Başlığa bakıp da Yılmaz Güney imzalı film üçlemesinden söz edeceğimi sanmayın!
Başlığa bakıp da Yılmaz Güney imzalı film üçlemesinden söz edeceğimi sanmayın!
Bugün, dünyada menendi olmayan acıya ve ağıta gark olduğumuz Kahramanmaraş depremlerinin yıl dönümü olan gün: 6 Şubat 2024…
2023’ün 6 Şubatında biri sabaha karşı diğeri öğlen saatlerinde yaşadığımız iki büyük deprem, ‘yüzyılın felaketi’ni yaşattı ülkemize. Acımız büyük, ağıtımız yürek yakıcı… Ancak geleceğe dair umudumuz ayakta tutuyor hepimizi…
Dün, bugün, yarın birçok kalem/kelam erbabı yazılar yazdı, yazıyor; sözler etti, ediyor…
Bir farkındalık oluşması adına, (başka isimlerle başka yayın organlarında yayımlanmış olan bir yazımı güncelleyerek) geçmişte yaşanan deprem felaketleri şairlerin dizelerine, ozanların ağıtlarına nasıl yansımış, hatırlatmak istiyorum…
***
Bin yılda 36 kez yıkılan Erzincan ve diğer şehirlerimizdeki deprem acıları kayıtlara geçmişken, bugün 11 şehrimiz için gözyaşı döküyoruz. Kulağımızı düne döndürdüğümüzde Ardahan / Hanak’tan yükselen bir türkü duyarız;
Bu dağlar kömürdendir / Geçen gün ömürdendir / Feleğin bir guşu var / Pençesi demirdendir
Normal şartlarda dinleyeni silkeleyen bu dizeler, deprem acısıyla yangın yerine dönen yürekleri titretmiyor bile!
Çünkü üstat Abdurrahim Karakoç’un “Erzincan Depremi”ni anlattığı dizelerdeki ‘felek’, öyle bir tokat atar ki; tarih boyunca 40’a yakın deprem felaketi yaşayan şehir, katlanması gereken bir kadere razı kalır…
Evet;
Bir kara haber ki zor konur adı
Duyanın kırılır kolu kanadı
Felek ikide bir atar tokadı
Yazım der sineye çeker Erzincan
Yazım der gözyaşı döker Erzincan
***
Yahya Aksoy; Türk kültürüne, folkloruna büyük hizmetler sunmuş bir bürokrat, araştırmacı, yazardır.
24 Ağustos 2017’de yayımlanan “Deprem ağıtları” yazısında, “Erzincan’ın Göz Yaşları ve Erzincan Manileri kitapları”ndan söz eder.
“Metin Çetinkaya ve R.Mustafa Temiz’in hazırladıkları “Erzincan Ağzı” kitabı 1995 yılında, örnek çalışmaları ile dikkatleri çeken Erzincan Valisi rahmetli Recep Yazıcıoğlu’nun önsözü ile Erzincan Belediyesi tarafından bastırılmış. Yerel yönetimler için örnek olmasını temenni ederim.” diyen Aksoy, 256 sayfada yer alan, 150’nin üzerinde halk şairine ait ağıt ve destanlara dikkat çektikten sonra, 13 Mart 1992’de meydana gelen Erzincan depremiyle ilgili şair Muhittin Özel’in “Güzel Erzincan’ı Vurdu da Gitti” şiirinden alıntı yapar:
92 Yılı on üç mart günü
Azrail pençesin vurdu da gitti
Erzincan’ı acı matem bürüdü
Kadın, çoluk-çocuk demeden gitti
Şehirde ağıtlar hiç susmamış. 1939 yılı 27 Aralık tarihindeki zelzelede 40 bir civarında insanımız hayatını kaybetti. 1983’teki depremden yaklaşık on yıl sonra 13 Mart 1992’de, bir ramazan akşamı yaşanan depremde de büyük can ve mal kayıpları oldu.
***
Ali Ekber Çiçek, “Şu Yüce Dağları Duman Kaplamış” derken Halide Nusret Zorlutuna gibi edebiyatçılar, Aşık Duran Şıhlıoğlu gibi aşıklar / ozanlar Erzincan’daki depremi anlatan pek çok şiir yazdı, ağıt yaktı. Türk şiirinin zirve isimlerinden Nazım Hikmet de “Kara Haber”i yazmıştı. Nazım Hikmet, eski bir Erzincan türküsü olan; “Erzincan’da Bir Kuş Var Kanadında Gümüş Var” dizesinden ilham alarak yazdığı şiirin bir bölümünde şu dizelere yer verir:
Erzincan’da bir kuş var / Kanadında gümüş yok / Gitti yarim gelmedi / Gayrı bunda bir iş yok.
***
Büyük ozan Aşık Veysel Şatıroğlu, gönül gözü ile gören bir insan olarak;
Dokuz kırk altıda uğradım gördüm
Veysel der içimden ağladım durdum
Bu ulu Tanrı'dan isteyin yardım
Gayret kuşağını kuşan Erzincan
Diye bitirdiği şiirine şöyle başlamıştı;
Sam değmiş de bağlar dökmüş gazeli
Hanı harap olmuş Keşan Erzincan
Nice yiğitleri nice güzeli
Feleğin toruna düşen Erzincan
***
Dileğim; ne deprem olsun ne şiir yazılsın ne de ağıt yakılsın! Ancak biliyorum ve biliyoruz ki hepsi de olacak…