak sürüler haline getiriliyordu.
Bizler medyanın algı operasyonlarıyla uyutulup evlerimizde dizileri izleyip, çekirdek yerken birileri bugünlere hazırlık yapıyordu çünkü…
Türkiye dört bir tarafı yine İsrail’in güvenliği için NATO üsleriyle kuşatılmışken, ekonomik olarak dışa bağımlı hale getirilmişken, zihinleri uyuşturulmuş bir toplumla neyi ne kadar yapabiliyorsa o kadarını yapabiliyor işte…
Bizler değişmedikçe bu toprakların, mazlum milletlerin kaderi de değişmeyecek.
Kalkıp, silkelenip kendimize gelmedikçe bir şeyler değişmeyecek.
Çünkü “zihinler işgal altındayken topraklarını koruyamazsın”…